Türban talimatnamesi!

Bir okuyucum,  “Türban konusunda siz niçin yazmıyorsunuz?”  diye soruyor. Ben mizah yazarı değilim de onun için. Sakın mizah yazmayı küçümsediğim zannedilmesin. Aksine çok daha fazla emek ve zekâ ister. Gerçi mizah yazan arkadaşlar, şimdi konuyu hazır buluyor!
Son 20 yılda ortaya çıkmış türban formunun nasıl kullanılacağına dair talimatname dilinde kanun maddesi hazırlanıyor! Hukuk eğitimi almış, bir yıl askeri hâkimlik yapmış, İstanbul Barosu’na kayıtlı bir avukat olarak hukukun bu kadar hafife alındığı bir dönem hatırlamıyorum. Aslında sadece hukuk değil, İslâm dini de hafife alınıyor bu saçmalıkla! Din, kanunla düzenlenebilir mi?
İşin garip tarafı kimsenin gerçeği aradığı yok. Herkes meseleye siyasi tercihine göre bakıyor.

* * *

Türban formu, Türk-İslam geleneğinde yok! İslâmiyetin doğduğu Mekke ve çevresinde de hiçbir zaman olmadı! Peki nereden çıktı bu tarz baş bağlama? Kimisi Lübnan’dan geldi diyor, kimisi de Mısır’daki Müslüman Kardeşler örgütünden!
Kuran dışındaki hadis rivayetlerine bakılırsa vücudun tamamını örten ve halen Erzurum’da kadınların giydiği ihram tarzında örtünmek gerekiyor. Hatta bazı yorumlara göre, sadece tek gözün görünmesi mübah! Daha ileri yorumu ise Afanistan’da Taliban uyguladı! Tek gözü de yasakladı!

* * *

İslam tarihinde de Ahzap suresi 59’uncu ayet ile Nur suresi 31’inci ayetin 50 bin türlü yorumu var. Hangisinin doğru olduğu konusunda tartışma bugün de devam ediyor. Fakat, katı bir yorum, kadınlar üzerinde tahakküm kurmanın aracı haline getirilmiş durumda.
Bu ayette bütün Müslüman kadınlara evden dışarı çıkarken üzerlerine bir örtü almaları, böylece tanınacakları ve incitilmeyecekleri belirtiliyor.
Çünkü o dönemde cariye veya köle kadınlar, sokakta göğüsleri çıplak dolaşabiliyordu! Mümin kadınların onlardan ayırt edilmesi ve cariye ve köleler gibi kendilerine sarkıntılıkta bulunulmaması için böyle bir ayet indirilmiştir. Ayette dış elbise olarak  “celâbiybihinn”  kelimesi kullanılmıştır ki bunun başörtüsü ile hiçbir ilgisi yoktur. 
Nur suresinde de ziynet yerlerinin örtülmesi ve göğüslerin de kapatılması istenmiştir. Burada tartışma ziynet yerlerinin ne olduğu üzerinedir. Kimisi bundan ziynet eşyasını, kimisi de kadını kadın yapan organları algılamıştır. Bir de örtünecek yer olarak  “fürûcehünn” kelimesi kullanılmıştır ki esas olarak cinsel organlar anlamına gelir. Ferace kelimesi de herhalde bu kelime ile bağlantılıdır. Esas olan ayette bildirildiği gibi “gözlerini haramdan sakınmak ve ırzını korumak” tır! Kur’anda başörtüsü kelimesi kullanılmamıştır. Örtü vardır.
Fakat yorumcular, özellikle Ahzap ayetini, kadının sokağa çıktığında tanınmaması gerektiği yolunda yorumlamışlardır. Halbuki tanınsın; göğsü açıklardan ayırt edilsin de rahatsız edilmesin istenmiştir. Mesele bundan ibarettir.
Bunca kavga, Arap geleneklerinin din olarak vaaz edilmesinden kaynaklanıyor. Yoksa ilk örtünmeyi, Kur’an Araf suresi 26’ayette, “Ey ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi ve süs kıyafeti indirdik” diye bildirir.

* * *

Örtülmesi gereken yer,  “cuub” tur, hani son zamanlarda televizyon spikerleri dahi göğüslerini gösteriyor ya, işte yasaklanan budur. Örtülecek yer, kadının süsleridir! Kadının ayağını yere vurmaması da isteniyor; çünkü o tarihte sutyen icat edilmemiştir!
Kadın, aileden olan erkeklerin yanında çocuğunu emzirebilir.
Örtü olarak kullanılan hımar kelimesi başörtüsü anlamını taşımaz. Başörtüsü diye tercüme edilmiştir ama doğru değildir.
Hımar Arapça örtmekten gelir. Zaten Araplar başörtüsüne hımar demez, mikna der, nasıyf der!
Kur’an’da esas olan kadınların fahişe gibi giyinmemeleri, iffetli olmalarıdır.

* * *

Peki Arap kadınları neden başlarını da örtüyor? Güneşten korunmak için! Öyle ki Arabistan çölünde erkekler de başlarını örtmek zorundadır. 
Mesele, uydurma hadislerden çıkıyor. Bazısında başörtüsü deniliyor, bazısında peçe! Hangisi doğru! Herkes kendi görüşünü, Allah’ın ayeti diye sunuyor!

Yazarın Diğer Yazıları