Devlet Bahçeli ve ordu

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Fikret Bila’ya;  “Türk milliyetçisi olarak MHP’nin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sivil uzantısı veya milis gücü olarak gösterilmek istenmesini kabul etmem mümkün değildir” demiş.
Bahçeli;  “Bir Türk milliyetçisinin ordu-millet geleneğinden gelen bir millet anlayışı içinde, Türk Silahlı Kuvvetleri ile çatışmayı düşünmesi hiçbir şart altında mümkün değildir”  diyor. Ama neticede, aynen bunu yapmakta!
Daha önce de, grup toplantısındaki konuşmasında, özellikle emekli subaylara yönelik sert eleştirilerde bulunmuş ve adeta MHP ile daha doğrusu kendisi ve yönetimi ile  “tüm askerlerle” arasına mesafe koymuştu! Bu,  “TSK’nın sivil uzantısı değiliz”  demesinden belli.  “Ordu-millet”  kavramı MHP Milliyetçiliğinin en önemli unsurlarından biridir; daha doğrusu, Bahçeli ve arkadaşları yönetime el koyana kadar öyle idi.
Ama daha önce de yazdım; Devlet Bahçeli TSK’dan pek hazzetmiyor. Ordusunu sevmiyor, Ordudan rahatsız! Orduyu İktidar rakibi addettiği için mi,  Ülkücüleri etkisiz, kıldığı için de, kendisini pek seven  “liberallere”  hoş görünmek için mi, yoksa hepsi bir arada mı? Veya başka bir sebeple mi? Türkiye’nin iki savunma gücü, Ordu ile Milliyetçiler arasına nifak sokmak, yabancı servislerin de  “işi” !

Derin antipati
Bahçeli, Orduya karşı antipatisini, seçimlerden sonra AKP’nin başarısını  “e-posta muhtırasına”  atfetmekle ifade etmişti... Bu, çok su götürür bir iddia; sanki o “muhtıra”  verilmeseydi, AKP kazanmayacak, MHP mi kazanacaktı!  Bu  “muhtıra” kimleri, neden ürküttü? Eğer gericileri ürkütmüşse onların, ürkütülmesine değil,  “sindirtilmelerine” gerek vardı.  Ve sırası gelmişken sorayım; bölücülüğün azmasına şimdi biji APO gösterilerine yol açan, binlerce insanın katili eşkıya başının idam hükmünün, gerektiği gibi infaz edilmemesi değil midir? Sayın Bahçeli, bu “ferasete”, daha doğrusu “gaflete” ortak olmadı mı?
Bahçeli  “emekli zevat”  diye nitelendirdiği bazı isimlerle ilgili olarak,  “Görevdeyken MHP’li, ülkücü gençlere hangi gözle baktıklarını biliyoruz” diyor! Yani özellikle 12 Mart ve 12 Eylül “müdahalelerinden”  sonra, Türkeş dâhil MHP’lilere ve Ülkücülere yapılanlardan söz ediyor, eski yaraları kaşıyor! Doğru; Evren ve arkadaşları,  “solcularla sağcıları”  aynı kefeye koyup, güya eşit muamele etmekle, müdahaleyi haklı göstermek istediler. O müdahaleler, “zamanında ve zemininde”  haklıydı. Ülkeyi, o koşullarda, kaostan ve iç savaştan kurtardı, ama uygulamaları çok yanlıştı...
Ama TSK’ya her zamandan fazla ihtiyacımız olan şu sırada, bu eski yaraları kaşımak ve  “askerle” milliyetçiler arasına nifak sokmak, bölmek kimin işine yarar! TC’yi makûs kaderinden, kim kurtaracak? Tek başına Bahçeli’nin bugünkü MHP’si mi? 
Sayın Bahçeli’nin engin vizyonu, feraseti şu sırada şunlardan da belli; Gül’ü Çankaya’ya çıkarmak için AKP’nin eline ipi, o verdi... Şimdi de türban konusunda Anayasanın  “değiştirilemez” maddelerinin, değiştirilmesi için AKP’ye ip verdi; YÖK yasasının 17. maddesinde    “kara mizah”  örneği   “çene altı”  formülü, aklınca -sözde- üniversitelerde  “türban serbestliğinin”  bütün kamu alanlarına taşmasını önleyecek... Ama bakın, AKP bu mutabakat konusunda ayak sürüyor, zorla bu formülün Anayasa Mahkemesi’ne takılmasından korkuyor ve sadece Anayasa değişikliyle istidlal yoluyla, türbanın her alanda serbest olmasının kapısının açılacağını hesap ediyor... MHP’nin desteğine artık ne gerek var! Hatta  “mutabakat”  devam etse de, sonunda olacak olan da bu! Erdoğan’ın sırtında yumurta küfesi yok. Çoğunluğun “zorbalığıyla”, “ben yaptım oldu” der çıkar ve o zaman da uzattığı ip, Bahçeli’nin elinde kalır. Evet; TC’nin ilkelerini, hatta “milliyetçiliği” kurtarmaya, MHP’nin gücü yetecek mi?
Bahçeli’nin bu derin feraseti sayesinde Erdoğan’ın,  “Böl ve yönet” politikası tıkır tıkır işliyor! Türkiye’nin iki önemli savunma gücünü de bölmeyi başarıyorlar, hatta  TSK’yı da içinden bölmek teşebbüslerine gelecek! Tabii sıkarsa ve biz de yersek!
Son söz: Bugünkü Bahçeli MHP’sinin uzantısı olmamak, TSK için bir nakısa değildir ama açık söylemeli, TSK’dan -askerlerden-  “kopmak”  Bahçeli için, gafletten öte  “züldür”

Yazarın Diğer Yazıları