Komşuya katkı az oldu..

İlk yarı bitiminde internet haberciliği yapan  Orhan Çavuşoğlu gelip, "Trabzonspor'da ikinci yarı için hangi oyuncu değiştirilmeli?" diye sorduğunda, "Tayfun ve Barış dışında kimi çıkarırsanız olur" cevabını verenler basın tribününün tamamı idi. "Hepsi" diyenlerde az değildi…
Çünkü, bordo-mavili futbolcular, küme düşmeme mücadelesi veren kupa finalisti Gençlerbirliği karşısında adeta "Ne şiş yansın, ne kebap" misali her zamankinden biraz daha kötü futbolla sahada öylesine topun peşinden koşuyorlardı.

Oysa, Rizespor, "Komşuluk hakkımı isterim" diye haber göndermemiş miydi?
Hatta, bir kısım taraftarını da Avni Aker'in tribününe doldurmamış mıydı? İyi de, "komşu hakkını ödemek" için böyle mi oynanırdı?

Topu rakibe kaptırmadan 3-4 pas dahi yapamayan bir takımın, Gençlerbirliği'ni yenerek komşusuna yardımı nasıl olacaktı ki? Sezon başından beri taraftarına "Çin işkencesi" çektirenlerin içinde, savunmada Tayfun, hücumda ise Barış birazcık olsun, futbolcu izlenimi veriyorlardı. Kadroda yıldız olan tek kalan Yattara'da rehavette arkadaşlarına uyunca, tribünleri dolduran az sayıda taraftar emin olun, "Bitse de defolup gitsek" diye 90 dakikanın sonuçlanmasını beklediler.
Futbolun, "top önce bana gelsin. Kontrol edeyim. Sonra ona bir tur attırayım. Daha sonra nereye atacağıma bakarız" düşüncesinde olanlarca oynanan bir maçtan futbol adına hangi
zevk alınabilir ki?

Galatasaray karşısındaki futbolundan oldukça uzak bir oyun sergileyen Gençlerbirliği ilk yarıda Mehmet Çakır ile bulduğu net pozisyonlardan yararlanamadı. İkinci yarıda, Ayman'ın yerine giren Hasan'ın katkılarıyla az da olsa toparlanan Trabzonspor'da üzerine gelince zorlandı. Ancak 85'nci dakikada öyle bir pozisyon yakaladı ki, önce Tuna, ardından  Hakan topa dokunamayınca, kurtuluş mücadelesinde çok gerekli olan 2 puandan oldular. Trabzonspor'un da komşusuna katkısı rakibinin de beceriksizliği 2 puan olabildi.

Yazarın Diğer Yazıları