Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

İktidar nerede!

DTP’liler dertlerini AKP’li neoliberallere anlatmakta olağanüstü sıkıntı çekiyorlar. DTP’nin söylemlerini birileri hep yanlış anlıyor. Adamlar “Sayın Öcalan” diyor olmuyor, PKK’lı canilere “terörist diyemeyiz” diyor, yine olmuyor. “Sizin başkentiniz; bizim başkentimiz”, “Öcalan irademizdir” diyor. Olmuyor da olmuyor.
Adamlar her fırsatta bölücülüğün her türlüsünü yapıyor ve bunu “demokrasi” kavramını kullanarak yapıyorlar. Olanı meşrulaştırıp olumlu kılmaya çalışanlar “tamam ama demokrasi” diyerek bu yaklaşımı sineye çekiyorlar. DTP zihniyetini Ahmet Türk’ün sözleri özetliyor: “Ne Anayasa Mahkemesi’nin açtığı dava, ne savcıların ortaya koyduğu dokunulmazlık bizi çok fazla ilgilendiriyor”. Evet doğru. Onlar kendilerini yasalarla, hukukla ve ettikleri yeminle bağlı görmüyorlar. Bunun ne anlama geldiğini de yine birileri anlamak istemiyor. Onların uzantıları da alabildiğine anlatmaya devam ediyor. DTP’nin demokrasinin değil de bölücülüğün vazgeçilmez uzantısı olduğu ortada ama birileri bunu bir türlü anlamıyor.
Bu defa anlatıma belediye başkanları ve parti il başkanları giriyor. Tunceli’nin DTP’li Belediye Başkanı Songül Erol Abdil, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Ulusal Mücadele Günü’nde, 1996 yılında Tunceli’de intihar saldırısı düzenleyerek 7 askerin şehit olması, 33 askerin de yaralanmasına neden olan PKK’lı terörist ’Zilan’ kod adlı Zeynep Kınacı’yı ’Kadın özgürlük mücadelesinin öncüsü’ilan ediyor, yine olmuyor. “Esir alınan 8 asker” den bahsederek onları sözde “esir” alan teröristlere sözde bir statü kazandırmış oluyor ama bunu da bir türlü anlatamıyor.
Batman Belediye Başkan Hüseyin Kalkan, belediye hizmetlerinin içine terörist katilleri de katarak şöyle anlatıyor: “Dağda yaşayan insanlarımız, ülkenin en onurlu insanlarıdır. Bu ülkenin böyle insanlara ihtiyacı vardır”. Evet evet, en onurlu kahpeler dağda, mayın adlı çocuk oyuncaklarını sıra sıra diziyor. Hani insanların topukları, kolları, bacakları demokratik bir biçimde parçalansın diye bunları yapıyorlar. Hüseyin Kalkan efendi, işte bu onurlu (!) tavrın hakkını teslim ediyor. Neoliberaller anlamamaya devam ediyor. Böyle giderse DTP’liler daha çok  “demokratik toplum” u anlatmaya devam edecekler!
DTP’liler yalnız dağdaki onurlular söylemiyle değil, ovada da düzenledikleri eylemlerle halkı devlete karşı kışkırtıyor. Adamların ellerinden ancak bu kadarı geliyor. Mümkün olsa çok şey yapacaklar. Devlete karşı sürekli ve ciddi bir biçimde meydan okuyarak, anla bizi iktidar diyorlar! İktidar, olanı biteni anlamazlıktan geliyor. Bu tutum, DTP’lilerin suç işleme imtiyazı olduğu kanaatini yaygınlaştırıyor. DTP’liler  “ne yaparsak yapalım; ne söylersek söyleyelim kimse bize dokunamaz”  havasına böylece bürünmüş oluyor.
İş DTP’yle bitmiyor, bu kez devreye ABD Büyükelçisi Ross Wilson giriyor. Güneydoğu kökenli milletvekilleriyle elçilikte toplantı üstüne toplantı yapıyor. Son derece masumane (!) bir biçimde fikir alış verişi yapılıyor! Ross Wilson, sorunu çözmek için anlamaya çalışıyor! Ross Wilson “Ortak düşman PKK” lılardan ölenlerin listesini talep ediyor. Onların ailelerini, şehit aileleriyle birlikte ziyaret etmek üzere bunları yapıyor. ABD Büyükelçiliği; Ankara’daki elçilikte yemek, Adana’daki konsolosluğunda ise izleme ve yönlendirme faaliyetlerine alabildiğine hız vermiş bulunuyor. ABD’nin PKK sorununu sona erdirmeye ne kadar kararlı (!) olduğu bu tür fedakâr (!) gayretlerle ortaya çıkıyor. Fotoğraf çok açık; bir yanda bölücülük, diğer yanda bölücüler, arkalarında ise genel vali edasıyla duran ABD.
DTP’nin görevi belli. ABD ise ince hesaplarını 2010’lu yıllar için ayrıntılarıyla örmeye devam ediyor. PKK ise bu arada her yolu deneyerek gündemde yer tutmaya çalışıyor. Biliyorum bütün bölücü ve yıkıcı mihraklar Güneydoğu için ortada cirit atarken, iktidarın hangi tatil köyünde olduğunu merak ediyorsunuz. Söyleyelim; geçenlerde Kızılcahamam’daydılar. Bugünlerde nerede olduğunu doğrusu biz de merak ediyoruz!

Yazarın Diğer Yazıları