"Ali Kemal" ödülü

Cok denk geldi: Geçen akşam  “ART-Avrasya” Televizyonu’ndaki,  TÜRK KAHVESİ adlı nefis hiciv programını yöneten Bahadır Tokmak ve Turgay Yıldız kardeşlerime bir öneride bulundum... Hani Türklüğü aşağılayan,  “Ermenileri kestik-özür dileyelim” -  “Hepimiz Ermeniyiz” diye dövünenlere   “Nobel Ödülü”  vb. bol paralı, uluslarası ödüller veriliyor ya,  ben de üç, fakat  “milli” ödül ihdas edeyim, dedim.  “Vahdettin”  ödülü,  “Damat Ferit” ödülü ve de  “Ali Kemal”  ödülü...! Adaylar halk tarafından önerilsin, jüri de yüce milletimiz olsun. Meğer izleyicilerin, ne kadar çok adayı varmış; benim adaylarımı, 150’yi, çoktan geçti! Ödül ne olacak? Herhalde kolay yiyip, hazmedecekleri, bol bir madde!

Denk düştü
Londra Belediye Başkanlığı’na Boris Johnson seçildi. Johnson,  “Mütareke”  yıllarında işbirlikçilerinden,   “İngiliz Muhipleri” Cemiyeti kurucularından... Damat Ferit hükümetinde Dâhiliye Nazırlığı yapan ve Peyam-ı Sabah gazetesinde Mustafa Kemal’e  “millicilere”  ve Kurtuluş Savaşı’na söven Ali (Artin)  Kemal’in torunuymuş!
 “Muş” diyorum; çünkü durumu biraz karışık: DNA testi yapmak gerekir! Herhalde Johnson nesebini, Ali Kemal’in torunu olup olmadığını kendisi açıklar!
Her ne hal ise, bu seçim benim  “Ali Kemal”  ödülü önerime denk düştü! Ödüle layık olanlara ödüllerini Londra Başkanı Honourable Johnson’un vermesi de düşünülebilir!

Hain mi şehit mi?
Akıllar karışık; bazıları yeni Londra Belediye Başkanı Boris Johnson cenapları Türk kökenli diye övünüyorlar. Doğruysa, en azından çok ilginç. Ancak  “Dede”  Ali Kemal’in  vatan haini olduğunu unutmamak ve unutturmamak şartıyla!.. Bazı İngilizler de  galiba Londra’nın yeni Belediye Başkanının Türk kökenli olmasından rahatsızlar. Dedesi Ali Kemal, Mütareke döneminde İngiltere’ye hizmet etmiş olsa da!
Bizim bazılarıysa, Boris Johnson’un, ülkesine ve milli davaya açıkça ihanet eden, Mustafa Kemal Düşmanı, Kurtuluş Mücadelesi karşıtı Ali Kemal’in torunu olmasıyla neredeyse övülecekler... Çünkü onlarına ruhları, zihniyetleri , Artin Kemal’le aynı! O Peyam-ı Sabah’ta yazardı: Bunlar neredeyse bütün medyada, köşelerde, programlarda yazıyor ve konuşuyorlar! Ali Kemal İngilizlere hizmet etti, bunlar ABD’ye ve AB’ye! ’Ve bu Ali Kemaller ağababalarını, yazdıklarından ve yaptıklarından dolayı halk tarafından öldürüldüğü için neredeyse   “şehit”  mertebesine çıkaracaklar! Geçen yıl  “Şehit Gazeteciler”  arasında Ali Kemal’in de adı vardı! Türklerin  “hafızası, nisyan ile maluldür!”
Önce şunu söylemeliyim: Ali Kemal yaptıklarından, yazdıklarından dolayı halkın öfkesini ve idam edilmeyi fazlasıyla hak etmişti. Ve Ankara’ya götürülüp, babamın da üye olduğu İstiklal Mahkemesi’nde, savunma hakkı verildikten sonra herhalde idamına hükmedilecekti! Ne o zaman, ne de şimdi buna itiraz edilemezdi!

Hükmü Dündari
Can Dündar, Ali Kemal olayının ayrıntılarını anlattıktan sonra soruyor;  “Ali Kemal yanılmış mıydı?” Ve yanıtlıyor: “Evet”... “Peki, böylesi bir finali hak etmiş miydi?”  Yanıtı;  “Herhalde her insaf sahibi kabul edecektir ki, hayır!”
Can kardeşim, futbol ve piyes oynanmıyordu o zamanlar; şimdi bu hükmü nasıl verebilirsin!  Halkın öfkesini, galeyanını, locadan tribünde, görmezlikten geliyorsun! Ben vatan hainleri hakkında o kadar  “insaflı”  olamıyorum! 
İzmit’teki  “Linç”  çok yanlıştı; Ankara’ya götürülse, babamın da aza olduğu İstiklal Mahkemesi huzuruna çıkarılsa cezası gene idam olacaktı!. Kimse buna  “yargısız infaz”   diyemez, karşı çıkamazdı. Bu  “yanlış”,  şimdi Ali Kemal “muhhibi liboşlara” dayanak oluyor. Ali Kemal’i öldürenler halktı,  “Sakallı”  Nurettin Paşa’nın  “askerleri”   değildi. Mustafa Kemal de o zaman, zaten pek hoşlaşmadığı Nurettin Paşa’ya bu linçe engel olmadığı için çok kızmıştı! 
Şimdi Boris Johnson seçimi dolayısıyla Ali Kemal ve olayı konusunda, liboşlar tarafından yazılanlar,  “Artin Kemal ruhunun”  liboşlarda yaşadığını gösteriyor.

Ali Kemal’in oğlu, torunu  
Burada parantez arasında bir vakıayı kaydedeyim.  Ali Kemal’in oğlu (Boris’in nesi olur?) TC devletini, Londra’da Büyükelçi olarak temsil etti. Ne Atatürk, ne de İnönü onun parlak kariyerini engellemediler. O da görevini, karmaşık duygular duymadan, sadakatle yaptı. Zeki Kunrealp’ın oğlu Selim Kunrealp da şimdi Büyükelçi olarak TC’ye sadakatle hizmet etmekte!... Ergenekon davasında insanları, akrabaları, fotoğrafları dolayısıyla suçlayan post modern McCarthy’cilere duyurulur!
Son söz: Hain her zaman her dönemde haindir - “zaman değişti” diye anlamı değişmez ve kuyruklar birine değer!

Yazarın Diğer Yazıları