Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hulki CEVİZOĞLU

Hulki CEVİZOĞLU

SIRADAKİ..

Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AKP Hükümeti ile Devlet Bahçeli başkanlığındaki MHP’nin “ortak türban harekâtı”, onlara göre, sonuç verdi.
TBMM türbanı serbest bırakan yasayı çıkardı, onay için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdi.
Eski AKP’li(hem kurucusu, hem yöneticisi ve hem de bakanı olan) Gül, yasayı onayladıktan sonra sırada Anayasa Mahkemesi var. Anamuhalefet partisi CHP mahkemeye gideceğini açıklamıştı.

SIRADA HİLAFET Mİ VAR?..
Şimdi sırada “hilafetin geri getirilmesi” olduğu görülüyor. Sanırım hiç kimse, “Bu da nereden çıktı?” diyemez. Çünkü, çok uzun zamandır bu dillendiriliyor, isteniyor, kitaplar yazılıyor, her ortamda savunuluyordu.
En son olarak 8 Şubat (2008) tarihli Ceviz Kabuğu programımızda, Mazlumder Genel Başkanı Ömer Faruk Gergerlioğlu bunu dile getirdi.. Başbakan gibi her şeye “özgürlük” ve “çoğunluk istiyor” kavramlarıyla yaklaşan Gergerlioğlu’na şunu sordum:
 “Size göre halk isterse, hilafetin geri gelmesini ister misiniz?”
 “Evet” dedi, Mazlumder Genel Başkanı. 
Bir önceki genel başkan Halit Çelik de “Çok hukuklu bir sistem” istedi. Yani, Müslümanlar, İslâmi Şeriat Mahkemesi’nde; Hırıstiyan ve Yahudiler de kendi şeriat mahkemelerinde yargılanacaklar!.. Laikler de kendi hukuklarına göre yargılanacaklar!..
İstek bu!.. Ama, dünyada eşi ve benzeri yok. Hatta ilkel kabilelerde bile yok.
Hukukçular, politikacılar ve basın mensupları arasında büyük yankı uyandırması gereken bu açıklamalar, “herkes kulağının üzerine yattığı” için, yok sayıldı!..

YEREL SEÇİMİN TARİHİ  BUNA BAĞLI..
Aynı biçimde, çok önceden beri dile getirilen “İmamlara resmi nikah yetkisi verilmesi”, “resmi nikahın yerini sadece dinî nikahın alması” ve “çok eşlilik” gibi istekler de uygulanacak mı?.. (4 eşe izin konusunu da herkes yanlış biliyor. Ayette “ikişer, üçer, dörder” diyor!..)
Yani “çoğunluk isterse?”
Ama, türbana özgürlüğü çoğunluk istemiyor. AKP, seçimde çoğunluğu elde ettiği için yaptığı her şeyi milletin büyük çoğunluğu istiyor sanıyor. Ya da öyle pompalıyor. Meydanlarda toplanan yüzbinlerin “laiklik” isteklerinin üzeri örtülüyor.
Şimdi, Anayasa Mahkemesi bu yasayı onaylarsa, AKP “yaşasın kazandık” diyecek; onaylamazsa “Bakın dindar cumhurbaşkanına engel olmak istedikleri gibi buna da engel oldular” diyecek ve yerel seçimler için oy toplayacak.
Yani, AKP kazansa da galip, kaybetse de!...
İşte, muhalefet partilerinin tıkandığı nokta burası. Buna bir çözüm üretemiyorlar.
Yenilse de, “kazanan” hiç değişmeyecekse, nasıl bir adalet ve demokrasiden söz edilebilir ki?..
Anayasa Mahkemesi’nden çıkacak sonuç, aynı zamanda yerel seçimlerin tarihini de belirleyecek. Normalde, önümüzdeki yılın Mart ayında yapılması gereken yerel seçimler, AKP silip süpürsün diye öne çekilecek. Yani bu yılın sonbaharına..
Bu da, zaten dağınık olan “AKP karşıtı politikacıların” sonbaharı olacak!..

YEMİNE SADAKAT!..
 Burada tarihe not düşmek için belirtmemiz gereken bir nokta var: Milletvekili yemini!..
Milletvekili olmak için seçilmek yetmiyor. Kişi seçilse de, usulüne uygun yemin etmeden milletvekilli olamıyor. Burada kurallar katı. Peki, yemin ettikten sonra, ona uymazsa ne oluyor?.. Hiç!.. Yemin ederkenki katı usul kuralları, yemine bağlılık konusunda gözetilmiyor.
Bakınız Anayasamızda yer alan milletvekili yemininde neler var:
 Milletin bölünmez bütünlüğünü korumak,
 Laik Cumhuriyete bağlılık,
- Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlılık,
- Toplumun huzur ve refahı, milli dayanışma anlayışı.
Peki, şimdi 411 milletvekili Meclis’te aldıkları karar ile, “toplumda huzur” bıraktı mı?.. “Laikliğe ve Atatürk ilkelerine” sahip çıktı mı?..
Usulüne uygun yemin etmeselerdi milletvekili olamıyorlardı.
Peki, anayasal yeminlerine sadık kalmayınca ne oluyor?..

Yazarın Diğer Yazıları