"1 Mayıs" otopsisi (1)

 Altemur

1 Mayıs 2008 de böyle geçti. Yaralılar vardı, tutuklananlar oldu, gaz-biber bombalarından  rahatsızlananlar oldu, ama  tesellimiz, hamdolsun ölen olmadı! Provokasyonlar da vardı. Molotof kokteylleriyle hazırlıklar yapılmış, gerçek işçiler arasına yan sokaklardan sızılmıştı.  PKK-DHKP’nin daha ileri gitmemelerinde de bir hesap var: O kadar çok provokatör,  “günah keçisi” ve kafa karışıklığı var ki, zaten maksatları bir bakıma hâsıl oldu; şimdi ortam  büyük provokasyonlara daha açık! Buna engel olmak için önceki günkü olayların bir analizini -otopsisini-  yapmak gerekiyor! Sıcağı sıcağına, duygusallıktan kurtularak ve ne kadar objektif olabilirse! Ateşe körükle gidenler çok!

Günah keçileri 
Önce sorumlular aranacak! İstanbul Valisi Güler, Emniyet Müdürü Cerrah ve polisler hemen baş sorumlu ilan edildiler bile. Bunun böyle olacağı da belliydi! 
Muammer Güler’in devamlı uyarılarına rağmen Taksim’e yürümekte ısrar eden sendika liderleri, gergin ortamda kendi bakımlarından belki haklıydılar. Ve olay duygusallığa, demagojiye açık! Ama unutulmamalı ki, Vali ve Emniyet Müdürü devlet memurları olarak kuralları, kanunları mevcut hükümetin talimatlarını uygulamaya mecburdular!.. Devamlı uyardılar ve sıkı tedbirler aldılar. Bu tedbirler de alınmasaydı, sendika liderleri de basiretli davranmayıp ısrarlı olsalardı daha neler olabilirdi? Bunu da düşünmek gerek! O zaman da gene Güler ve Cerrah sorumlu tutulacaklardı. Mülki amirlerin emirleri ve kuralları yorumlamaya, “idare-i maslahat” etmeye hakları yoktur!
Rahat koltuklardan,  “istifa etselerdi”  demek kolay; gerçekte o kadar kolay olmuyor!  
 Devlet otoritesini muhafaza etmemek, bundan taviz vermek, bundan sonrası için ülke çıkarları bakımdan ve ilerdeki iktidarlar için de “anarşinin” kapısını açar!
 “Orantısız”, nahoş olaylar da yaşandı. Polislik güç bir meslek... “Kalabalık Kontrolü”  de her ülkede güç bir iş!  Polisler “robocop”  giysili, donanımlı olsalar da “robot” değildirler. Şefleri her birinin başında duramaz! Ve unutmamalı ki onlar da “emekçidirler” Mars’tan inmediklerine göre, karşılarında kardeşleri, akrabaları yakınları da olabilir!

İktidar
Bugün -vur abalıya - Valinin, Emniyet Müdürünün günah keçileri yapılarak istifalarını istemek haksızlık! Asıl sorumlular, istifa etmeleri gerekenler hiç kuşkusuz daha başında felaket geliyorum derken l Mayıs’ı bayram ilan etmeyen, sendika liderleriyle Taksim konusunda, çözüm formülü aramamakta direnen AKP Hükümeti, Başbakan, İçişleri Bakanıdır! Başbakan “Bayram olursa katrilyonluk zarar olur” dedi: Şimdi ne oldu? Ancak burada bir açmazım var: Ya “otoriteyi” oy çoğunluğuyla ellerine geçiren bir iktidar Meclisteki “oy istibdadıyla”, “erk” hakkını suiistimal eder, mesela, “şeriatı” getirecek kanunları vb. çıkarırlarsa “sivil direnme hakkı”  doğmaz mı? Mustafa Kemal 1932’de  “Bursa Nutkunda” ne demişti? Ancak burada direnmenin nerde nasıl başlayacağı hususunda ölçü ne olacak, buna kim karar verecek? Herhalde esamilerin  “maşeri vicdan” dedikleri! AKP iktidarının bu vesileyle yıkılmasını isterim... Ama Pirus Zaferi ile değil!
Bu l Mayıs’ta AKP İktidarının tabutuna bir  “beton çivisi” çakıldı... Sonunun başlangıcı görüldü:  “Yollar yürümekle aşınmaz”, ama iktidar çok aşındı!
Otopsinin ikinci bölümünde araştırılması gereken: Başbakan, İktidar, % 47’sinin önemli bir kesimini oluşturan emekçileri karşısına almak yanlışlığını neden yaptı? “El Şafak”  ve diğer yalakalar şimdi bunu soruyorlar.  “Kapatılma” sendromundan, “yalnızlık duygusundan”  veya “duvara toslamak” yüzünden mi? “Otopsi” daha hasta ölmeden, devam edecek!

Yazarın Diğer Yazıları