Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Durmuş HOCAOĞLU

Durmuş HOCAOĞLU

İktidar Hakkına ve Halk Egemenliği

Son olarak, “Bu insanlar, yâni siz ben, o, bizler, ” halk “tır; halk ise... ayak takımı değil, başka bir şeydir” demiştik. Nedir o başka bir şey; şimdi buna bakalım. Daha evvelce de bir yazımda kısaca temas ettiğim gibi[1], önce Halk’ın Ahâli’den ayrıştırılması îcap eder. Ahâli kelimesi, esas olarak siyâsî değil coğrâfî bir âidiyeti ifâde eder; bir ülkenin belirli bir coğrâfî mekânında yaşayan ve o ülkenin diğer coğrafyalarındaki ahâli(ler) ile siyâsî algılama ve gayeyi göz önüne almadan bu mekân âidiyeti dışında aralarında başka bir ortak payda bulunması şart olmayan bir topluluk, “ahâli” dir; Erzurum’da yaşayan herkese Erzurum Ahâlisi ıtlak olunması gibi. Bu coğrafî âidiyeti değiştiren kişi başka bir coğrâfî mekâna gittiğinde oranın ahâlisinden olur. Bu îtibarla, Halk kelimesinin bir mânâsı olan Coğrâfî Halk da onunla örtüşür; Erzurum Ahâlisi ve Erzurum Halkı bu kontekstte aynı şeyi ifâde eder. Ahâli ve bu mânâsıyla Halk, birden fazla, farklı kültürel ve siyâsî âidiyetleri olan heterojen ve hattâ kozmopolit ve hattâ ve hattâ aykırı ve muhâlif ve hasım toplulukları da ayrım gözetmeden toptan ifâde eder: Türkü, Kürdü, Rumu, Müslümanı, Hıristiyanı ilââhir... ile İstanbul’da mukîm herkesin İstanbul Ahâlisi’nden / Halkı’ndan olması gibi. Ancak, aynı Halk kelimesinin coğrâfî olmayan başka bir anlamı da vardır; Grekler’in “demos” dedikleri ve “krasos” ekiyle birleştiğinde Demos-Krasos (Halk İktidârı) şeklinde, siyâsî erkin kaynağını oluşturan kitle. Bu mânâyı tam tazammun etmemekle berâber, Halk, sözleşmeli otoriter devletin teorisyeni olmasına rağmen, asıl olarak ferdi korumayı gözettiği için liberalizmin kurucuları arasında da sayılan Hobbes tarafından, bundan üç yüz altmış altı sene evvel,  “Halk tek bir irâdeye sahip te-kil bir varlıktır ve ona bir fiil (edim) atfedilebilir. Ama bunların hiçbi-ri kalabalık için söz konusu değildir” ifâdesiyle “kalabalık” tan dikkatle tefrîk edilmiştir[2]. İşte Halk’ın modern anlamda doğru tanımı budur: O, bir kalabalık, tesâdüflere bağlı olarak bir arada bulunan bir “yığın”, şekilsiz, amorf bir kitle değil, siyâsî bir bilince ve irâdeye sâhip bir insan topluluğudur ki Siyâsî Halk olarak tanımlanabilecek olan bu kavram, aynı zamanda “Millet” anlamını da mutazammındır. Halk kelimesinin bu ikinci anlamı, bilhassa Marksizm ile birlikte, bir ülkedeki farklı orijinlerden coğrâfî halk(lar)ı siyâsî halk(lar)a dönüştürmek sûretiyle parçalanmalarda bir enstrüman kavram rolü de üstlenmiştir: Türkiye’deki Kürt asıllı vatandaşlarımızın coğrâfî halk olmaktan uzaklaşıp siyâsî halka dönüşmesi örneğinde olduğu gibi.
Ancak, yine de Halk, tanımı pek o kadar basit bir kavram olarak gözükmüyor. Nitekim, “halk” kelimesi hakkında en az altı yorum tesbît eden Sartori, bunları,  “sözcük anlamına göre herkes”, “belirsiz büyük bir kesim, pek çok insan”, “aşağı sınıf”, “bölünmez bir varlık, bir organik bütün”, “salt çoğunluk ilkesi ile beliren büyük kesim” ve “sınırlı çoğunluk ilkesi ile beliren büyük kesim” olmak üzere altıya taksîm etmekte[3] ve biraz ilerisinde de,  “İktidar konusunda en önemli ayrım, iktidarı sözde elinde tutanlarla onu gerçekte kullananlar arasında yapılan ayrımdır. İktidar, sonuçta, bir exercitium: bir yetki kullanmadır. Anlamı ve tanımı ne olursa olsun, acaba halk iktidarı gerçekte nasıl kullanabilir?”  dedikten hemen sonra,  “Belli ki iktidar hakkına sözde sahip olmak, halk egemenliği sorununu çözmez” [4] diyerek ciddî bir yaraya parmak basmaktadır.
İşte bu yara bizim yaramız; senelerden beri kanar da durur. Kâğıt üstünde sistemimizin adı “Demokrasi” ; yâni, İktidâr’ın hem meşrûiyet kaynağı Halk ve hem de kendisi Halk’ın, ama sâdece, Halk’ın üstündeki en büyük iktidar mercii tarafından çizilen sınırlar dâhilinde olmak üzere.
Bu ne demek oluyor?
Şu demek oluyor ki, Sartori’nin cümleleriyle dile getirirsek, açıkça belli ki iktidar hakkına sözde sahip olmak, halk egemenliği sorununu çözmeye yetmiyor.
Peki; öyleyse ne yapmalı; yoksa hep böyle mi gidecek? Hep mi vesâyet altında tutulan insanlar kitlesi olarak kalacağız?
Bana kalırsa gitmemeli, gitmeyecek de; velev ki daha iyi veya daha kötü; ama gitmeyecek.. 
.. bir kere daha: Öyleyse ne yapmalı?
[1]  “Halk, Millet, Tasarruf, İrâde ve Meşrûiyet: II”., Yeniçağ., 06.05.2004; [2] Thomas Hobbes., Elementa Philosophica de Cive; Yurttaşlık Felsefesinin Temelleri (1642)., Türkçesi: Deniz Zarakolu., Belge Yayınları., İstanbul, Haziran 2007., Bölüm: XII: “Bir Devletin Dağılmasına Yol Açan İç Nedenler Üzerine”., Madde: 8; [3]Giovanni Sartori., Demokrasi Teorisine Geri Dönüş (The Theory of Democracy Revisited)., Çev.: Prof. Dr. Tuncer Karamustafoğlu., Doç. Dr. Mehmet Turhan., Yetkin Yayınları., Ankara., 1996., s.23; [4] a.e., s.30-31

Yazarın Diğer Yazıları