Depremin dijital yıkımı

Deprem Türkiye'nin bir gerçeği. Bunu artık kabul ediyoruz. Ancak ne kadar bu gerçeğe göre hayatımızı düzenliyoruz?

Biz birey olarak ilk aklımıza gelen şey hemen içinde yaşadığımız evler.

1999 depremi sonrası çıkan deprem yönetmeliğine göre yapılmış evler depreme dayanıklı kabul ediliyor.

Ev alırken en büyük kriter olarak buna bakıyoruz.

Kendimizi depreme dayanıklı ev ile sağlama aldık diyelim. Peki bu evlerin bulunduğu şehirlerde ne kadar yaşayabileceğiz?

Türkiye hızla dijitalleşen bir ülke.

Olası büyük bir İstanbul depremi sadece bu şehre değil bütün Türkiye'ye "dijital deprem" yaşatabilir.

Kusursuz ve depreme dayanıklı olarak tasarlanan bir bina, depremin yıkıcı etkisinden kurtulabilir. Ancak, binadaki her türlü elektronik ekipman IT Sistemleri, MR, Tomografi, Laboratuvar cihazları, hassas ölçüm ve üretim sistemleri depremin tabanda yarattığı ivmelenmeden mutlaka etkilenecek, işlevselliğini yitirecek, hatta hasar görecektir

Türkiye'deki; dahası birçok Avrupa ülkesinden daha büyük İstanbul'daki hastaneler ve haberleşme şirketlerinin bu konuda bir kurtarma planları var mı?

Onların olsa dahi bu plan devlet tarafından belirlenip onaylanmalı.

Şu ana kadar öyle bir girişim olmadı.

Müteahhit kafasındaki bir yönetim anlayışı sadece bu işi inşaatla çözmeye çalıştı ve bunun üzerine yoğunlaştı.

Bankaları bekleyen tehlike

Bankacılık sektörünü yakından takip eden bir gazeteci olarak uzun süredir yanıt aradığım bir soru var. O da bankaların depreme karşı aldıkları tedbir.

Bunu hemen hemen her bankanın yöneticisine sordum. Hepsinden aldığım yanıt farklı şehirlerde yedekleme yaptıkları.

Farklı şehir derken, iki şehri kastediyorlar.

Biri İstanbul'da diğeri Ankara veya İzmir'de.

Kim üzerinde para taşıyor? Taşıyan ise çok az miktarda. Her şeyimiz plastik kartlarda. Maaşımız bile. Deprem sonrası bu bankaların sistemleri ne kadar ayakta kalabilecek? Tamam paramız uçmayacak ama kötü günde ona ulaşamadıktan sonra ne işimize yarayacak ki?

ATM cihazları, işyerlerinde alışveriş yapmamızı sağlayacak olan POS cihazları hizmet verebilecek mi?

Bankalara sorarsanız evet!

Ama GSM şirketleri de öyle diyordu. Hatta bir GSM şirketi deprem ve affet gibi durumlarda kesintisiz iletişim için Dron cell diye bir reklam yapmıştı. Daha geçenlerde İstanbul 5.7 sallandı bu GSM şirketi saatlerce hizmet veremedi. 5.7'de saatlerce hizmet veremeyen bilişim şirketleri 6'nın üstünde bir depremde ne yapacak?

Burada iş devlete düşüyor.

BDDK'nın öncülüğünde bankalar için bir deprem yönetmeliği hazırlanmalı. Dünyada böyle bir uygulama var. Disaster Recovery planı deniliyor. Türkçesi olağanüstü kurtarma planı.

Türkiye acil olarak bu planı hayata geçirmek zorundadır.

Gerekirse bankaların bu tür bilgileri yine BDDK'nın ve TÜBİTAK'ın birlikte oluşturacağı bulutta saklanmalı. Ya da deprem riski hiç olmayan bir bölgede.

Yoksa olası bir yıkıcı depremde hayatta kalanları zor günler bekleyebilir.

Yazarın Diğer Yazıları