Bayrak ve Patrikhane

Liboş bir köşe yazarı (o kadar da çoklar ki ) şöyle yazıyor:  “Türk bayrağı, yıllar boyunca her çarpık mülkiyetin, her sahtekârlık kalesinin burcuna dikildi durdu. Barışın güvencesi olmaya yakışacakken savaşın kışkırtıcısı olarak dalgalandırıldı... Türk bayrağıyla ebedi sınavımız sürüyor... Bu bayrağı, 16-17 yaşlarında 10’u kız Kırşehirli 20 öğrenci iki ay boyunca hemen her gün bir araya gelerek, parmaklarını toplu iğnelerle delmek suretiyle kanlarıyla boyamışlar. Türk bayrağının, taşıyabileceğinden fazlasını yüklenmiş bir simge olduğunu biliyoruz... Uygarlık yolunda mesafe kat etmiş kültürlerde böylesine şevkle dalgalandırılıp seferberlik çağrısına dönüşmediğini de biliyoruz.”
Evet bunları, şu sırada bayrağımıza sarılmaya en fazla muhtaç olduğumuz bir dönemde -haydi adını vereyim- kafası, kişiliği, hiç de adıyla “müsemma” olmayan Yıldırım Türker, yazıyor!
Bu kişi “Bu çocuk kanıyla yapılmış bayrağı, Genelkurmay Başkanı’nın generalin elinde gördük. Gözlerinde yaşlarla ’Biz işte böyle bir milletiz’ diye iman tazeliyordu.” diyor ve yabancıların böyle “bayrak sallamamıza” hayret ettiklerini ekliyor.
O yabancıların yorumları bize vız gelir. Ancak, “o yabancılar” da, tehlikeler karşısında, kendi bayrak ve “armalarına” yapışırlar! Haydi, gene hamaset yapayım; “O, Türk Bayrağı, O, iman” o yabancıları, Çanakkale’den geçirmedi, Anadolu’da bozguna uğrattı!  
Evet; Türklükten hiç nasibini alamamış Yıldırım Efendi; işte biz, böyle bir milletiz! Ve iyi ki de böyleyiz ve “böyle” olduğumuz için de bütün tehditlere rağmen ayakta kalabildik ve siz de, bugün bağımsız bir ülkede, pervasızca kendi bayrağınızı aşağılayabiliyorsanız, bu “bayrak” sayesindedir! Ama sizler, o gençler, çocuklar “gay” olsalardı, “uygarlık” adına onları kutlardınız! Ben o Kırşehirli sevgili çocukları kutluyor ve gözlerinden öpüyorum! Aramızdaki fark da, bu!
Biz milliyetçiyiz  
Bizler, “Milliyetçiyiz, Ulusalcıyız, Kuvvayi Milliyeciyiz” ve ihanet değil “hamaset” yaparız... Ben, kendimi bildim bileli böyleyim; “diplomam” beni gafil ve hain kılmadı! Bayrak görünce, İstiklal Marşı çalınınca gözlerim yaşarır. Ordu, denince, içim titrer... Türker’in dediği  “Kemalist Kişilik Bozukluğundan” “mustarip” değiliz, “Kemalist” olmakla övünüyoruz! Buyuz. Ve ben, 84 yaşımda da aynen böyleyim. Böyle, öleceğim!
Türker Efendi; ya sen. Ya sizler; zamana ve zemine göre kaç kılık, kaç düşünce değiştirecek ve vatanınızı yabancılara peşkeş çekip, en iyi fiyata, satacaksınız. Ülkenin bölünmesine, sözde “barış” uğruna alkış tutacaksınız!
Ve evet, “Bayrak” bir “simge” , asıl kutsal, milli bir simge! Ve gerçekten de “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır...Toprak uğrunda ölen varsa vatandır...”
Ama bunları sana, sizlere anlatabilmek ne mümkün. Körlere renk, vicdansız sözde “vicdani retçilere” vicdan ve vatan sevgisi anlatılabilir mi? 
Ve Patrikhane
Bunları, şu sırada neden, özellikle yazdım? Önce, “Kur’an’a ve Bayrağa” el basarak “vatan için mücadele andının” aşağılandığı bağlamda özellikle yazıyorum! Türker, Yasemin Çongar gibi kişilerin, başka simgeleri Bayrak vb.. yerine koymak istediklerine karşı!
Rum Ortodoks Patrikhanesine “Ekümenik” statüsü vermek istenmesi de, bir simge. “Lozan Antlaşmasını”, bağımsızlığımızın “tapu senedini” delmek teşebbüslerinin simgesi ve de aslı!
Yasemin Çongar “hanım” , “Patrikhane ve Ruhban Okulu” sorununun da, Ergenekon operasyonu sayesinde çözülebileceğini yazdı... Çözmek ne demek; Başbakan Erdoğan da anlaşılan Patrikhane statüsünün “Ortodokslar arasında çözülecek bir mesele olduğunu” söylemekle, bu yeni ve ezeli “statünün” anlamını ve getireceklerini bunun Türkiye Cumhuriyetinin “meselesi” olduğunu, önerilen “Ekümenik statü” ye göre, T.C.’nin tapu sicili olan “Lozan Antlaşmasının” delineceğini anlamıyor. Delinirse, şimdi Fatih Kaymakamına bağlı ve sorumlu olan Rum Ortodoks Patrikhanesi, “özerk” olacak. Yani Vatikan gibi, Türkiye içinde, devlete karşı sorumsuz, bir ayrı devlet olacak... Kendi askerleri polisleri ve imtiyazları olacak!
Yasemin ve benzerleri, “Olursa ne olur. Bir kerecikten ne olur” diyesiler.
Öyle ya “olursa” , Karamanlis’in vaat buyurduğu gibi AB Pasaportu verilecek. Bu rengi pembe “Haymatlos -vatansız-” pasaportu, onlar için T.C. Pasaportundan daha önemli. Ve onlarla aramızdaki bir fark da bu!
Ve Türk Ortoks Patrikhanesi
“Ergenekon operasyonunda” tutuklananlar arasında Kurtuluş Savaşında, Rum Ortodoks Patrikhanesine ve Yunan işgaline karşı çıkan, Papa Eftim’in torunu Turgut Erenol’un kızı, Türk milliyetçisi Sevgi Erenol da var! Fener’deki Patrikhaneye “ekümenik” statü verilmesine yeşil ışık yakılırken ne büyük paradoks!

Yazarın Diğer Yazıları