Dün İngilizler idi, bugün bütün Batı!..

Aziz dostlarım, dünyada bizim kadar içi dışı bir, bizim kadar art niyetsiz, bizim kadar dürüst başka bir millet var mıdır bilmiyorum. Gerçi bu vasıflar olduğu için tarih boyunca sürekli cihan devletleri kurduk, ama aynı vasıflarımızdan ötürü de ihanetlere uğradık ve devletlerimiz kaybettik.
Bugün sizden Osmanlı’nın yıkılışına ve o yıkılış sırasındaki devlet adamlarımızın gafletine şahit olmuş bir Osmanlı aydınına kulak vermenizi isteyeceğim. Dün onun ve onun gibi haysiyetli vatan evlatlarının ikazlarına kulak tıkayanlar, bir cihan devletini ellerinden kaçırdılar. Eğer dikkat etmezsek yarın da aynı şeyler başımıza gelebilir.
Dünkü bir numaralı düşmanımız, o dönemin süper devleti İngiltere ve onun kuyruğuna takılmış Batı devletleri idi. Bugün ise İsrail, ABD ve onların peşi sıra giden bütün Batı devletleridir.
İngiltere’den Fransa’ya, Hindistan’dan Mısır’a habire at koşturmuş, dost ve düşmanımızı yakinen tanıma fırsatı bulmuş bir uyarıcının, yüreği millet sevdasıyla yanıp tutuşan Halil Halid’in feryâdına lütfen kulak veriniz. Cihan Harbi ve Kurtuluş Savaşı sırasında attığı çığlıkları can kulağıyla dinleyiniz. Duyunuz, işitiniz, okuyunuz ki Batı’nın gerçek yüzünü, maskesiz çehresini, çirkin suratını bir defa daha görüp tanıyınız.

Emperyalizme alet
edilen hukuk...

En başta da Halil Halid’in şu sözü kulaklarımıza küpe olmalıdır:
 “Ülkesinin bağımsızlığına; milletinin şeref ve menfaatine saygılı hiçbir Türk, İngiliz emperyalizminin bu ülkeye yapmadık düşmanlık ve zarar bırakmadığını asla unutmaz.”
Bakınız bundan seksen sene kadar önce Batı’nın haysiyetsiz siyaseti için ne diyor:
 “Emperyalizm öylesine arsız ki İrlanda’da, Mısır’da, Hindistan’da, Irak’ta vesaire ülkelerde görülen kan dökücülüklerine rağmen kendilerini medeniyet öncüleri olarak görüyorlar... Onlar için hak, hukuk ve mantığın bir değeri varsa bile bu ancak, emperyalist istila ve gasp etmelerini haklı göstermekte araç olması içindir.”
Dünün bugüne ışık tutan bir çarpıcı gerçeğini dile getirirken kendisine hak vermememiz mümkün mü?:
 “Şark Meselesi’ni araştıran bütün tarafsız kimselerce bilindiği üzere; İngiltere, Türk ülkesinden yeni bir parça gasp etmek istediği zaman daima Ermeni işini bir alet olarak kullana gelmiştir.”
Vahşet Batı’nın genlerine işlemiştir. Vahşette dünkü Batılı ile bugünkü arasında zırnık fark yoktur. Halil Halid’i dinleyelim:
 “Deniz Kazaları Tarihi adlı eserden aktarıyorum... Rus Donanmasında görevli İngiliz deniz erlerinden Davidson’un verdiği ifade şöyledir: Rast geldiğimiz Türk gemisinin bulunduğu noktaya bir keşif teknesiyle saldırdık. Türk gemisini hiçbir direnişle karşılaşmadan alıp getirdik. Bu gemide seksen beş personel vardı. Bunları gemimize aldık ve alt ambara tıktık. Saat sabaha karşı üç idi. Gündüz olunca bunları birer birer yukarı çıkardık. Kendi memleketimizde ördeklerin kafalarını nasıl koparırsak onların kafalarını da öylece kesip kopardık ve denize attık. Biz İngilizler de Ruslar gibi hareket ettik.”
Biz Türklere karşı Batılının kini öylesine keskin ve öylesine köklüdür ki onların şair ve yazarları bile bu düşmanlıktan uzak durmazlar. Nitekim çocuklarımıza bile eserlerini hararetle tavsiye edip okuttuğumuz Robinson Crusoe’un yazarı Daniel Defoe, İngiliz parlamentosunu Türkler aleyhinde kışkırtmaya teşebbüs ederken aynen şöyle konuşuyordu:
 “Arkadaşlarımın fikirlerine ilk muhalefetim, Türklerin 1683’te Viyana’yı kuşattıkları sırada meydana gelmişti. Türklerin savaşlarındaki zalimlikleri, ihanetleri ve Hıristiyanlığı bunca ülkeden nasıl yok ve imha ettiklerinin tarihini okuduktan sonra, artık onlar lehinde hiçbir fikri kabul edemem.”

‘Elimizdeki vatan
parçasını bile...’

Sevgili gönüldaşlarım, Halil Halid’in “İngilizlerin Osmanlıyı Yok Etme Siyaseti*”ni mutlaka okuyun. Çünkü bu eser günümüze ve geleceğimize ışık tutuyor. İşte inkârı mümkün olmayan tarihî gerçekler:
“Bundan nice seneler önce Canterbury Başpiskoposluğu Hıristiyan medeniyeti adına Nasturileri koruma konusunda dernekler kurmuş, yardımlar toplamıştı. Bu yardımlaşma şimdiye kadar devam etti. Nasturilere zulüm yapılıyor bahanesiyle Hıristiyan kiliselerinin o ihtişamlı temsilciliği, defalarca Türk hâkimiyetine ve Türklere ithamlar yağdırmıştı. Nasturiler olmasaydı da değişen bir şey olmazdı. Çünkü İngiliz emperyalizmi, müdahale vesilesi olmak üzere onların yerine başkalarını ileri sürerdi; mesela bir Yezidî cemaati arar veya bir Şii taifesi bulurdu. Kısacası, Batı medeniyeti adına yaygaralar koparılır, ’mağdur’olarak tanımladığı bir grup halka korumacılık edilmeye muhakkak kalkışılırdı.”
Vatanımızı kurtarmak için Türkçe, İngilizce, Fransızca ve Arapça eserler kaleme almış gerçek bir aydınımız olan Halil Halid vatan sevdasıyla tutuşan bir gönül, milletinin istikbali için gece gündüz çalışan bir beyin ve düşmanlarımızın oyunlarını bozmak için mücadele eden gerçek bir kahramandı.
Kendisini rahmet ve minnetle yâd ederken, bugünkü yazımı 1931’de Hakk’ın rahmetine kavuşan Halil Halid’in, özellikle yaşadığımız şu sıkıntılı günlerde kulaklarımıza küpe olması gereken satırlarıyla noktalıyorum:
 “Bu kitapçıktaki hatırlatmaları okumak zahmetinde bulunan vatandaşlarım inansınlar ki, çağdaş bayındırlıktan mahrum kalmakla beraber, dünyadaki öneminin olağanüstülüğü gerçek olan elimizdeki vatan parçasını bile bize çok görenlerin korkunç hesaplarının işaretleri ara sıra ortaya çıkıyor. Barış içinde maddî ve mânevî gelişme ve siyasal ilerlememize engel olan bir buhranı defedebilirsek bile, çok geçmeksizin düşmanlarımız tarafından başka bir sorunun çıkartılmasına çalışılacağını her zaman beklemeliyiz. Milli kaderimiz böyledir.”

*İSTEME ADRESİ: Ekim Yayınları, +90(216) 651 40 20, ekimyayinlari@gmail.com

Yazarın Diğer Yazıları