Özkök'ün merakı!

Türkiye’de de bir “Bilgi Edinme Hakkı Yasası” çıktı. Acaba MİT’e başvurup, ben de kendi hakkımdaki bilgileri istesem verirler miydi? Sonunda ikisi de bilgi edinme hakkını düzenliyor. Ortada böyle uluslararası bir içtihat varsa, MİT’in de bana dosyamı vermesi gerekmez mi?
İtiraf edeyim çok merak ediyorum.
Mesela MİT belgelerine adım ilk defa ne zaman ve hangi olay dolayısıyla girmiştir?


GÜNÜN SÖZÜ
25 milyar dolarlık özelleştirme yaptım, oğlum “Vatan haini misin?” diye soruyor
* Metin KİLCİ / Özelleştirme İdaresi Başkanı


Veni Vidi... gözlük gitti!
Merve Kavakçı gözlüğünden kurtulmuş. Bakalım bundan sonra dünyayı nasıl görecek?
İstanbul’a yaptığım kısa ziyaret sona erdi. Uçakta yirmi altı senedir taktığım gözlüklerimden kurtulmuş olmanın tadını çıkarıyorum. 3.75 miyop yok artık. Var da yok yani (göze yapılan bir “hile” aslında bu). Dünyaya daha bir özgür bakıyorum sanki. Her şey daha da bir renkli, canlı geliyor gözüme. Gözlüksüzlüğün psikolojik etkenleri diye tanımlasak doğru olur mu acaba?
... Lensle gözlük takmak arasındaki fark, arabayla at arabasına binmek arasındaki fark gibidir. Yeniye direnmek yerine adapte olmak geriyor bir an önce...
Türkiye’ye gelince ilk işim arkadaşımın tavsiyesi doğrultusunda Veni Vidi Göz Sağlığı Merkezi’ni aramak oluyor.


Dolandırıcılıktan hükümlü Birand milliyetçilere paranoyak dedi
Beni en çok kendileri hem laik, hem de ulusalcı-milliyetçi kanatta görenler şaşırtıyor. Daha doğrusu, onları bir türlü anlayamıyorum. Laik olduklarını söylüyorlar, ancak örneğin AKP kadar dindar ve türban yanlısı olan MHP ideolojisini paylaşıyorlar. Laik sistemi destekleyen, laikliği vazgeçilmez koşul olarak gören ülkelere veya gruplara kapılarını kapatıyorlar.
* Özgüven’i kalmamış ülke’nin her an bölüneceğine, özellikle batı’nın Türkiye’yi parçalayacağına inanan bir kesim.
* Bir büyükelçinin yemek davetini dahi, “adamın ayağına gitmek” diye algılayan, Türkiye’yi kurtarma misyonuna soyunmuş bir kuşak.
* Sadece Osmanlı tarihi okuyup, “tarih tekerrürden ibarettir” diye, dünya ve Türkiye koşullarının değiştiğini kabul etmeyen bir zihniyet.
Korkutucu bir yanlızlık içinde yaşıyorlar.
Eğer bir gün, kazara bu ülkeyi yönetecek duruma gelseler, bizleri de aynı yanlızlığa mahkum edecekler.
Bu paranoya nedeniyle, gözleri laik sistemi koruma ve kollamanın önemini de görmüyor.

 

Sünnetçiler, Kur’an-ı Kerim’e karşı...
Sünnet nedir?..
Erkek çocuğun sünnet edilmesi bir töredir...
Ancak sünnet sözcüğü temelde Hazreti Muhammet ’in söz, davranış, uygulamalarını kapsar...
Peygamberin sözleri hadis diye anılır.

* * *

Konu işte bu noktada sorunlaşır...
Çünkü matbaanın daha icat edilmediği, yazının bile yeterince kullanılmadığı bir çağda, Hazreti Peygamber’in hangi sözleri söylediği, hangi davranışları yeğlediği, hangi uygulamaları öngördüğü İslamda büyük bir tartışma konusu oluşturmuştur...
Temel kaynak bu nedenle, Allah’ın kitabı Kuranıkerim’dir...

* * *


Bir süreden beri bu köşede Kuranıkerim’den buyruklar aktararak bir yeni açılım başlattık...
Türkiye’yi Amerika ile birlikte BOP kapsamında “Ilımlı İslam Devleti” ne dönüştürmek isteyen türbancıların, Müslümanlık değil, sahtecilik yaptıklarını Kuranıkerim’in sûrelerini ve ayetlerini çiğnediklerini çeşitli kez sergiledik ve kanıtladık...
Tepkileri ne oldu?..
Çok ilginç oldu...

* * *

AKP iktidarının hizmetine soyunan ve de hoca geçinen kesimden gelen tepki bir sözcükle vurgulanıyor:
- Sünnetsizler!..
Neymiş?..
Yalnız Kuran yokmuş...
Sünnet varmış..
Bunlardan biri AKP iktidarının gazetesinde apaçık yazıyor:
“- Eğer biri çıkar da ’ben şunu kabul etmiyorum; çünkü Kuran’da yok’diyorsa ben bunlara ’sünnetsiz’diyorum ve halkıma da ’sünnetsizlerin peşinden gitmemelerini’tavsiye ediyorum.”
 “Sünnetçi” nin tezgâhına bak sen!..

* * *


Kuranıkerim’in buyruklarına apaçık karşı çıkan türbancı iktidarı hem malı götürdü, hem ülkeyi faize boğdu, hem yolsuzluklarıyla dosyalandı, hem de sünnetçiler bunları destekliyorlar...
Bir de Müslüman geçiniyorlar...
Gerçekte, çarpıttıkları kutsal Müslümanlığı politikaya alet ediyorlar...

* * *

Sünnetçiler bu işi öyle bir noktaya tırmandırdılar ki Kuranıkerim’e bağlı yurttaşları “Sünnetsizler” diye suçluyorlar...
Hem faizcilik yaparsın..
Hem ceza hukukunda Kuran’ı dışlarsın...
Hem kadın konusunda Kuranıkerim’i hiçe sayarsın...
Hem Hıristiyanla, Yahudiyle al takke ver külah para-pul-faiz işinde cebini doldurup Kuranıkerim’in buyruklarını çiğnersin...
Türbancılıkla göz boyadıktan sonra da Müslümana dersin ki:
- Kuran’a bakma; sünnete bak; sünneti de ben bilirim; bana takıl...

* * *


Kutsal Kuranıkerim’i dışlayıp kerameti kendinde gören sünnetçibaşılar bugün Türkiye’nin tepesinde Amerikancı Müslümanlığı Atatürk Cumhuriyeti’nin yerine “ikame” etmeye çalışıyorlar, çabalıyorlar...
Buna Müslümanlık denmez...
Sahtecilik denir!..
* İlhan SELÇUK / Cumhuriyet

Yazarın Diğer Yazıları