Musul-Kerkük

“Hudud-u Millîmiz, (...)Musul’u, Süleymaniye’yi, Kerkük’ü ihtiva eder” 
M. Kemal Atatürk

Vedat Arslan Erbilli  “Türkmen Kardeşlik Ocağı” nın Genel Başkanı! 1974’ten başlayarak uzun yıllar Türkmen Cephesi’nin Genel Başkanlığı’nı yapmış... Sonra, Türkmen Cephesi’nin siyasetini -yani Arap -Kürt egemenliğinden kurtulup Türkiye ile birleşmek amacını- Türkmenlerin yararına bulmadığı için, 2000 yılında cephe ile yollarını ayırmış.
Şimdi aynı zamanda Kürt Hükümeti’nde Bayındırlık Bakanı olarak görev yapıyor. Bugün gazetesi için onunla konuşan arkadaşımız,  “Arslan’ın söyledikleri Türkiye’de ezber bozacak türden”  diyor.
“Ezber Bozmak” ne kelime; doğrudan “işbirlikçilik” ve “Türklüğe ihanet”!
Arslan özetle demiş ki:  “Barzani’nin, özerk bölgesinde bize karşı herhangi bir baskı yok... Bölgesel Kürt Yönetimi içinde yaşayan Kürtlerin ne hakkı varsa, Türkmenlerin de aynı hakkı var. Kürt Hükümeti Türkmenlere her türlü katkıyı yapıyor... Kerkük’ün Kürt bölgesine katılması halinde Türkmen hakları daha iyi korunacak!”
Bu sözlere çok kızdım, ama doğrusu şaşırmadım. Türkmen kardeşlerimiz arasında, öteden beri bir ayrılığın bulunduğunu ve Türkmenlerin  “Şii-Sünni”  olarak bölündüklerini ve özellikle Kürtlerin bu bölünmeden yararlandıklarını biliyorum. Buna karşılık, Musul-Kerkük’ü Lozan’da kaybettikten sonra ve asıl Atatürk öldükten sonra, Türkmenleri ihmal ettiğimiz muhakkak... Daha önce köşemde yazdım: Atatürk  “Musul’u nasıl veririz?” diyen babama,  “Merak etme Kılıç, ilerde muhakkak alırız”  demiş! Yaşasaydı Hatay gibi  “Musul’u, Kerkük’ü ve Süleymaniye’yi” de geri alırdı! 
Esasında  “çarpıklık”, Musul-Kerkük “Türklerine”, “Türkmen” denmesinden başlıyor. 
Ve bir gerçek var: Atatürk’ten sonra hükümetler, muhtemelen bilinçli olarak Sovyetleri kızdırmamak endişesiyle, Orta Asya “Türklerini”  ihmal ettikleri gibi Musul-Kerkük  “Türklerini”  de ihmal ettiler...  “Turancılığı”  suç sayıp milliyetçileri yargılayıp hapse soktular! 
Rivayet olunur ki; Atatürk’ten sonra Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü, zamanın Irak liderlerinin Musul’u Türkiye’ye vermek teklifini,  “şiddetle”  reddetmiş,  “Böyle bir planın gerçekleşmemesi için de elimden gelen her şeyi yapacağımdan emin olabilirsiniz!”  demiş... Ve Türkmenler de ihmal edilmiş!

AKP döneminde

AKP döneminde Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı iken  “Türkmenler Irak’taki etnik gruplardan biridir” demesi tüy dikti!    
Bu ihmallerin ceremesini, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra çektik, çekiyoruz. Türkmen-Musul-Kerkük konusu da bugün, bölücülük tehlikesi ve “Büyük Kürdistan” olgusuyla sarmal! 
Vedat Arslan’ın bu gafletten öte söylemlerine şaşırmadım: Çünkü böyle gafiller ve dalalet sahipleri Türkiye’de de bol miktarda var ve düşmanlarımız bu zaaftan ve işbirlikçilerden yararlanıyorlar!
 Benim duvarımda, Kırmızı Beyaz Türk Bayrağının yanında  “Türkmenlerin”  ve Doğu Türkistan’ın mavi zemin üzerine,  beyaz ay yıldızlı bayrağı var. Alaettin Parmaksız Paşa’nın romanındaki gibi  “Binbaşı Cavit”ten  “Musul’u Milli Misak hudutlarına dâhil ettik”  müjdesini bekliyorum... Vedat Arslan ve cümle hainlere rağmen!

Yazarın Diğer Yazıları