Suçsuzsanız, yargılansanız ne yazar?

Kavram kargaşası içindeki Türk halkının kafası son gelişmelerle daha da karıştı. İftira falan değil, siyasi yaşamın en karanlık partisini Ak diye tanımlayıp, ülkeyi karanlıklara çekenler kendilerine aydınlar diyerek bildiri yayınlarsa ve ülkede tüm siyasilerin çocukları rüştlerini bile ispatlamadan iş adamı diye ortaya çıkarsa, işte o ülkede bazı şeylerin kargaşası vardır denir.
İşte bu toz duman ortam içinde Yargıtay’ın AKP’yi kapatma davasına karşı ülkenin hukukuna en başta saygı göstermesi gereken kişinin tam bir Kasımpaşa külhan ağzıyla efelenmesi de bu işin aslında tüm tersi teori ve söylemleri çürütüyor gibi. Konu doğrudur veya eğridir, ama konu mahkemeye intikal etmiş bir konudur; siz de yapılan suçlamalara karşı savunmanızı mahkemede yapacaksınız. Nedir, sureler okuyup biz de yüzde kaçla iktidara geldik diye meydan okumalar.
Ne yani aldığınız oy oranındaki yükseklik size, yasaları, Anayasayı ihlal etme hakkı veya karşı eylem yapma hakkı mı verecek? Bu nasıl ters bir savunmadır. Ben böyle bir şey yapmadım ama bu durumu Türk adaletine bırakıyorum diyemiyor, o adaletin uygulayıcısı durumundaki kişi. Bana, bu fevri çıkışlar sanki çok suçlularmış intibaını veriyor. İnsanlar düşmeye görsün, tutuklanıp cezaevine konunca neler olduğunu gördük. Buna ilk ağızdan aslında onlar tanık. Ülkenin bir dönem Başbakanı ve Başbakan yardımcısı evinde hapis kalmadı mı?
Ha kendilerini demokratik ilan eden bazı ülke ve kurum ile kuruluşlardan gelen yorumları da yesinler. Sanki onların geçmişlerinde bu tür uygulamalar yok. İngiltere, Almanya, Fransa’da parti ve siyasetçi yasaklaması olmadı mı? Hukuk onlara göre başka, bize göre köle hukuku mu? Bu nasıl bir anlayış ve kavrama Allah’ınızı severseniz?
Bu furya ve karambolün zamanlaması benim canımı sıkıyor. Biliyorsunuz, bu hafta ABD Başkan yardımcısı Cheney, Orta Doğu gezisinin bir ayağı olarak Türkiye’ye de uğrayacak. Bölgedeki ana konusu petrol ve İran ile Filistin. Ama özellikle artan petrol fiyatları konusunda şov. Neden şov, Bush yönetiminden çok sayıda yetkili petrol şirketlerine ortak. Cheney’nin Ankara’da konuşacağı konuyu söylesem, nefesiniz kesilir. Vakıf malları konusu. Yani Türkiye’de mikroskopla bulunacak çapta olan bazı kiliselerin malları ve okulları konusunu ele alacakmış. Bir de görünen konu, İran konusu. 
Gelin şimdi, şeytanın avukatlığını yapalım. Sık ve çabuk gündem değiştiren Türkiye’de Başbakana, terör örgütüne yönelik bazı girişimler yaptırılacağı bir dönemde ne tesadüf değil mi, ABD Başkan Yardımcısı Türkiye’ye geliyor, bir hafta öncesinde gündem değişip parti kapatma ve siyasi yasaklar konusu gündeme oturuyor. Daha önce halkın gazını almak için yapıldığına inandığım bir operasyon bir anda kesiliyor. Bu operasyon da çift amaçlı bence. Bu amaçlardan birincisi, Amerika’ya Türk halkının duyduğu soğukluğun sempatiye dönüşmesi için olabilir mi acaba? Bizzat Başbakanın Dış Politika Danışmanı ve Clinton’ın mütercimi tarafından bu nokta Amerika’da açıklandı.
Ama bu arada Türkiye’nin kuyusunu kazanlar koro halinde kazanı kaynatmayı sürdürüyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı Bakayonnis türbanı destekliyormuş, yesinler, neden Suudi Arabistan’da, İran’da oturmayı tercih etmiyor acaba? AB Türk yargısı konusunda azarlar mahiyette açıklamalar yapıyor. Yapacak, hâlâ kapılarında yalvarmıyor muyuz? Amerika Irak’tan çık demiş. Der, istihbaratı, giriş iznini Putin değil, onlar verdi.
Bu arada bizimkilerin açıklamalarına güleyim mi ağlayayım mı bilemiyorum. Başbakan ne dedi, biz kimseden emir almayız dedi. Yaşaaaa. Kimlerin dizi dibinde çekilmiş resminiz var? Suudi kralının yanında yamak gibi dolaşanlar kimdi acaba? Seçim kazanıp da el öpmeye Washington’a gelen hangi partiydi ki acaba?
Ortalık ne zaman böyle toz duman olsa içimden bir duygu, kafamdaki tüm bilgiler gene büyük bir kazık yiyecekmişiz uyarısı yapıyor. Gerçi ekonomi çarşaflamaya başladı ama bakalım daha başımıza neler gelecek?

Yazarın Diğer Yazıları