AKP sahnesinde perde kapanıyor galiba

Türkiye’nin nabzını iyi tutup, milleti gayet akıllı bir şekilde gaza getiren ampul iktidarının başı, mehter yürüyüşü gibi, sert-yumuşak, iki ileri bir geri yaptığı açıklamalarla açılan davayı doğrudan değil ama dolaylı etkilemeye çalışıyor. Yaptığı son açıklamalarla anlaşılan bir açmaz hissetti ki dolaylı yoldan yargı ve siyaseti tehdit ediyor. Dava nasıl sonuçlanır bilemem, ben hukukçu ve anayasa uzmanı değilim. Ama Erdoğan’ın oynadığı tiyatroyu ve amacını çok iyi bilirim.
Bu tiyatronun birinci perdesinde adlarını Sivil Toplum Örgütü koyan ama aralarında biri Ankara Belediye Başkanının gizli ortağı, öteki daha önce gericilikle suçlanan bir sendika ile patronlar örgütü, sözüm ona toplum barışı kurmaya çalıştılar. Kim ve ne için, bunu sorgulamak zorundasınız. Ben bunlar arasında gerçekten Türk halkını, emeklisini, memurunu işçisini temsil eden tek örgüt, tek temsilci göremedim. Gazetelerde yer alan uzun masalı görüntüdeki her kişinin bence bir şekilde iktidar ile ilişkisi var.

O zaman, bu tiyatroda yapılan çağrıdaki hükümetin başı, sanki bu oyunun dışındaymış gibi gayet olumlu açıklamalar yaptı. Tiyatronun ikinci ayağı ise, açılan dava dosyasında adı bulunan Çankaya’daki kişinin sanki ortamı yumuşatmaya çalışıyormuş havasında taraflarla görüşmesi ve kaos yaratılmamasını istemesi ile sahneye kondu. Oysa davanın açılıp partinin kapatılması ile siyaset yasağı konması istenen kişiler arasında onun da adı vardı.

Sonuçta muhalefetin koyduğu tepki, AKP’nin göle çaldığı bu zayıf mayanın tutmadığını gösterdi. E, bunun üzerine Tayyip Bey ne yaptı, başta muhalefet partileri olmak üzere eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de dâhil kim kendisinin tersine görüş koyduysa, onlara esti köpürdü. İşte gerçek Erdoğan, askeriyle, çiftçisiyle, doktoruyla, memuru ile kavga eden gerçek ampul lideri, maskeyi indirdi. Kimsenin şaşırdığını sanmıyorum, Türk halkı onun çocuklara oyuncuk dağıtarak para vererek yumuşaklık sergileyen maskesi ardında gizlediği gerçek karakter ve yapısını artık  iyi biliyor.

Amerika’nın son günlerde özellikle operasyon konusunda neden Ankara ile flört ettiği konusunda da bazı ipuçları var. Sadece Amerika mı, anlaşılan İsrail de bu tezgâhın içinde. Türkiye, İsrail’den bir dizi silah, insansız uçak ve radar gibi bir şeyler aldı yetmedi, şimdi de ABD ile gene insansız uçak ve helikopter almak için sırada. ABD, Kürt müttefiklerini incitmemek için helikopter satışlarında ipe un sererken, insansız uçak konusunda Türkiye ile bir ortak yapım falan düzenleniyor.

Böylece son iki hafta içince duyduğumuz silah alımları hani şu anında istihbarat paylaşımının da bir parçası olmasın. Vay benim zavallı memleketim vay. Bu ne tezgâhtır Allahım. F-16 uçaklarını yapan Türkiye, insansız uçak yapamıyor demek ki. Kardeşim bu uçakları en yakın oyuncakçı mağazasında bile bulabilirsiniz. Buradan acaba milyon dolarlar hangi özel hesaba akacak gene? 
Demin yukarıda yazdığım tezgâhın son gelişmelerle organik ilişkisi bulunuyor. Unutmamak gerekir ki, siyasetçilere alet olan bürokratlar kısa ömürlü olan siyasetçilerle birlikte gider. Ancak bu gidişte siyasetçiler hesap vermezken, bürokratlar daima verir. Daha doğrusu siyasiler faturanın kendi üzerlerine değil, bürokratlara çıkarılmasında yardımcı bile olurlar. Bu nedenle her bürokratın siyasetçi ile flört ederken eğrisini doğrusunu sorgulamasında yarar olduğuna inanıyorum. Buna bugünden başlasalar iyi olmaz mı?

Yazarın Diğer Yazıları