Görüşmelere hazırız

Her iki taraftan “görüşmelere hazırız” çağrısı gelmeğe başladı. BM Genel Sekreteri de “görüşmeler için”  hazırlık yapmakta olduğunu duyuruyor. ABD çoktan “görüşmeler başlamalı” mesajına ek olarak, hiç sıkılmadan hem Türkiye’yi “mükellefiyetlerini yerine getirmeye”  (yani Rum idaresini tanımaya) çağırıyor, hem de “Türk tarafı önerilerini Rumların kabul edebilecekleri şekle sokmalı” diyor! AB Türkiye’yi bastırıyor. Türkiye’nin Kıbrıs Rum idaresini tanımasını üyeliğe ön koşul yapmış, bekliyor!
Bu gelişmelerden güç alan Papadopullos, seçim taktiği olarak, “Muhatabım Türkiye’dir”  sözünü şimdilik unutmuş, Cumhurbaşkanı Talat’la görüşmeye can atıyor. Kırmızı Çizgilerinden gerilemeksizin!
Pek alâ!
Görüşmeler başlasın! Ancak sormak hakkımızdır. Vizyonları 180 derece ayrı olan bu iki taraf neyi görüşecek? Sayın Talat’ın, görevi ile ilgili yemini unutarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını, egemenliğini, Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini tayin hakkını, Türkiye’nin garantörlüğünü masaya yatırıp pazarlık etme hakkı/yetkisi var mı? Kıbrıs davası “milli ve müşterek bir dava”, olduğuna göre bunu yapmak için, hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti hem de TBMM’den yetki alması gerekmez mi?
BM Genel Sekreteri Papadopullos’un  “Kırmızı Çizgisini” bilmiyor mu? Türk tarafının, bunun zerresini bile kabul edemeyeceğinden haberi yok mu? Genel Sekreter de  “Kıbrıs Meselesi” denilen 43 yıllık bu meseleye sağlıklı bir teşhis koymadan “işe müdahaleye mi” kalkıyor, yoksa 43  yıldır Kıbrıs’ı Yunan’a vermek siyasetini güden  “dost” ABD’nin istediğini yapmak zorunda mı kalmıştır?
Bu şartlarda masaya oturmanın tek anlamı, Annan Planına Hayır demiş olan Rum tarafını memnun edici tavizlerde bulunmayı kabul etmiş olmak demektir. Türk tarafından beklenen budur. Sayın Talat’ın bu oyuna gelmeyeceğini ümit ederiz.
Sayın Gül’ün ve Sayın Çiçek’le, Toptan’ın, Sayın Babacan’ın “Kıbrıs’ın gerçekleri kaale alınmalıdır” çağrıları kulaklarımızı çınlatıp gönlümüzü ferahlatırken yeni bir “Gambari fiyaskosuna” imza atılmamalıdır. Masaya oturmak için dolaylı görüşmelerle şartlar önceden belirlenmelidir. Çek-Slovak modeli Türk tarafınca masaya götürülmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları