Ahmet Kabaklı'yı anarken

Şark dünyasının ölümsüz şairi Sâdî bir beytinde mealen şöyle der:  “Ömür tarlasının kalıcı iki ürünü vardır: İyi bir ad ve hayırlara vesile olacak eserler... Bunların dışında, yeryüzünde ne varsa yok olacaktır.”
Sâdî’nin bu güzel tespiti ışığında Ahmet Kabaklı’nın hayatı incelendiğinde üstadın hayat tarlasına sadece kalıcı tohumlar saçtığı, gelip geçici ürünlerle vaktini zayi etmediği görülür. Ömrünü Türk kültürüne hizmet etmeye adamış bir zatın adı elbette güzel olacaktır ve sonsuza dek sevilip sayılacaktır. Hayırla anılmaya vesile olacak eserlere gelince... Başta, Ümit Meriç’in ifadesiyle “Her evde bulunması, defalarca okunması gereken, beş bin esere bedel” beş ciltlik “Türk Edebiyatı” tarihi olmak üzere 26 eser, yüzlerce makale ve nihayet 1972’de çıkarmaya başladığı ve halen yayın hayatını sürdüren Türk Edebiyatı dergisi...
Ben bu yazımda Kabaklı Hoca’nın önemli hizmetlerinden biri olduğuna inandığım Türk Edebiyatı dergisi üzerinde kısaca durmak istiyorum.
Bilindiği üzere kültür hayatımızda dergilerin yeri büyüktür. Geriye dönüp baktığımızda birçok fikrî ve edebî akımın belli dergiler etrafında teşekkül etmiş olduğunu görürüz. “Servet-i Fünûn” ; Edebiyât-ı Cedîde’nin, “Türk Yurdu” ; Türkçülük akımının, “Genç Kalemler” ; Millî Edebiyat’ın ocaklarıdır.
Elan “Millî Edebiyat” ın ocağı olarak gördüğümüz Türk Edebiyatı dergisinin hangi ihtiyaçtan doğduğunu Altan Deliorman şöyle anlatır:
“Bir gün Aydınlar Ocağı’nda konuşurken Ahmet Kabaklı: Şu mevcut edebiyat dergilerine bir bakın, dedi, hepsi malum ideolojinin sözcüsü gibi. İpe sapa gelmez şeyler edebiyat diye sunuluyor. Meydanı boş bulmuşlar. Biz bir edebiyat dergisi çıkarmalıyız. Asıl ve gerçek edebiyatı ancak bu şekilde kurtarabiliriz.
Bu fikre karşı çıkan yoktu. Ama kim yapacaktı? Elbette Kabaklı Hoca! Bir süre sonra Türk Edebiyatı çıktı.”
15 Ocak 1972 tarihinde piyasaya çıkan Türk Edebiyatı’nın başyazısında Ahmet Kabaklı, derginin amacını şu cümlelerle özetliyordu:
“Türk Edebiyatı ideolojiye, kalıpçılığa ve dar görüşe karşı olanların buluşma yeridir. Titizlendiğimiz nokta: ’halis sanat ve doğru düşünce’meselesi olacaktır.”
Bugün rahatlıkla söyleyebiliriz ki Türk Edebiyatı 36 yıldır bu prensiplerinden taviz vermeden yayın hayatını sürdürmektedir.
Kabaklı Hoca aynı yazısında derginin bir diğer amacını da şöyle ifade eder:
“Türk Edebiyatı, yurdun neresinde bir değer, bir istidat görürse, ona sahip çıkacaktır. Öylelerini arayacak, onları yalnızlıklardan ve kurda kuşa yem olmaktan kurtaracaktır. Sütunlarını onlara açan Türk Edebiyatı, mevcut şöhretleri size sunarken yeni bir sanat fidanlığı olmaya da çalışacaktır.”
Bu noktada Türk Edebiyatı’nın sahibi Servet Kabaklı ve Genel Yayın Yönetmeni Beşir Ayvazoğlu Beylerden bir istirhamımız olacak:  “Genç kabiliyetlere sahip çıkarak derginin bir sanat fidanlığı olma özelliği konusunda biraz daha duyarlı olunamaz mı?”
Ölümünün 7. yıldönümünde büyük Türk alpereni Ahmet Kabaklı’yı rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun...

Yazarın Diğer Yazıları