Soru çok cevap yok

Yeniçağ’ın “ABD neden tutum değiştirdi” sorusuna cevap aranıyor. Köşe yazarları, sorulara küfürlü cevap veren Başbakan’ı yaylım ateşine tuttu   

Bu İşte Bir Bityeniği Yok mu?
- PKK, “ Amerika ve Ankara’nın ortak düşmanıdır ”.
- ABD yardım etti, PKK’yi vurduk...
- “ Düşman Amerika ” gitti, dost Amerika geldi...

* * *

(...) ABD’nin “Biz de PKK’ye karşıyız” demesi ortada duran dev sorunu etkilemiyor.
- ABD, “Ben Irak’ın kuzeyindeki kukla yönetime karşıyım” demiyor. Zaten o kurmuş, o eğitmiş, parasını kendisi vermiş. A’dan Z’ye devleti yaratmış.
- ABD’nin, “Ben Kürdistan’a da karşıyım” demesi gerekir.
- Ve en önemlisi, “Benim BOP diye bir projem yok, vazgeçtim” diyebilmeli.
Eğer bunları söyleyemiyor ve yapamıyorsa, “PKK benim düşmanımdır; ama Irak’ın kuzeyindeki Kürt devleti benim himayem altındadır; Kürdistan benim lokomotif projemdir” dercesine uygulamalar içinde bulunuyorsa sadece PKK’ye karşı olması şu anlama gelir;
1) PKK’yi “ şimdilik ” gözden çıkararak, Irak’ın kuzeyindeki yönetimin AKP tarafından tanınması yolunda dev bir ödün almayı bekleyebilir.
2) Türk kamuoyunda sıfırlanan Amerikan imajını medyada, “O bizim dostumuzdur haberleri çıkararak silerim” diye düşünebilir.
3) PKK’nin “ askeri alandan sivil meşruiyete geçmesi ve siyasallaşması ” yolunda, Kürdistan projesine yeni bir destek sağlamayı planlayabilir.
4) AKP’nin kamuoyunda ayyuka çıkan Amerika bağlarını ortadan kaldıracağını ve unutturacağını düşünebilir.
5) TSK’de ortaya çıkmaya başlayan ABD ve AB karşıtı gelişmelere bir sünger çekerim diyebilir. Öyle ya.. “ Ordu PKK’yi ABD’nin yardımı sonucu vurmuş oluyorsa ”, Washington ve Pentagon temize çıkmış sayılmaz mı? Hem de PKK’ye karşı ortak bir istihbarat merkezi kurulmuş iken...
PKK, BOP’ta sadece bir kare, ABD ve AB açısından PKK, BOP’ta sadece küçük bir bölümdür. Emperyalizmin büyük ve kapsamlı projesinde sadece bir kilometre taşıdır.
Üstelik PKK bugün askıya alınmasına rağmen yarın tekrar devreye sokulabilir. Dincilerde olduğu gibi o kesimde de “ işbirlikçiler her zaman bulunacaktır ”.
Sonuçta şu çıkıyor; AKP ve ABD’nin birlikte, “ PKK bizim düşmanımızdır ” demeleri Kürdistan projesini ve BOP’u ortadan kaldırmıyor. Aksine, proje için yeni altyapı hazırlanıyor.
Olay bir “ bityeniği vak’ası ” değil, koca bir kara delik. Ankara’yı (ve AKP’yi), Kürdistan projesine angaje edebilmek için oynanan bir oyun...
Kartların bir kısmı masanın üzerinde; ancak altındakiler daha da önemli. Masanın üzerinde PKK duruyor. Altta ise Kürdistan ve BOP yer alıyor... Büyük oyun bunlar üzerinden oynanıyor. Medya sadece masanın üzerindeki PKK’yi sergiliyor, oynanan büyük oyun görünmesin diye...  
* Erol Manisalı / Cumhuriyet


* * * * *


At pazarlığı,  şerefsizlik miydi?

Başbakan Erdoğan’ın eleştiriler karşısında neden bu kadar sinirlendiğini anlamakta güçlük çekiyorum. Kuzey Irak’ta yürütülen askeri operasyon için ABD ile bazı pazarlıklar yapıldığı iddialarına şöyle yanıt veriyor: “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, bir şeyler vermek karşılığında böyle bir işbirliğine girecek kadar şerefsiz değildir.”
Hepimiz biliyoruz ki devletlerarası diplomatik ilişkiler karşılıklı kazanımlar üzerinde yükselir. İki devletin aralarındaki meseleleri çözerken pazarlık etmelerinde, bir kazanım elde etmek için, ulusal çıkarlarına aykırılık teşkil etmeyecek bir şeyler vermelerinde yadırganacak bir durum bu nedenle yoktur. Başbakan’ın hoşuna gidecek şekilde söyleyecek olursak “almadan vermek Allah’a mahsus”!
Türkiye’nin başbakanları da, hükümetleri de kuruluşundan beri böyle pazarlıkların içinde oldu. Önemli olan kazanımlarınızın uzun vadeli çıkarlarınızla uyumlu olmasıdır. Bir de merak ettim: Irak Savaşı’ndan hemen önce (ABD askerlerinin Türkiye’den geçebilmeleri ve Türk askerinin Kuzey Irak’ta bir güvenlik kuşağı oluşturmasını öngören tezkere öncesi) ABD’ye kadar giden Dışişleri Bakanı ve hazineden sorumlu devlet bakanının yaptığı neydi? O tarihlerde gazetelere ABD’li yetkililerin ağzından “at pazarlığı yapıyorlar” diye yansıyan “görüşmeler”, bir “şerefsizlik örneği” olarak mı hatırlanacak? 
* M. Yakup Yılmaz / Hürriyet


* * * * *



Başbakan’ın gafı...
Başbakan Erdoğan, önceki gece Kanal 7’ye çıktı ve ilk kez The Economist’in gündeme getirdiği, “Kuzey Irak’taki operasyonlara karşılık ABD’ye taviz verildiği iddiaları” nı yalanladı. Bunu yaparken de “Bu ifadeler hiç şık değil. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı, bir şeyler vermek karşılığı, böyle bir işbirliğine girecek kadar şerefsiz değildir. Değerlerini bu denli kaybetmiş değildir” dedi. Cümleye bakar mısınız?

* * *

Bir arkadaşınız size bir başkasını çekiştirirse... Ve siz o arkadaşınızın söylediklerine katılmazsanız, “Yok canım; o, şerefsiz değildir” dersiniz... Ama eğer, “Yok canım, o kadar da şerefsiz değildir” derseniz, çekiştirilen kişinin aslında “şerefsiz” olduğunu kabul etmiş olursunuz!
Bu yüzden Sayın Başbakan’ın bu açıklamasının talihsizlik olduğunu düşünüyorum. “O kadar şerefsiz olmadığı” söylenirken, “şerefsiz” olabileceği kabul edilen kişi kendisi bile olsa!
* Mustafa Mutlu / Vatan



* * * * *


Türkiye ABD’ye vidalanıyor

2007 yılı böyle bitti...Yıl, “Elveda Avrupa” diye biterken, eski Mekkeciler ile Tahrancılar, “Türkiye’yi Amerikan uçağına” bindirip vidaladılar. Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçiren, terör örgütü PKK’ya silah veren, Barzani ve Talabani’yi koruyarak Ortadoğu coğrafyasında Kuzey Irak merkezli “Amerikancı bir Kürt devleti” oluşturmak isteyen ABD, aniden Türkiye’nin dostu oldu. ABD, PKK’nın önde gelen üç ismi; Murat Karayılan, Cemil Bayık, Feyman Hüseyin’i yakalayıp Türkiye’ye vermiyor fakat daha önce vermediği bilgiyi şimdi paylaşıyor. Türk Ordusu Kuzey Irak’ta PKK temizliyor. Böylelikle Türkiye yeniden ABD’nin büyük dostluğuna vidalanmış oluyor.
İster inan! İster inanma!
* Necati Doğru / Vatan



* * * * *



Öküze Özenen Kurbağa...
Bindiğim arabanın markasına baktım, Skoda idi, ben bunu Çekoslovakya’nın komünistlik yıllarından tanıyordum; şaştım kaldım; ne kadar değişmiş; sordum:
- Ne olmuş buna?..
Yanıt:
- Volkswagen satın aldı...
Küreselleşme serbest pazarında satılan satılana...
Avrupa bütünleşiyor...
Hangi Avrupa bu?..
20’nci yüzyılda iki dünya savaşı çıkaran ve yaşayan Avrupa...
*
Tarih bir umman...
İstediğin kadar kulaç at, ne dibini bulabilirsin, ne ufkuna erişebilirsin!.. Devletler, savaşlar, barışlar, adlar, sanlar, soylar, soplar...
Peki, tarihi nasıl bilebiliriz?..
İşte bir soru:
Şu Avrupa denen uygarlık coğrafyası, dün neden iki dünya savaşı çıkardı da bugün birleşiyor?..
Yanıt tek sözcükte odaklaşıyor:
Sermaye!..
Sanayi kapitalizminin bir evresinde dünyayı paylaşmak için iki kez boğazlaşan sermayenin bugünkü yapısı merkezileşme sürecinde birleşiyor...  AB’nin hikmeti nedir?..  Hikmetinden sual olunmaz; ama, AB önce Ortak Pazar olarak işe başladı; sermaye tabanına dayanan siyasal yapı ardından somutlaştı...
*
Bu siyasal yapıya Türkiye’yi alırlar mı?..  AB’nin yapısındaki temel sermayeye sormalı.. AB patronajına...
Şimdilik AB’nin bir derdi yok; üyeliğe kaydetmeden Türkiye’yi kendisine bağlamış...
Gel keyfim gel...
*
AB üyeliğinde siyasal konuşlanmasına erişmiş ve güvencesini sağlamış ülkelerdeki kurumların ve kuruluşların serbest piyasadaki satışlarına bakarak, alım-satım olaylarını örnek göstererek Türkiye için ahkâm kesmek büyük yanılgılara yol açar.
Türkiye’ye yönelik Ermeni soykırımı suçlamasının yankıları nerede dalgalanıyor?..  Avrupa Parlamentosu’nda.. Kıbrıs üzerine Türkiye’ye kim dayatıyor?..
AB...
Emeğimizi, emekçimizi dışlayıp bizi de dış kapının dış mandalında sayan kim?..
AB..
Almanya’sıyla, Fransa’sıyla bizi istemediğini ilan eden kim?..
AB..
AB kendi sermayesini koruyor, savunuyor, birleştiriyor...
Ya Türkiye ne yapıyor?..
Elinde ne varsa yabancıya satıyor, savıyor, yüksek faizle borçlanıyor, sermayesini kediye yüklüyor...
*
Avrupa artık sermaye düzeyinde ve düzeninde birleşti, Üçüncü Dünya Savaşı’nı çıkarmıyor...
Savaş Ortadoğu’da...
Türkiye’nin sınırında...
İran’ın kıyısında...  Biz ise kendimizi AB’li sayıp Avrupa’yı taklit etmeye kalkışıyoruz... Öküze özenip şişinen kurbağaya benzemeyelim... 
* İlhan Selçuk / Cumhuriyet


GÜNÜN BOMBASI
Porno dergisi Penthouse’un eski yayın yönetmeni Emre Aköz’den tarihi tespit:
Vermeden alamazsınız!

GÜNÜN SÖZÜ
Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. “Sadaka” dağıtan bir devlet değildir.
* Tufan Türenç / Hürriyet

Yazarın Diğer Yazıları