Asıl çete, asıl komplo

Türk Ceza Kanununun  “amir hükmü” , bir davada tahkikat devam ederken, iddianame hazırlanmadan ve  “sanıklar”  yargıç önüne çıkarılmadan bilgilerin açıklanmamasını emreder. Bu, aynı zamanda, evrensel bır adalet ve ahlak anlayışının da gereğidir; kişiler suçları sabit olana kadar masum addedilirler. Ve bu bilgileri dışarıya medyaya sızdıranların cezalandırılmaları da, kanun gereğidir.
Ama gelin görün ki bütün uyarılara rağmen hatta Başsavcının üç gazeteye açık ihtarına rağmen, tahkikata ait haberler, sözde deliller, ifadeler muhtemelen itirafçıya dokunulmazlık vb.. vaatleriyle konuşturulanların ne dereceye kadar hakikat olduğu belli olmayan “itirafları” her gün medyada yer alıyor! Ve bunu pervasızca yapanlar ve yayınlayanlar takibata uğramıyor! Bu  “süzme sızma”  operasyonun  “çete” merkezi, nesebi malûm olmayan Taraf gazetesi. “Çetenin” başı da, geçmişteki fesatları, Ordu düşmanlığı, aşırı AB hayranlığı malûm eski bir “şeytan sacayağının” orta bacağı Ahmet Altan! Şimdi, büyük bir hınçla,  açıkça hedef gösteriyor, mesela İlhan Selçuk’un hoyratça gözaltına alınmasını, bir meslektaş olarak eleştirmesi gerekirken, adeta tasvip ediyor ve “Tuncay Özkan’ı unuttunuz ” gibilerden yazılar yazıyor! Gazetenin diğer yazarları da, bu  “dibek dövücünün hınk deyicileri!”

Suça ortak arıyor
Ama dahası var; Ahmet Altan ve Taraf’ı  “haber ve bilgi sızdırma” suçuna, medyada başka ortak arıyor: Radikal, Hürriyet, Milliyet ve diğer Doğan grubu medyasına ve de utanmadan da Cumhuriyet gazetesine “elde ettiğimiz haberlerigelin paylaşalım siz de yayınlamak cesaretini gösterin!”  diyorlar! Böylesine küstahlık ve kanunlara meydan okumak görülmemiştir! Ahmet Altan ve  “Tarafı” kimden, kimlerden cesaret alıyor?
Şu da var ki; maalesef, başka bazı gazeteler de, T.C.K.’nın amir hükmüne, Başsavcının uyarısına rağmen bu süzme, dalgalandırıcı sızdırma delilleri, iddianameye mesnet olacak sözde delilleri, her gün yayınlamaya devam ediyorlar! Bir büyük gazetede cesur bir köşe yazarı -Melih Âşık-, Ergenekon tahkikatına ait, bilgilerin, T.C.K.’nın amir hükmüne göre tahkikatın selameti için, gizli tutulması gerektiğini yazarken, gazetenin aynı sayfasında, başka sayfalarında bu süzme haberler yer alıyor. 
Ama dün İşçi Partisi merkezinde sözde bulunan  “kroki oyunundaki” muhtemel rolünden dolayı muhabirinin evinin basılması ve gözaltına alınması üzerine Taraf ateş püskürüyor... Bu nasıl yapılırmış? Siz küstahlığın derecesine bakın! Bu  “Ergenekon davasının”  bir an evvel yargıya getirilmesine, hakikatin ortaya çıkarılmasına ve suçlular varsa, cezalandırılmalarına kimse itiraz edemez. Ama insanları yargısız töhmet altında bırakmak, hangi ahlak anlayışına, hangi meslek ahlakına ve hangi AB kriterine sığar? Ne var ki,  “AKP’yi Kapatma Davasına”  şiddetle karşı çıkan, “301. madde ifade ve düşünce, hürriyetine aykırıdır”  diyen AB “mahfili” ndekiler ahlaka ve evrensel kaidelere karşı bu yapılanlara karşı, hiç ses çıkarmıyorlar!

Üçlü komplo!
Burada üç  “gücün”  AKP’nin, AB’nin ve satın alınmış liboşların işbirliği yaptıkları bir komplo var... Yargıyı etkisiz hale getirmek ve daha da önemlisi, TSK’nın yasal olan  “T.C.’yi korumak ve kollamak görevini yapmasına” engel olacak bir ortam oluşturmak! “

Değirmenın suyu nereden?
Ve asıl ” çetenin “, Taraf çetesinin ne olduğu, hangi fonlarla kurulduğu, değirmenin suyunun nereden geldiği ve kimlere hizmet ettiği, ABD’yle bağlantıları ve hangi misyonla Türkiye’ye gönderildiği de soruşturulmak bir yana merak bile edilmiyor! Kanaltürk’ü araştıranlar neredesiniz?

Yazarın Diğer Yazıları