Şimdilerde TMSF’nin elindeyken devlet bankalarının kredisi ve arap sermayesi ile AKP medyasına verilen grubun çekip yayınladığı dizinin adı değil  “Hatırla Sevgili”... Hani şu solcu gençler romantik âşıktır da milliyetçiler “hırt” tiplemesinin işlendiği o dandik diziden falan bahsetmeye hiç niyetim yok. Senaristlerinden, yapımcılarına adına sponsor denen katkı sağlayanlardan yönetmenlerine, danışmanlarına kadar birilerinin kuyruk acısının intikamı var o dizilerde.
Önce “Çemberimde Gül Oya” gibi Anadolumuzun canım türkülerini adını verdikleri televizyon dizilerinde yakın tarihimizin sosyolojik sorgulaması tahrip edilmeye başlamıştı. “Taraf” olmak adına tarafgirliğin dik âlâsını haber-belgesel ve tv dizileriyle yeni neslin beyinlerini iğfal etmeye yönelik çalışmaları milletimiz sağı-solu ile itina(!) ile izlemeye devam ediyor.

Bir taraftan seyredip öte yandan tarafgirlikten dolayı sövdüğümüz sözkonusu dizilerin ilginç de bir rantı var. Deniz ve arkadaşları masum gençlik önderleri ama milliyetçi-ülkücülerin o yıllarda esamisi bile okunmuyor öyle mi?

Deniz, arkadaşlarıyla beraber polisi, askeri vuracak, adam kaçırıp, soygun yapacak, cürümüne bakmadan devlete başkaldıracak ve bunun adını “emperyalizme karşı omuz omuza”  koyup, “tam bağımsız Türkiye” adına Sovyetler Birliği’nin güdümünü önerdiği için “delikanlı devrimci” olacak, ama Yusuf İmamoğlu, Süleyman Özmen ile Dursun Önkuzu “faşist” sayılacak(!) adaletin bu dünya!...

Adaleti bu olan memlekette dünün dönme-devşirmeleri hatta burjuvaları idealist devrimci olacak, memleketini aşk derecesinde seven ülkücüler ise katliam sanığı olacak öyle mi?..

Mahallenin bıçkın delikanlılarına  “ulan memleketi Allahsız komünistlere mi bırakacaksınız?”  diyerek emanet ve çekirdek ihtiyaçlarını karşılayanlar ertesi günü “ulan size mi düştü vatanı kurtarmak!” diye darağacına yolladığınız gençleri tanımamazlıktan geldiğinde hiçbir şey hissedemez senaristler...

Adı üzerinde senaryo... Memleketin ileri gelen kanalizasyonlarından birinde oluk oluk irin akıyor... Ayrılık tohumları ekiliyor gençlerimizin arasına, yeniden birileri İmralıdaki canavarın portrelerini taşırken diğerleri provokatörler aracılığıyla  “Türk-Kürt çatışması”  için zemin yokluyor.
Anadolumuzun saf-katıksız sevdalılarının akıllarına ihanet şüphesi zikredilerek ırmakların, nehirlerin kısacası aşkın deltasına dökülen Deniz’i kirletmeye çalışırken, deniz de günün meşgalesinde rüzgara bırakır ya kendini, fatura Mehmedlere kesiliyor nedense?

 Mehmetlere kesilen faturanın KDV’si, ÖTV’si vs. ile ilgili itiraz makamı ya da alternatifi sürülmüyorsa ortaya, meydan boş demektir... Diğer bir deyim ile “Çemberimde Gül Oya” ile “Hatırla Sevgili” benzeri televizyon dizilerini çekmiyor, taraf olanlara karşı  “bitaraf” olamadığımız gibi  “taraf” lığınızı ilan edecek yeni-alternatif programlar oluşturamıyorsak vayy! Bizim halimize...
Bizim “Sancı”larımızın romanları Deniz’lerin yeni nesile yutturulan yeni rant kapısı olamıyorsa bu işte ciddi bir “sancı” yok mudur?

Sancılıyız a dostlar... Kimse inkar etmesin! Biz doğmamış bebeye don biçmeye gayret ederken onlar “Hatırla Sevgili”yi dayatıyorsa milletimize, karıncıya bile incitmeyen  “Gül’ün adı Mehmed’e”  bomba sanığı yaftası yapıştırıyorsa film icabı; bizim işimiz var demek a dostlar...
Biz Emine Işınsu’nun ölümsüz eseri “Sancı” yı çekemediğimiz sürece bugün kırkıncı gününü idrak ettiğimiz Mehmet Gül’ü “Hatırla Sevgili” de sanık olarak tanıyan yeni nesile “o değildi!”  demeye devam edeceğiz...
Hatırla ey Sevgili!
Mehmet Gül’ü hatırla...
Birileri PKK’nın uzantılarıyla elele-gözgöze fotoğraf verirken Mehmet Gül’ün duruşunu, Alparslan Türkeş gibi “Ne mozağiyi ulan!” diye haykırışını hatırla!..
Hatırla Ey Sevgili! Ettiğin yeminleri hatırla!..
Deniz deryada bir damla iken okyanusu görmeyenlere yazıklar olsun!.. Yazıklar olsun aşkımızın destanını çekemeyenlere... Hatırla Sevgili yerine “unutma ey aşk” diye haykıranları unutanlara yazıklar olsun!..