Oyun içinde oyunlar ve gerçekler

Bir tarafa, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın son günlerde, PKK ve Güneydoğu konusundaki  zik zaklı-iniş çıkışlı konuşmalarını, DTP’nin kapatılmasına,  “sonra dağa çıkarlar”  diye karşı koymasını ve son olarak da, “anana dön” yasası teşebbüsünü, “genel af”  imalarını koyun; diğer tarafa da, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’la, 2. Başkan Ergin Saygun’un dünkü açıklamalarını! O zaman, Başbakanın bu konularda ne kadar yüzeysel ve de hayalperest bir  “politikacı” olduğunu anlarsınız! En azından, bu alanda Türkiye üzerinde oynanan, ezeli  “Büyük Oyunun”  farkında olmadığını da görürsünüz. Kısacası; Başbakan bunca gerçeğe rağmen, bu sorunun “diplomasi ve demokrasi” yle ve “anana dön” yasalarıyla çözüleceğine inanıyor! Muhtemelen, bazı  iç ve dış telkinler altında!

Başbakan, yasa taslağının Genelkurmay Başkanlığı ile birlikte hazırlandığını söyledi. Ama askerler, hiç bu gaflete ve yasasına ortak olurlar mı? Nitekim Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt Paşa ve  2. Başkan Ergin Saygun Paşa, Genelkurmay Başkanlığınca düzenlenen  “PKK / KONGRA-GEL Terör Örgütüne Yönelik İdeolojik ve Ekonomik Desteğin Kesilmesi” konulu sempozyumda gerçekleri ortaya koyarak, dolaylı da olsa bunu, imadan öte, ifade ettiler...

Terörün yasallaşması 
Yaşar Büyükanıt Paşa; teröre verilen iç destekle dış desteğin birbirini tetiklediğini, terör örgütü PKK’nın da siyasallaştığını ve legalleştiğini söyledi. Büyükanıt, “TBMM’yi mi kast ediyorsunuz” sorusuna da, “Evet, Meclis’i kast ediyorum” yanıtını verdi.

Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Ergin Saygun, “Aralarında müttefiklerimizin de bulunduğu bazı ülkelerin tutum ve davranışları, terör örgütünün kendisine yaşam alanları bulmasında en büyük etkendir...”  dedi ve ekledi: “Terörle mücadelede başarılı olabilmek için teröristlerin başarı ümitlerinin yok edilmesi şarttır... Tüm devletlerin teröre ve teröristlere verilen desteğin engellenmesi noktasında bu mücadeleye katılımları zorunludur.” Mim konacak iki nokta: Erdoğan’ın yasası ve genel af imaları, PKK’ya ve bölücülere umut vermez mi? Ve teröristlere açıkça, maddi manevi destek veren ABD’den ve AB’den icazet ve “anında istihbarat paylaşımına” güvenmek ne kadar gerçekçidir? Ve bu savsaklamaları görenler ve medyada bazı yazar ve sözde aydınların yazılarını, söylediklerini okuyan hasımlar, Türkiye’de önce “politik/siyasi iradenin”  ve kamuoyunun da, gevşemekte  olduğuna -doğru olarak- hükmetmezler mi? Ve stratejilerini, buna ve dışaırdan aldıkları maddi ve manevi desteğe dayandırmazlar mı?

Yeni orta oyunu
Oyunlar çok... Mesut Barzani şimdi de, “Biz Irak yönetiminden yeni bir bayrak bekliyoruz” demiş. Yani öyle olursa, güya bağımsız bir devlet olmayacaklar, Irak Devleti içinde kalacaklar! Bazı gafiller bunun hayra alamet olduğunu düşünüyorlar. Anlamıyorlar ki, hele bugünkü Irak’ın, mukadder parçalanmasından sonra Irak devleti, yeni bayrağı ile “Büyük Kürdistan” devleti...
Başka bir senaryo; -aslında “Komplo Teorisi” -“Bağımsız  Kürt Devleti”, “Türkiye’ye iltihak”  kararı alacakmış! Yani Kürt Devleti Türkiye’den, Güneydoğumuzu “ilhak” etmeyecek, fakat Türkiye’yi olduğu gibi yutacak! Musa Anter’in, “Niçin, Şırnak’ta, Hakkari’de sıkışıp da kalalım; Mersin de, Antalya da bizim”  diyerek koyduğu hedef yani Kürdistan’ın denize çıkması gerçekleşecek! “Olmaz, olmaz” demeyin; “benzeye benzeye yaz, benzeye benzeye kış” oluyor! “Anana dön” gafletinin nerelere varabileceği beni, bu adamlara “ananınız var mı” demeye zorluyor!

“Karayılan”
ATV’de müthiş bir dizi var. Ayıntap’ın (Gaziantep) Fransızlara karşı, direnişinin ve efsane kahramanı  “Karayılan” ın öyküsü...

Bu nefis dizi beni kişisel olarak, çok ilgilendiriyor. Çünkü, Karayılan ve direnişçiler, Mustafa Kemal’in mücadeleyi örgütlemek için gönderdiği babam Kılıç Ali’yi bekliyorlar... Ben de bekliyorum; bakalım nasıl gelecek... Biri, sanki yeni bir şeymiş gibi, “Karayılan Kürt idi” diye yazmış... Evet, bu  kahraman adam, Pazarcık’lı ve Kürt asıllı idi... Antep savaşında babama destek veren Hurşit Ağa ve bir çok diğer savaşçı da, Kürt asıllı idiler! Bu  vatanın bağımsızlığı, birliği için savaştılar ve diğer Türklerle beraber, öldüler...  Şimdiye dek kimsenin aklına, “o Kürt idi, bu Türk, Çerkez veya Boşnak vb..”  demek gelmemişti!

Yazarın Diğer Yazıları