2003 seçimlerinde 363 milletvekili çıkaran AKP, “Namus borcumuz” dediği başörtüsü meselesine sahip çıkamadı.

Çıkamamakla kalmadı, “Bu mesele yüzde 1’in meselesidir!” deme ayıbını bile işledi. Herhangi bir platformda, derdimize çâre diye gözyaşı döken kızlarımız Başbakan dahil pek çok AKP’li yönetici tarafından itildi, kakıldı. 2007 seçimlerinde AKP oy oranını artırmasına rağmen 2003 seçimlerinden 23 milletvekili eksiği ile sandıktan çıktı, 240 sandalye kazanabildi. İşte bu noktada MHP devreye girdi, çözümünü üretti, Meclis’te gücü azalan AKP’yi cesaretlendirdi ve üniversite önlerinde başörtülü kızlarımız için bir kangren halini alan “öğrenme hakkı”  hayata geçmenin eşiğine geldi.
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı konusunda AKP’ye destek veren MHP, bizi ne kadar üzdü ise Şerife Bacıların torunlarına, kurtardıkları ve kurdukları devletin üniversitelerinde öğrenme hakkı için çözüm üreten MHP de bu satırların yazarını işte o kadar mutlu etmiştir. Türban için  “siyasi simge”  diyenler var ve elbette türbanı bir  “siyasi simge”  olarak kabul edenler de var olabilir. Biz bu insanları Sayın Mehmet Şandır’ın ifadeleri ile  “Allah’a havale ediyor”  gelişmeler milletimiz için hayırlara vesile olsun diye dualar ediyoruz. Ve bu konuda CHP’sinden İşçi Partisi’ne, değişik bürokrasi kesimlerinden, hukukî mekanizmalara, üniversite camiasından bütün sivil toplum kuruluşlarına ve tabii mensubu bulunduğumuz basın yayın-yazar/çizer câmiasına sakin ve mutedil olma ricaları ediyoruz.

Rica ediyoruz çünkü bu çocuklar bizim çocuklarımız, onların anne babaları, onların kardeşleri, onların ilerde eşleri olacak gençler ve onların doğuracağı çocuklar bu vatanın, bu toprağın mensupları. Yani sen ne isen onlar da o. Kimse itilip kakılmayı, kimse ötekileşmeyi, kimse ikinci sınıf olmayı hak etmiyor ve hiçbir güç birilerini aşağılama ve dışlama yetkisini hiçbir makama vermiyor, veremez, verdiyse bile bu güç o makamda, o elde sürgit kalamaz. Evet, herkes sakin olsun, çünkü hiç kimse bir şey kaybetmedi, aksine milletimiz kazandı. Evet, herkes sakin olsun, çünkü, bu çocuklar okuyacak, sen üniversitelerinde verdiğin eğitim öğretime güvenmiyor musun ki, bu insanların okumasından korkuyorsun. Başları örtülü gençlerimiz üniversite tahsili yapsalar mı daha iyi, yoksa bu hakları ellerinden alınmış mağdurlar yani istismar için bir hazine deryası olarak yurdun dört bir yanına dağılsalar mı daha iyi!

Evet, herkes sakin olsun, başları örtüldüğü için okul kapıları yüzlerine kapanan bu çocuklar anne-baba ve bütün çevreleriyle yarın öbür gün Allah korusun bu vatan Milli Mücadeledeki gibi günler yaşadığında nineleri ne yaptıysa aynısını yapacaktır, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Son gelişmeler dolayısıyla ey millet, ey öfkeliler, ey üzgünler ve ey sevinçliler!  “Sen-ben” yok, “Biz”  varız. Bir ABD için Kürdüyle, Türküyle, Alevi’si Sünni’siyle, başı açık ve başı örtülüsüyle biz Türk milletiyiz. Cemil Meriç’in ifadeleriyle bütün Kur’an’ları yaksak, bütün Camileri yıksak, hatta toptan Hristiyan yahut hepten ateist olsak bile biz onların gözünde  “öteki” yiz, Müslüman’ız, Türk’üz. Öyle olduğu için Batılılar Müslüman olanlara yüzyıllarca “Türk oldu”  dediler ve öyle olduğu için Kelime-i Şahadet getiren bir Hristiyan için,  “Türk yemini etti”  dediler. Akıllı olalım, birbirimizi itip kakmayalım, bir Alman’a, bir Yunan’a, bir İngiliz’e gösterdiğimiz hoşgörünün, tahammülün en az aynısını kendimiz gibi düşünmeyen ve bizim gibi bir kıyafet tercih etmeyen bu toprağın insanına gösterelim. Bu vatanı seviyor, bu bayrak altında yaşamak istiyor isek buna mecburuz, buna mahkûmuz.

Yani ey servetleri, makamları ve şöhretleriyle kocaman kocaman adamlar, akıllı olun, milletinizi tanıyın, tarihinizi öğrenin, ibretinizi alın ve aklınızla, ruhunuzla, vicdanınızla bu topraklarda, bu kültürde, bu milletin tarihinde kalın, yad ellerin olmayın, başkasının ağzı/dili, eli haline gelmeyin, kendi insan ve değerlerinizi hırpalamayın, ne varsa bize bizden fayda var, unutmayın.