Enflasyon pişkini!

Yanlış hesap mı yoksa çalışanlara daha düşük zam vermek için bile bile düşük tahmin mi yaptınız?

Önce, 2008 için enflasyon hedefinizi yüzde 4 olarak açıklayacaksınız... Sonra, başta kendiniz olmak üzere hiç kimsenin inanmadığı bu orana göre çalışanlara zam yapacaksınız... Özel sektör de kendi çalışanlarına aynı oranda ücret artışı yapacak... Ve hedefin hiç gerçekçi olmadığı yılın daha ilk aylarında ortaya çıkacak... TÜİK’in rakamlarına göre ilk üç aydaki fiyat artışları yıllık tahmini bulacak... Ve sonra... Mızrak çuvala sığmaz hale gelince... O tahmini yapanların başında gelen kişi ortaya çıkıp inanılmaz bir pişkinlikle;
- Gerçekçi olalım. Yüzde 4’leri falan hiç kimse beklemesin, diyecek.
Peki, sormazlar mı şimdi bu lafı eden Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’a:
- Siz, yanlış hesap mı yaptınız yoksa çalışanlara daha düşük zam vermek için bile bile düşük tahmin mi yaptınız?
Gerçekçi idiyseniz, ilk üç ayda ne gibi olağanüstü bir olay oldu ki hesabınız bu kadar şaştı? Baştan gerçekçi değil idiyseniz, ayıp etmediniz mi? Şimdi ne yapacaksınız? Mağdur ettiğiniz milyonlarca insanın  kayıplarını telafi etmek için ek zam yapacak mısınız? Yoksa bir şey olmamış gibi yola devam edecek misiniz?

* Melih Aşık / Milliyet

+++++

Mutfakta yangın var
Eşim son zamanlarda bütçemizden beslenme giderlerine ayırdığımız ödenekle ay sonunu getiremediğinden yakınmaya ve tüm ev hanımları gibi söylenmeye başladı: “Neymiş, yıllık enflasyon yüzde 9-10’lardaymış. Bu hesabı yapanlar fiyatların ne kadar arttığını eşlerine de mi sormuyorlar?”
Haklı. Bir hesaplanan enflasyon var, bir de hissedilen, hatta yaşanan. Bir enflasyon var, bir de hayat pahalılığı.
İlki “Teknik” hesaba dayanıyor, diğeri ise “Cep yakan” gerçeğe.
İlki fiyatlar genel düzeyinin yılda yüzde 9-10 arttığını gösteriyor, diğeri ise mutfak giderlerinin milyonlarca aile için karşılanamaz ve katlanılamaz duruma geldiğini haykırıyor.
İşte Ankara Ticaret Odası dün, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Nisan ayı enflasyonunu açıklamasından birkaç saat önce, halkın en çok kullandığı 100 kalem mal ve hizmetin fiyatındaki bir yıllık artış yüzdelerini duyurdu: Kırmızı mercimek yüzde 261, pirinç yüzde 141, makarna yüzde 135, bulgur yüzde 113, yeşil mercimek yüzde 100, kuru fasulye yüzde 97, ayçiçek yağı yüzde 130, barbunya yüzde 70. Sebzemeyve ürünlerini hiç saymayalım.
Bu artışa, bu zamlara cüzdan mı dayanır? Eşim elbette söylenecek.
Şimdilik bütçenin diğer fasıllarından mutfak ödeneğine aktarma yaparak ay sonunu getirmeye çalışıyoruz. Yani çocukların giyim giderlerini ve harçlıklarını, kültürel harcamaları (Sinema, tiyatro, kitap) kısıyoruz. Evin badanasıboyasından tutun sararmış perdelerin değiştirilmesine kadar bir dizi ihtiyacımızı karşılamayı erteliyoruz. Tıpkı yüzbinlerce, milyonlarca aile gibi.
Bu da Tüketici Güven Endeksi’ni son derece olumsuz etkiliyor. Alın işte; Nisan’da endeks bir önceki aya göre yüzde 21.16 gerilemeyle 54.46 seviyelerine inmiş. Daha 8 ay önce bunun iki katıydı.
Tüketici Güven Endeksi’nin gerilemesi, tüketicinin, yani halkın moralinin düşmesi demek. Moralin düşmesi ise talebin tepetaklak olması demek. Talebin durması veya aşağı inmesi ise, ekonomik durgunluk demek, işsizliğin artması demek.
Moralimiz o kadar bozuk ki, TÜİK’in akşam saatlerinde açıkladığı Nisan ayı enflasyon rakamlarına bakmadık bile. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz’ın da itiraf ettiği gibi, nasıl olsa hedef tutmadı, tutmayacak.

* Erdal Şafak/ Sabah

+++++

Hürriyet, tartışmasız büyük ve etkili bir gazete... Gelin görün ki bu gazetedeki meslektaşlarımız, son zamanlarda VATAN’ın taşra baskılarında özenle işlediği bazı haberleri, (kendi taşra baskılarında olmadığı halde) İstanbul baskılarına aynen “taşımayı” başarıyorlar!
Sadece son bir ay içinde bile bunun iki örneğini yaşadık:
Kurtuluş Savaşı’nın Son Gazisi’ni toprağa verdiğimiz gün, arkadaşlarımız bu olayı Fransa’daki bir örnekle kıyaslamıştı...
İşte o haber, Hürriyet’in taşra baskısında yer almazken, İstanbul baskısına “aynen” giriverdi!
Dünkü “Ayaklar ayak altında” haberimizin akıbeti de aynıydı!
Üstteki kupür; Hürriyet’in dünkü taşra baskısı... Gördüğünüz gibi “Ayaklar ayak altında” haberi yok!
Alttaki kupür ise İstanbul baskısı... VATAN’ın başlığı ve fotoğrafı aynen kullanılmış!
H H H
Evet; Hürriyet “büyük ve etkin” bir gazete...
Ama “büyük” olmak; emeğe ve yaratıcılığa saygılı olmama hakkını kimseye vermez!
Hürriyet’teki meslektaşlarımızdan VATAN’ı bütün okurlarımız gibi “ertesi gün okumalarını” rica ediyorum!

* Mustafa Mutlu / Vatan

+++++

Sabah
Hıncal Uluç

RTÜK nerede?

“Yazıyorlar Tatlıses’e nasıl 150 milyar verirsiniz?. Sana ne lan?. Geri zekalı bunu yazmakla neyi yazıyorsun?. Sanki savcı?. Hesap verecekse senin gibi hıyara değil devlete verecek?..”
Bu sözler Kral TV’de canlı yayınlanan bir konserde edilmiş. Bu iğrenç üsluba RTÜK’ün ne diyeceğini çok merak ediyorum. Başkan Zahit Akman, ekranın hem de aile izleme saatinde, ekran başında çocuklar varken bu şekilde kullanılmasına kurum olarak ne diyeceklerini lütfen kamuoyuna açıklasın. Yazılı açıklasın ki, elde belge olsun, bekliyorum.
Bu ülkede Gazeteciler Cemiyeti mi var, yoksa sinek ısırığı kadar etkisi olmayan bir GDK Sivil Toplum Örgütü mü?.. Görmez.. Duymaz.. Konuşmaz..
Bu ülkenin gazetecileri İbrahim Tatlıses’in sözlü ağır saldırısına uğruyorlarsa, arkasından başka şeyler de gelebilir. Hazret iyi biliniyor çünkü..
Cemiyet, üyelerine ve mesleğe sahip çıkacak mı?. Tatlıses hakkında ağır tazminat ve ceza davaları açılacak mı?. Cemiyet en iyi avukatlarla, Basın, Düşünce ve İfade Özgürlüğünü savunacak mı?.. Göreceğiz..
Sayın İbrahim Şahin, TRT Genel Müdürü..
TRT bir kamu kuruluşudur. Kamu, yani halk. Yani harcadığınız her kuruş, bu halkın parası, bu halkın vergisidir. Bu yüzden nasıl harcandığını araştırmak, sormak ve denetlemek, halk adına gazetecinin görevidir.
Bunun böyle olduğunu, kafası almayanlara lütfen anlatınız.
Gazetecilere “Lan.. Gerzek.. Hıyar” diyen birine bu halkın vergilerinden milyarlar vermeye gerçekten niyetliyseniz, kararınızı bir daha düşününüz?.

+++++

Gazeteci ‘hıyar’ deyince
İbo Show ‘cacık’ oldu
“Program başına 150 bin YTL alacağım” açıklamasından rahatsız olan TRT, ünlü türkücüyle görüşmelerini durdurdu.. Türkiye Radyo Televizyon (TRT) Kurumu, İbrahim Tatlıses’le ipleri koparmaya hazırlanıyor. TRT’den 150 bin YTL alacağını yazan gazetecilere “Sana ne lan! Geri zekâlı! Bunu yazmakla neyi yazıyorsun” diye çıkışan ünlü türkücüyle görüşmeler durduruldu. Tatlıses’in, ticari bir anlaşmayı ifşa etmesini “şık” ve “etik” bulmayan TRT yönetimi, son dakikada sürpriz yaşanmazsa Tatlıses’le program için anlaşma imzalamayacak.
TGC Tatlıses’i kınadı
Bu arada Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de Tatlıses’in sözlerini kınadı. Açıklamada şöyle denildi: “Tatlıses’in, gazetecilere yönelik hakaret dolu sözlerini hayretle okuduk. Bir süre önce de gazeteci Hıncal Uluç benzer bir açıklama ile karşı karşıya kalmıştı. Bu tür hakaret ve küfür içeren açıklamaları protesto ediyoruz. Gazetecilerin görevi kamu çıkarını kollamak ve korumak, bunu da yazmaktır. Bu açıklamalar gazetecileri korkutamaz, sahiplerinin üzerine yapışır.”

* Olcay Aydilek / Sabah

Yazarın Diğer Yazıları