Nevruz ateşleri

Hazreti Ali’nin sıfatlarından biri “kerrar” ! Yani döne döne vuruşan! Türk Milleti şu sırada  “kerrar”  olmak zorunda; etrafını saran türlü düşmanlara karşı!
Dört bir tarafımızdaki düşmanların hakkından geliriz de, içimizdeki düşmanları nasıl haklayacağız?
 “Ergenekon” un,  “Nevruz” un ülkemizi, halkımızı birleştiren bir  “ateş”  olması gerekirken  “Ergenekon”  bir fesat çetesinin adı ve simgesi oldu! Bölücüler ve DTP kılığındaki PKK, Nevruz’u sadece Güneydoğuda değil Batı kentlerinde İstanbul’da, İzmir’de, PKK’nın savaş alanına, APO gösterisine döndürdüler! Batı kentlerindeki, Nevruz kalabalıkları, acı bir hakikati daha ortaya koydu: Kürtçü ideolog Musa Anter,  “Niçin, Hakkâri’de, Şırnak’ta sıkışıp kalalım. Antalya da Mersin de bizim” demişti... Bunun, aslında doğru olması gerekirdi. Türkiye, kökleri ne olursa olsun, “Türküm”  diyenlerin olmalıdır! Ama şimdi bölücüler artan nüfuslarıyla İstanbul’u, Ankara’yı ve bütün Türkiye’yi de isterlerse şaşmayalım!
Güneydoğuda PKK ile mücadele ederken, “aman bunlar, Türkler ve Kürt asıllılar arasında tehlikeli çatışmaları tahrik etmesin”   diyorduk. DTP’nin-PKK’nın yaktığı Nevruz Ateşleriyle saldırılar kimin, kimlerin bile bile açık provokasyonu... Ve DTP’li milletvekillerinin açıkça, Türkiye’nin  “özerk eyaletlere” bölünmesini istemeleri, provokasyon değil mi?
  “Nevruzun” habercisi olduğu bahar aylarında PKK inlerinden çıkınca ne yapacağız? Milli bütünlüğümüzü, Talabani’ye, Barzani’ye, ABD’ye, AB’ye emanet mi edeceğiz? Yoksa  “Barışçı Çözümden”  medet mi umacağız? O, bildirileri yayınlayan, içimizdeki sözde aydınlara ve Hasan Cemal gibi post modern  “Kürt Teali Cemiyeti” mensuplarına sormak isterim; son günlerde Van’da, Hakkari de Şırnak’ta, İstanbul’da, ve İzmir’de yakılan ateşlerde, gördünüz mü “Barışçı Çözümün” ne olduğunu?
“Gizli celse”
TBMM’de Askeri Harekât hakkında gizli celse yapıldı. Söylenenler ve harekâta dair ayrıntılar, sırlar dışarıya sızmasın diye, Genel Kurul salonu etrafında kulislerde, hatta bütün Meclis binası içinde  kuş uçurulmadı!  Ancak o  “gizli”  celsede tabii, DTP kılığında PKK’lılar da, hazır ve nazırdılar! 
Adeta, Türkiye’nin kara mizah karikatürü!  
Nasreddin Hocanın türbesi gibi; kapıda kocaman bır kilit, ama duvar yok... Ve gene Hoca’nın fıkrası; Hoca namaz kıldırırken malûm, pabucunu ön safa koyarmış göz önünde bulunsun, hırsız pabuçları çalmasın, diye... Ama gelin görün ki, PKK’lılar hangi kılık ver hüviyette olurlarsa olsunlar saflarımızda değiller!
Asıl ihanet içimizde. Bunu bilmiyoruz! Fuzuli,  “Ol mahiler ki derya içredir, deryayı bilmezler” diyor... Biz de onlarız ki, ihanetler içinde olduğumuz halde  “ihanetin”  pek farkında değiliz!
Ve “Ergenekon şarlatanlığı”
Gözaltına alınan Profesör Kemal Alemdaroğlu serbest bırakıldıktan sonra  “Ergenekon soytarılığının ne olduğu ortaya çıkacak”  diyor... İnşallah!
Çıkana kadar içeriden birilerince, her gün medyaya, özellikle Taraf denen  “fanatik taraftar”  gazeteye bilgi sızdırılıyor! Dün de bir  “kroki” sızdırılmış! Tahkikatın selameti için, gizli kalması gereken bilgileri kim sızdırıyor? Asıl sorgulanması gereken  “çete”  bu!

Yazarın Diğer Yazıları