Şehitler unutulmasın

Milliyet yazarı Derya Sazak’ın DTP’li aileye taziye ziyareti yaparak gösterdiği hassasiyeti şehit ailesine de göstermesi gerekmez mi?
Sakarya’daki üzücü gerginliği  araştırmak için olay yerine giden Milliyet yazarı Derya Sazak teşhisi koymuş: “İkinci Madımak Sendromu”
Sazak’ın bir gazeteci sorumluluğu ve hassasiyetiyle olayları yerinde araştırması ne kadar doğru ise koyduğu teşhis de o derece yanlış ve tehlikeli. Adeta sapla saman birbirine karıştırılırken geçmişte Sivas’ta yaşanmış çok acı bir olayla Sakarya’da yaşanan gerginliği birbiriyle benzeştirmek doğru olabilir mi?
Sazak, Sakarya’daki incelemeleri sırasında olay gecesi kalp krizinden ölen DTP’li Ebubekir Kalkalı’nın da evine DTP Eşbaşkanı Emine Ayna ile birlikte giderek taziyelerini sunmuş. Bu insani davranış için söylenecek bir söz yok. Ancak burada, konuyu yerinde araştırmak için taa Sakarya’ya giden Sazak’tan bu yaklaşımı şehit aileleri için de beklerdik. Sazak’ın 23 Nisan’da şehit düşen ve cenaze törene Sakarya’da yaşanan gerginlikle ilişkilendirilen Komando Çavuş Özdemir’in ailesini de ziyaret edip taziyede bulunması çok mu imkansızdı acaba?

++++++

9.3’lük enflasyonda kalınması bile zor
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, dün açıkladığı “Enflasyon Raporu” ile piyasaların moralini bozdu.
Piyasalar Merkez Bankası’nın enflasyon hedefini daha doğrusu tahminini değiştirmesini bekliyordu ama belli ki bu kadarını da beklemiyorlardı.
Merkez Bankası öteden beri temkinli tutumunu sürdürüyor, bu tutum içerisinde gerektiği zamanlarda ciddi uyarılar yapmaktan çekinmiyor. Yani Merkez Bankası’nın dünkü açıklaması bizce çok da sürpriz sayılmamalı.
Ancak son günlerde birdenbire bakanların söylemlerinin değiştiğini görüyoruz, ki işte bu sürpriz sayılabilir. Ekonomiden sorumlu bakanlar ardı ardına piyasaların moralini bozacak açıklamalar yapıyorlar. Ali Babacan, ardından Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, cari açığın 50 milyar doları bulacağını söylediler. Bizler daha yılın başında bu açığın 45 milyar doları bulacağını söylediğimizde bile “kötümser” sayılıyorduk. Ama zaten geçen yıldan başlayan küresel krizin bizi getireceği nokta buydu. Şimdi ne oldu da bakanlar 45 milyar doları bile az bulup 50 milyar dolarlık cari açık tahmini yapmaya başladılar, anlaşılır gibi değil.
Aslında anlaşılır bir yanı var. Daha doğrusu, bir süredir, yani AKP’ye kapatılma davası açıldığından beri girişilen hareketin bir parçası olduğu için anlaşılabilir.
Dün Maliye Bakanı Kemal Unakıtan da enflasyon ve büyüme hedeflerinin artık unutulması gerektiğini söylemiş.
Bizce koordinasyon içinde, ekonomiyi kötü gösterme telaşı başladı. Hükümet ekonomiyi kötü gösterecek ki , “bizi kapatmayın yoksa kriz olsun” şeklinde bir propaganda yapabilsin. Bizce bu propagandanın işalemi içinde bir ölçüde tuttuğu da görülüyor. Ancak bunun doğru olmadığını, zaten 6 aydır bu gidişatın belli olduğunu, henüz kapatma davasının ekonomide artı bir kötülük yaratmadığını tekrar tekrar söylemekte fayda var.
Ekonomi kötüleşiyor ama bunun nedeni kötü yönetimdir, Hükümetin gelen küresel krize rağmen siyaseti karıştırıp, gerekli ekonomik önlemleri almamasıdır.Bunu işalemi de görmeli...

Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın açıklama ve uyarıları hükümet yanlısı Yenişafak’ın hoşuna gitmedi. Yenişafak manşetiyle Yılmaz’ı hedef yaptı.
* Erdal Sağlam / Hürriyet


++++++

Mütareke kafası!

Cumhurbaşkanı’nın Çankaya sofralarında tarihçilik yapmaya başlayan tarihçi Yılmaz Öztuna, Türkiye Gazetesi’ndeki “DURUM” köşesinde durumdan vazife çıkarmayı sürdürüyor. Avrupa Birliği’ni yere göğe koyamayan tarihçimizin tarihten hiç ibret almadığı anlaşılıyor. “Tarih tekerrürden ibarettir” düsturunu tekerleme sanan tarihçimiz son yazısında 301. maddeyi diline dolamış. “Herkesin üzerinde bir fikir yürüttüğü bu konu hakkında Yılmaz Bey’in de kalem oynatmasını niye çok görüyorsunuz?” diyen olabilir. Tabii ki çok gördüğümüz falan yok... İtirazımız, tarih sayfalarına gömülmüş ibretleri ve acı gerçekleri topmuma aktarması beklenen bir tarihçinin tam bir mütareke kafası ile meseleye bakmasına.
Bakın 301 konusunda ne inciler döktürüyor teslimiyetçi tarihçi Yılmaz Bey:
“Avrupa Birliği bastırmasa idi, bizim böyle bir değişikliğe gitmemiz düşünülmeyecekti. Ama yıllardan beri Avrupa öylesine bastırdı ki, âdetâ AB ile müzakerelerimize engel hâline geldi. Millî menfaatimiz icabı bu engeli aşmak durumundayız.
Millî şeref, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da, İtalya’da, İspanya’da ne derecede kutsal ise, bizde de aynı derecededir. Ne fazla, ne eksik... Bizde daha fazladır dersek, latîfe mevzuu oluruz. Eksiktir dememiz zaten mümkün değildir.
Zaten mübalağaya kaçtığımız, açılan davaların çoğunun mahkemelerde reddi ile sabittir. Bizim bu sütunda beş on defa tekrar tekrar yazdığımız gibi, 301’in, Avrupa devletlerinden seçeceğimiz birinin benzeri mevzuatından aynen tercüme edilmesi en münasibi idi. 301 konusu daha kapanmadı. Maalesef...”
Şimdi haksız mıyız teslimiyetçi tarihçi anlayışa ve bu anlayışı savunan mütareke dönemi aydını kafasına?...


++++++

Aynaya bak Ufuk
Halen ÖDP Genel Başkanı olan Ufuk Uras; DTP kürsüsünden konuşurken, ’Milliyetçilik mi insanları aptallaştırıyor, aptallar mı Milliyetçi oluyor, bunu bilmiyorum.’ demiş. Bir Milliyetçi aydın olarak ve solu terketmemiş emekçi olarak cevap vereyim:
Ufuk Bey, aynada kendisini bir güzel incelesin ve gördüklerini aptal kelimesinin karşısına yazsın.
Solculuğu sömürgecilerin kuyruğuna takılmak gibi gösteren; kendi milletine düşman olan, bölücülüğü destekleyerek ayakta kalmaya çabalayan, geçmişini inkar eden insanların aptallık tanımı yapacak iradeleri kalmamıştır. Teslim alınanarak emperyalizme kullaştırılanların, vatanseverlere söyleyecek sözü olabilir mi? Var git Ufuk; efendilerine hizmet et...
* Rıza Zelyut / Güneş


++++++


Tek sesli TRT...
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Aksiyon, Cihan Haber Ajansı, Kanal 7 gibi kurumlarda çalışmış 13 kişiyi sınavsız olarak TRT’ye alıp işe başlattı...
İşe başlatılan 13 kişinin TRT Haber Dairesi’nde çalışabilmeleri için KPSS’ye girmiş, TRT’nin ilan edeceği sınav ile yazılı ve sözlü aşamalarda başarılı olmaları, bunun ardından 3 yıl stajyerlik yapmaları gerekiyordu. Genel Müdür İbrahim Şahin TRT ilke ve yasalarını yok saydı. Kurumun kıdemli bir elemanı durumu özetliyor:
-  TRT artık bir devlet organı değil parti organı gibi çalışıyor. Ya bizdensin ya karşı taraftan... Personele bu gözle bakıldığı gibi program ve haberler de iktidar ve tarikat gözlüğüyle düzenleniyor.
TRT gibi bir kuruluşun tüm radyo ve televizyon kanallarıyla iktidarın emrine girmesi TRT yayın ilkeleriyle, TRT yasasıyla ve demokrasiyle çatışır... TRT’nin tarafsızlığını yitirmesi halkın haber alma hakkının ortadan kaldırılması demektir. Demokratım diyen herkesin ve her kurumun konuya eğilmesi gerekir.
* Melih Aşık / Milliyet


++++++

İlhan Selçuk ‘Pencere’yi araladı
14 Nisan’da 9 saat süren açık kalp ameliyatı geçiren Cumhuriyet Gazetesi İmtiyaz Sahibi Başyazarı İlhan Selçuk dün yeniden okurlarıyla buluştu. Selçuk, operasyon öncesi yazısında okuyucularından izin isteyerek ‘Pencere’sini kapatmıştı. İlhan Selçuk, 1 Mayıs İşçi Bayramı dolayısıyla ‘Pencere’sini dün araladı. Operasyon sonrası hızla sağlığına kavuşan Selçuk dünkü yazısında yalnız Türkiye’de değil tüm dünyada değişim tohumlarının atıldığını vurguladı.

Yazarın Diğer Yazıları