Erdoğan'ın Atatürk'ten bahsetmeye hakkı var mı?

Tayyip Erdoğan, Deniz Baykal’a seslendi ve  “Sayın Baykal, artık Atatürk’ün arkasına saklanıp siyaset yapmayı bırakmalısın. Biz, senin cemaziyülevvelini gayet iyi biliriz. Cumhuriyet Halk Partisi zihniyeti, vefatından hemen sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün resimlerini Türk parasından nasıl çıkardığını çok iyi biliriz. CHP zihniyetinin, devlet dairelerinden Atatürk’ün posterlerini vefatından sonra bütün ofislerden nasıl indirdiğini çok iyi biliriz. PTT’nin pullarından resimlerini nasıl kaldırdıklarını çok iyi biliriz. CHP, fırsat bulduğu zaman geçmişindeki bu kara lekeleri, neler yaptıklarını önce geçmişinden silip atsın, ondan sonra konuşsun”  dedi. 
Peki, 1938’den sonra İsmet İnönü, Atatürk’ü sadece paradan puldan mı çıkarmıştır?
Atatürk’ün en yakınında  “ikinci adam”  olarak bulunan İnönü, Türkiye’nin milli devletten çıkarılması sürecini başlatan adam olmuştur.
Bugün, küresel sermayeye teslim olan bir Türkiye varsa, temelleri İnönü döneminde atılmıştır. 1939’da İngilizlerle borçlanma anlaşması imzalayan İnönü, Lozan’da kazandıklarını vermeye başlamıştır.
İnönü, ülkeyi İkinci Dünya Savaşı’na sokmamakla övünürdü ama başlangıçta Almanlarla işbirliği yapmış, kaybedeceği anlaşıldıktan sonra Almanya’ya kağıt üzerinde savaş açmıştır. Stalin bu numarayı yutmayıp Kars’ı Ardahan’ı ve Boğazlar’ı isteyince de Batı’ya teslimiyet sürecini hızlandırmış, NATO’ya giriş sürecini başlatmıştır. Sonraki iktidarların arkasında da Amerikan desteği vardır.

* * *

Fakat Türkiye’nin yeniden sömürgeleştirilmesi sürecini başlatan İnönü ise, tamamlayan da Tayyip Erdoğan’dır.
Altı yıllık Erdoğan döneminde Türkiye ekonomisi büyük ölçüde küresel sermayenin eline geçmiştir.
Erdoğan, Atatürk’ün bütün yaptıklarının tersini yapmıştır. Buna rağmen AKP’nin bakanlarından Faruk Özak,  “Asıl Atatürkçü biziz” diyebiliyor.
Deniz Baykal ise bu süreçte sık sık Anayasa Mahkemesi’ne başvurarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal ve üniter karakterinin hukuki açıdan da bozulmasını önlemeye çalışmıştır.
Aslında küresel sermayenin tahsilatçısı Kemal Derviş’i değil, Yaşar Nuri Öztürk’ü genel başkan yardımcısı yapsaydı, Erdoğan’ın elinden iktidarı da alabilirdi ama CHP’nin İnönü döneminden kalma bünyesi buna izin vermedi. CHP’nin bünyesi Yaşar Nuri Öztürk’ü kabul etmedi.
Çünkü CHP de çoktan Batıcı olmuştu! Baykal, CHP’nin Atatürk ilkelerini esas alması gerektiğini görüyor ama CHP bünyesine bunu anlatmakta zorlanıyor.

* * *

Bugün, Batıcılığın en önde gideni ise Tayyip Erdoğan’dır. Öyle ki, Batı’nın her talebini yasa haline getiriyor!
Erdoğan döneminde, yurdun dört bir tarafı dev Türk bayraklarıyla donatıldı ama bayrağın altındaki mülkiyet el değiştirdi. Bankacılık, borsa, pazarlama, sanayi, tarım, hatta bakkallık, manavlık ve kasaplık dahi küresel sermayenin eline geçti.
Şimdi de Ege, Trakya, Orta Anadolu, Toroslar ve Karadeniz’deki Türklerin mülksüzleştirilmesi dönemi başlatılmıştır. Bu toprakları vatan yapan insanların kıpırdayacak yeri yoktur! Nüfus arttığı halde köyler boşalmaktadır. Üretim durmuştur.
Dolayısıyla Atatürk’ün adını bile anmaya hakkı yoktur Erdoğan’ın!
Churchill’in bugünkü temsilcisi!
Küreselleşme projesinin Türkiye sözcüsü Milli Eğitim Bakanı ise insanların ve hayvanların lugatinden bahsediyor. Kafa tokuşturan ülkücüleri hayvan yerine koyuyor!
Ona çok görmüyorum. Winston Churchill,  “Çanakkale’de Türklere karşı zehirli gaz kullanalım” teklifinde bulunmuş, ancak diğer İngiliz yetkilileri bu teklife karşı çıkarak “Bu bir insanlık suçu olur” demişti. Churchill, “Ama Türkler insan değil ki!! Barbarlara karşı gaz kullanılabilir!”  diye cevap vermişti.
Hüseyin Çelik, ülkücülere Churchill’in bütün Türklere baktığı gibi bakıyor. Çünkü Churchill’in küreselleşme projesinin bugünkü misyonerliğini yapıyor.

Yazarın Diğer Yazıları