Sınır berisi operasyon ve Atatürk'ün vasiyeti!

Türkiye’nin sınır ötesi operasyonu sona erdi. Fakat Türkiye’ye dışarıdan yönelik sınır ötesi operasyon, bütün hızıyla sürüyor.
Genelkurmay Başkanlığı’nca sınır ötesi harekâta ilişkin yapılana açıklamada, “Harekâtın başlangıçtaki hedeflerine ulaştığı değerlendirilmiş; birliklerimiz arazi arama ve taramaları yaparak, 29 Şubat 2008 sabahı itibarıyla yurt içindeki üs bölgelerine dönmüşlerdir” denildi.
Açıklamada, “Harekâtın başlangıç ve bitiş zamanı tamamen askeri gerekçe ve ihtiyaçlara göre tarafımızdan belirlenmiştir. Türk Silâhlı Kuvvetlerinin bu kararına içeriden ya da dışarıdan herhangi bir etki söz konusu değildir”  ifadesi kullanıldı.

* * *

Çekilmenin, Amerikan Savunma Bakanı, eski CIA Başkanı Robert Gates’ın kolu alçılı vaziyette ani Türkiye ziyareti ve Genelkurmay Başkanı ile görüşmesinden hemen sonraya denk gelmesinden dolayı iç veya dış etki olup olmadığı konusu tartışmalı hale gelmiştir!
Bütün bunların ötesinde Irak’ın kuzeyinde PKK ciddi bir direniş göstermiştir. Yıllardanberi sınır ötesi harekat yapılmadığı için hem altyapısını geliştirmiş, hem de eğitim yapma imkan ve kabiliyetine ulaşmıştır. Ayrıca örgütün Türkiye’ye gönderdiği teröristler  “vazgeçilebilir”  veya  “harcanabilir”  görülen unsurlardır. Örgütün asıl ağırlığı Irak’ın kuzeyindedir. Ciddi direnişin sebebi budur. Operasyonlara katılan askerler bu farklılığı iyi bilir.
Dolayısıyla Kandil dağı dışında, altyapının ortadan kaldırılmış ve 240 yetişmiş teröristin etkisiz hale getirilmiş olması önemlidir.
Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasına göre harekat süresince bölgedeki 60 hedef grubuna ait 272 hedef havadan 517 hedef de karadan bombalandı, 126 mağara, 290 barınak ve sığınak, 12 komuta merkezi, 11 muhabere tesisi, 6 eğitim tesisi, 23 lojistik tesis, 18 ulaştırma tesisi, 40 hafif silah mevzii ve 59 uçaksavar mevzii kısmen ya da tamamen tahrip edildi.
Kandil dağındaki alt yapının ortadan kaldırılması ise bir haftalık operasyonla mümkün değildir. Coğrafi yapı buna engeldir. Zaten Kandil sadece havadan bombalandı. Derin vadilerdeki mağaralara, sığınaklara ulaşabilmek için uzun süreli bir temizlik harekâtı gerekir.
Demek ki örgüt Kandil dağındaki alt yapısını korumaktadır! Diğer bölgelerde kaybettiği alt yapısını buradaki imkânlarını kullanarak yeniden kuracaktır. Ancak örgütün  “kalpgâhı”  durumundaki Zap kampının darmadağın edilmesi, örgütün baharla birlikte Türkiye’ye etkili saldırılar düzenlemesi kabiliyetini zayıflatmıştır. Bu arada  “derin kar”  sebebiyle örgütün kara araçlarına yönelik patlayıcı kullanamaması da harekâtın niçin kış şartlarında yapıldığını izah ediyor.

* * *


İyi komuta edildiği takdirde Mehmetçiğin başaramayacağı hiçbir görev yoktur. 1996 yılında gazeteci olarak katıldığım bir operasyonda bu gerçeği kendi gözlerimle görmüştüm. Türk askeri bugün da savaşa düğüne gider gibi gidiyor. Harekâtı yöneten Korgeneral Yusuf Soybaş, bölgeden ayrılırken bana  “Biz buralara sahibiz, asıl Ankara’ya, İstanbul’a sahip çıkmak gerekir”  demişti.
Mesele, Türkiye’nin içerden işgal edilmekte oluşudur. Yeni işgal, şimdilik askeri kuvvet kullanmadı; insan hakları, demokrasi, özelleştirme, demokratikleşme gibi kavramlarla insanların beyinleri etkisiz hale getirildikten sonra, ülkenin bütün ekonomik varlıkları yabancılara devredildi!
Takdir dersiniz ki böyle bir işgal, davetiye çıkaran olmazsa mümkün değildir.
Vatandaş olarak da hiçbirimiz bu işgalden dolayı masum değiliz!
Partizanlık sebebiyle seyirci kaldıysak, sustuysak, aldatıldıysak, kandırıldıysak suçu hep başkalarında aramaya hakkımız yoktur!
Ekonomik; kültürel ve siyasi işgale karşı, her vatandaş,  “cephede vuruşan savaşçı gibi” kendisini görevli hissetmelidir. Atatürk’ün vasiyeti budur!

Yazarın Diğer Yazıları