Gündemdeki konudan gündemdeki soruya...

Baş örtüsünün tarif edildiği YÖK Yasası’nda yapılan değişiklik Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’nın laiklik ilkesine aykırı bulunursa ne olacak? Ne olacağı belli..

1985: Türban serbest, baş örtüsü yasak.. 2008: Türban yasak, baş örtüsü serbest.. 
Yıl 1985.. Baş örtüsü takan bir genç kız kayıt yaptırmak için üniversiteye gelir..
Görevli, içeri böyle giremezsin der..
Niye?
Baş örtüsü yasak.. Türban takacaksın..
Genç kız tuvalete gider, başındaki eşarbı bu kez türban şeklinde bağlar..
Görevli, tamam der işte böyle..
23 yıl sonra..
2008..
Bu kez türbanlı bir kız üniversitenin kapısına gidecek..
Görevli yine dur diyecek, böyle giremezsin..
Niye?
Türban yasak.. Baş örtüsü takacaksın..
Genç kız yine tuvalete gidecek, başındaki türbanı söküp baş örtüsü şeklinde takacak.. Çene altından düğüm..
(AKP-MHP formülü hayata geçirilirse..)
23 yılda aldığımız mesafe budur!

* *

Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, yasaya baş örtüsünün nasıl bağlanacağını gösteren fotoğraf koymayı bile düşündük, geleneksel Anadolu baş örtüsü demeyi tartıştık diyor..
Yapılmak istenen ne?
Ara formül..
Madem ki türban simge, o zaman baş örtüsü olsun.. Annelerimiz, ninelerimiz gibi bağlansın..
Bunu da yasaya koyalım ki yasal olsun..
Baş örtüsünün nasıl bağlanacağı yasa ile tarif edildiğine göre artık herhalde “rol modeli” olan kadınlar da artık başlarını herhalde yasaya göre bağlarlar..
Cumhurbaşkanı’nın eşi..
Başbakan’ın eşi..
Bakanların eşleri..
Yasadaki tarife göre bağlamalılar ki türban takan birçok genç kıza örnek olsunlar..
Doğrusu da bu değil mi?
Böylece, genç kızlar türbandan baş örtüsüne daha kolay geçer..

* *

Başbakan bu konuda ileri geri konuşan, farklı talepleri dillendiren AKP’lilere çok kızıyormuş..
Biraz da kendisini destekleyen AKPCİ yazarlara kızsa iyi olacak..
Biri diyor ki;
Yok ya!.. Sen elinden gelen zulmü (yasak, yalan, aşağılama vb.) bana uygula... Sonra elime fırsat geçtiğinde ben sana gününü göstermeyeyim.. İyi valla!
Demek ki bu günler daha iyi günler..
Ellerine fırsat geçti ya laiklere gününü gösterecek..
Kırk katır mı kırk satır mı?
Türbanın yasak olduğu yılları zulüm diye nitelendiren, kendisine de zulüm uygulandığını söyleyen bu yazar o tarihlerde ne yapıyordu biliyor musunuz?
Penthouse adlı dergiyi çıkartıyordu..
Şimdi kalkmış, sen elinden gelen zulmü bana uyguladın, elime fırsat geçti ben sana gününü gösteririm diye yazıyor..
Zulüm diye Penthouse yıllarını mı kastediyor.. Anlamadım..

* *


Peki baş örtüsünün tarif edildiği YÖK Yasası’nda yapılan değişiklik Anayasa Mahkemesi tarafından Anayasa’nın laiklik ilkesine aykırı bulunursa ne olacak?
Ne olacağı belli..
Anayasa Mahkemesi tu kaka olacak..
Diyecekler ki özgürlüklerin önündeki en büyük engel budur..
Bunun adı yargı iktidarıdır.. Kuvvetler ayrılığı değil kuvvetler bütünlüğü lazım.. Bütün kuvvetlerin tek elde toplanması lazım ki özgürlükler ebedi olsun!
Bunları ben söylemiyorum.. İktidar yanlıları söylüyor.. Hakem golü vermezse yüksek yargının kompozisyonunu değiştirecek yasalar Meclis’ten geçecek diyorlar..
Galiba hedef orası..
* Mehmet Tezkan  / Vatan

 

Resimli Anayasa...
Türban tarifi yerine kanuna resim koymaya kalktıklarına bakılırsa, demek ki yeryüzünün ilk resimli yasasını yapmaya kalktılar.
O zaman demokrasi tarifinin yerine Tayyip Erdoğan’ın resmi, laiklik tarifinin yerine Abdullah Gül ve hanımının fotoğrafı konulabilirdi.
Tavukçuluğu teşvik maddesine Unakıtan’ın...
Çağdaş ve tarafsız televizyon yayıncılığı tarifi yerine de Taha Akyol’un resimleri...
Kısacası, anayasayı hizaya getirmek isteyenler resim koymaya kalktılar; çünkü yaptıkları şey sözcüklerle anlatılacak gibi değil:
Düpedüz laikliğe karşı hile...
* Bekir Coşkun / Hürriyet

 

Paşa az konuştu
Genelkurmay Başkanı konuşsa “Ordu siyasete karıştı” oluyor. Konuşmasa “Ordu AKP’nin safına mı geçti?” diye soruluyor. O da dün hem konuştu, hem konuşmadı... Kısaca “Ordunun tavrında bir değişiklik olmadığını” anlattı. Ergenekon soruşturması tamamlanmadan bir ucunun TSK’ya bağlanması gayretlerini eleştirdi. Ergenekon konusu ilginç... Önceleri bir çetenin çökertilme operasyonu söz konusu sanıyorduk. Derken iddianame falan hazırlanmadan “İktidara yardımcı güçler” Ergenekon üzerinden laikleri, cumhuriyetçileri, TSK’yı vurmaya başlayınca bir başka oyunu fark ettik. AKP’li basında her gün yeni senaryo yazılıyor, AKP’nin her türlü muhalifi Ergenekon’un uzantısı sayılıyor. Üstelik bu senaryoları yazanların bazısı dünün sözde solcu, insan hakları ve demokrasi şampiyonları. Oyun büyük...
* Melih Aşık / Milliyet

 

Temel sınırı geçerse...
Trafik polisi Temel’in kullandığı arabayı durdurur ve “Sizi tebrik ederim beyefendi, bugünkü kontrollerimizde emniyet kemeri takan tek sürücü sizsiniz bu yüzden size üç yüz milyon lira ödül vereceğiz, ne yapmayı düşünüyorsunuz” der.
Temel “Hemen gidip bir ehliyet alacağım” der.
Polis “Ne! senin ehliyetin yok mu?” demeye kalmadan yandan Fadime söze girerek “Siz ona bakmayın memur bey içince hep böyle sapıtıyor” der.
Polis iyice sinirlenmeye başlamıştır ki arkada oturan Dursun “Ula ben size demedim mi çalıntı arabayla yola çıkmayalım başımıza bir iş gelir” der ve trafik polisi iyice zıvanadan çıkar. Az sonra da düşüp bayılır. Çünkü tam o sırada bagaj kapağı açılmış, içinden fırlayan İdris “N’oldu uşaklar geçtik mi sınırı?” diye bağırmıştır.
* Can Ataklı / Vatan

 

Arapça Nutuk
Talep üzerine Türkiye, İran’dan sonra Arap ülkelerine de Nutuk ihraç etmeye başlayacak. Atatürk’ün mirasını reddetmek, onunla kavgalı olmak moda olsa da; Cumhuriyet kurulduğu günlerden bu yana Doğu ülkelerinde Atatürk’e ve onun başlattığı modernleştirme projesine hayranlık duyulur
Türkiye Cumhuriyeti’nin bu gelişim aşamasında, ’Nutuk’un Arapça çevirisinin yapılması zorunluluğu ortaya çıktı.
Hayır sandığınız gibi değil henüz durum. Bu iç tüketime yönelik bir girişim değil. O aşamaya daha gelinmedi. Talep üzerine Türkiye, İran’dan sonra Arap ülkelerine de ’Nutuk’ihraç etmeye başlayacak.
Bunun ortaya çıkması bizi hiç şaşırtmadı. Çünkü kendi kurduğu ülkede Atatürk’ün mirasını reddetmek, onunla kavgalı olmak moda olsa da; Cumhuriyet kurulduğu günlerden bu yana Doğu ülkelerinde Atatürk’e ve onun başlattığı modernleştirme projesine hayranlık duyulur.
Bazı Arap ülkelerinde ve İran’da resmi düzeyde Atatürk’e pek sevgi lafı edilmese de; o toplumlarda Atatürk ve onun kurdurduğu Cumhuriyet hep kıskanılmış, hep arzu edilen bir model olmuştur.
İran’a Farsça ’Nutuk’gönderilip, bunun talep eden üniversitelerde dağıtılmasından sonra, Irak, Filistin, Lübnan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Kuveyt’e de Arapça ’Nutuk’gönderilmesi planlanıyor.
Bu gibi süreçler zorlamayla olmaz. Toplumun yapısından, okuyuculardan talep olmadan hiçbir kitap zorla okutulamaz. Tarihin bu aşamasında Ortadoğu ülkelerinin Atatürk’e saygı ve sevgileri artmaktadır.
İşte tam bu aşamada bizim gibi tüm yaşam biçimlerini Atatürk’ün modern Cumhuriyeti’ne borçlu insanlar, herkesin kıskanarak izlediği Türkiye Cumhuriyeti’nde Atatürk ilkelerine planlı ve koordineli bir yıkım saldırısını üzüntüyle izliyoruz.
Atatürk’ü yanlış anladıkları için, onun hayatını koyarak kurduğu bu Cumhuriyet’in bazı evlatları şimdi ona içlerinde düşmanlık duyabiliyor.
Dini, devlet ideolojisi olarak kabul eden ülkelerde bile Türkiye’nin attığı adımlar hayretle izleniyor. Çünkü onlar için Türkiye biricikti, özeldi ve zor olan işi gerçekleştirmiş, modernleşmiş, Avrupalı olan bir İslam ülkesiydi.
Şimdi insanlar, yanlış anladıkları tarihimiz nedeniyle bazı hesaplaşmalar içine girmiş. Türkiye’nin bütün güzelliklerini tek tek ayaklar altına alıyor. Türkiye özel olmaktan çıkarılıyor, sıradanlaşıyor.
Bunu da o kadar mutlu bir hırsla yapıyorlar ki; onların bu Cumhuriyet’in evlatları olduklarını düşünmek zor artık.  İnsanın içi kan ağlıyor, yazıklar olsun...
* Serdar Turgut / AKŞAM

Yazarın Diğer Yazıları