Bugün "En büyük bayram, AB bayramıdır"

Bugün 23 Nisan... Ama  “Milli Egemenlik”  Bayramını filan unutun; sokakları Türk Bayraklarıyla donatmayın; kentleri, kırları, “Mavi fon üzerine sarı yıldızlı”  AB bayraklarıyla donatın. Merak etmeyin, parası AB fonlarından ödenecektir! Ve İstiklal Marşı’nı da artık unutun;  “Duyduk duymadık” demeyin; bundan böyle törenlerde, maçlarda vb. Mehmet Akif’in, Kurtuluş Savaşı’nın bağrından fışkırmış İstiklal Marşı yerine AB ’nin Brüksel’den konserve edilmiş AB marşı - Beethoven’in 9. Senfonisi - çalınacak ve ayakta durulacaktır! Marşın Türkçe sözlerini yazacak biri - Mesela Birand, mesela Çandar, mesela Hasan Cemal- bulunur! Bugün  “vasıl olduğumuz neticenin” özeti işte budur! 

Kaf Dağı’nın arkasında
“Genişlemeden sorumlu”  Komiser Olli Rehn  “Bütün bunları yaparsanız ve herhalde AKP’yi kapatmazsanız, 10 -15 yıl sonra en kısası 2018 ve nihayet 2023’te - o da belki-  tam üye olursunuz” demiş! “Belki”  çünkü o ucu açık süreçte on, on beş yılda dünyada, Avrupa’da, Türkiye’de neler olmaz veya olur! Mesela Fransa ve Almanya, Avusturya ne derler? Referandumun neticesi ne olur? Dün Ankara’yı ziyaret eden Avusturya Dışişleri Bakanı Plassnik hanım ,  “fiziği” ve söyledikleriyle, bizim Babacan’ı bastırdı; “tam üyelikten” vazgeçin, “imtiyazlı uyduluğa”, yani AB sömürgesi olmaya fit olun demeye getirdi! 
Kısacası şimdi Türk milletinin, Türklüğün ve TC’nin kaderi Avrupalıların iki dudakları arasında! Bunun da belgesi, Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu dün gece onayladığı ve muhtemelen gelecek ay Konsey tarafından da onaylanacak “Türkiye İlerleme”  tavsiye raporu!-
Bu 23 Nisan’da çocuklarınız değil, koca Türk Milleti sene sonu “notlarını” aldı ve  “ev ödevleri” yeniden dayatıldı.  “En Büyük Bayramdır”. Büyük Atatürk, muhakkak kulakların acı acı çınlıyordur, nurlar içinde yattığın yerde! .
ÖZETLE
Hollandalı Hıristiyan Demokrat milletvekili Ria Oomen-Ruijten
(hem kim bu kadın?) tarafından kaleme alınan raporun, özetinin de özeti ; 
Türkiye’ye karşı adil olacağız (lütfedeceksiniz) 
Kapatma kararı süreci zedeler
Ama daha neler var; Mesela Ergenekon konusunda da soruşturmanın sürdürülmesi, örgütle ilişkisi olanların yargıya teslim edilmesi  “isteniyor”. Reformlar konusunda (herhalde 301. madde konusunda) kararlı bir tavır sergilenmesi isteniyor. DTP’ye güya “PKK’ya mesafe koyması” çağrısı yapılırken, demokratik Türk devleti içinde Kürt sorununa siyasi çözüm için yapıcılık isteniyor!

En büyük tehlike: Ordu
Ve... sıkı durun:  “siyasal liderliğin, iç ve dış politikayla güvenlik konularının biçimlenmesinde tam sorumluluk üstlenmesinin ve ordunun demokratik sorumluluğa saygı göstermesinin güvence altına alınması, TBMM’nin askeri ve savunma harcamalarında tam denetim yetkisinin tesis edilmesi”  talep ediliyor! Bir anamızın nikâhını istemedikleri kalmış!

“El Şafak”
“Bu yeni Sevr dayatması hususunda iktidarın başlıca çanaka -yalakası El Şafak  der ki; “Avrupalılar tehlikenin farkındalar.”  Yani AKP’nin kapatılması “tehlikesinin” farkındalarmış!  Hani AKP bu konuda AB’den şefaat istememişti? Asıl, “tehlikenin” biz farkında mıyız? El Şafak ve diğerleri “Hırvatistan, bizden hızlı çıktı”... Yani, gene suç bizde “ev ödevlerimizi” yapmamışız ve AB sömürgesi olmak için hızlı davranmamışız!
Eğer Türk milleti bu ve buna benzer rapor ve sözlere rağmen hâlâ asıl tehlikenin, Türkiye’nin yok edilmesi oyununun farkında değilse, neredeyse Aziz Nesin’e hak vereceğim! Ama gene de inanmıyorum, aramızdaki, başımızdaki  gafillere rağmen Türkler artık “çıldırayazdır”...
Dün gece SKYTÜRK’te Saynur Tezel’in programında bu konuda AB ’nin Soros’tan maaşlı lobicisi Can Baydarol konuştu...”Tabii ev ödevlerimizi yapmalıyız, yapmazsak böyle olur” dedi ve başka bir tehlikeyi gösterdi... TC’nin Anayasa Mahkemesi kapatma kararı verirse, bu dava “bir üst” AIHM’ne gider ve o yüksek mahkeme de bu kararı bozarmış! ...AKP Anayasa Mahkemesi kararını AIHM’e şikâyet eder mi? Şimdiki Cumhurbaşkanı Gül’ün, eşinin  “türbanı” konusunda AIHM’nde dava açtığı  hatırlanırsa, şikâyet eder. Tugrul Türkeş’in dediği gibi “Kendi milletlerini ve yargılarını yabancılara komünistler bile yapmamışlardı!  Ama bunlar yaparlar, çünkü AB Hukukunun, “adaletinin,” kendi mahkemelerimizden, hatta Anayasa Mahkemesi’nden de üstün olduğunu, sadece egemenliğimizi değil, adaletimizi de yabancılarla sözde paylaşmayı, aslında ve sonunda onlara teslim olmayı kabul etmişiz bir kere. Ne hacet, tasarruf ve çabukluk uğruna Yargıtay’ı, Danıştay’ı ve Anayasa Mahkemesi’ni de kapatalım, yargımızı tümüyle AİHM’e teslim edelim! Anayasa Mahkemesi’ne güvenemiyorlar, Avrupa adaletine, yargısına güvenirler! ÇÜNKÜ Avrupalı yargıçlar hallerimizi Türk yargıçlarından daha iyi bilirler (!) ... Bana - bizlere, AB sürecinden ve tehlikesinden tümüyle kurtulacağımız, AB’ye “defolun başımızdan” diyeceğimiz “Yüzellilikleri” kovacağımız gün,  “En büyük Bayram” olacak! Hiç olur mu demeyin; bir defa da bizden olsun!

Yazarın Diğer Yazıları