Kafanızı kumdan çıkarın

Başlığı bilerek “imparatorluk” diye attım, abarttım... Amaç “ilgiyi” bu noktaya çekmek ve Avrupa Birliği gibi bir “çıkmazdan” başka bir şey sorgulayamayan Türk kamuoyuna, “etrafındaki”
gelişmeleri biraz göstermeyi
denemek.
Son bir haftadır Rusya’da neler olduğuna dikkat ediyor musunuz? 1999-2008 arasında petrolün 100 dolar sınırı aştığı dönemde değişen “Rus makro ekonomik” göstergelerini izliyor musunuz? İran’a saldırı potansiyeli ile 200 dolar sınırına dayanacak bir petrol fiyatı ile Rusya’da “neler olabileceğini” tahmin ediyor musunuz? Putin’in attığı imza ile “Rusya’yı küresel kan emicilere” kapatmasına ve dün yeni devlet başkanının “Rusya, İsviçre olacak” tezine dikkat ediyor musunuz? Peki Avrupa Birliği denilen yapının ekonomik çöküşün arifesinde olduğunu “görebiliyor musunuz” ? Sevgili dostlar, yazdıklarımın “hepsine” sonuna kadar inanıyorum ve 1945-1989-2001 gibi, dünyanın yeni bir “eksen kaymasının” hemen öncesinde olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum ama “kafasını kuma gömen” ülkemde, “Avrupa Birliği yalanından” başka bir şeyi tartışmak mümkün olmadığı için, bu  gerçekleri kamuoyuna anlatmam çok zor.  
*  Yiğit Bulut / Vatan

++++++

Yallah şoför yallah ne bekliysen...
Milliyetçilere olan kiniyle ünlenen Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Van ziyaretinde pasta tabağını görünce hemen ağzını açtı. Bu fırsatı kaçırmayan Şoför Odası Başkanı Faruk Alpaslan da çatalı daldırıp bir dilim pastayı Bakan’a ikram etti.


++++++

Günün Manşeti
Kemal Unakıtan sempozyum’da konuştu:
Lan, Davos’ta her yer eksi 20...
* Milliyet


++++++


Monarşi!
Cumhurbaşkanı Gül, yemin töreninde de Köşk’te verilen Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu’nda da smokin giymeyi reddetmişti...  Ama şimdi Kraliçe II. Elizabeth onuruna verilecek yemekte bu kıyafeti giyecekmiş... Ayrıca papyon bile takacakmış! Çünkü protokol görevlilerine, “Ne gerekiyorsa yaparım” demiş! Monarşinin hikmetine bakın: Cumhuriyet’in giydiremediği kıyafeti giydiriyor! 
* Mustafa Mutlu /Vatan


++++++


İnsan bile değilsiniz!
Ahmet Hakan Vakit Gazetesi yazarlarını
cinsel tacizi dinsel
istismarla
örtbas etmek ile suçladı
EY Mustafa... Ey Ali İhsan...
Ey Hasan...
Yani Vakit’in aslanları!
Ne türden Müslümanlar olduğunuzu anladık anlamasına da...
Söyler misiniz, siz nasıl insanlarsınız böyle? Onca tartışmanın, onca yazının, onca lafın ardından...
Hâlâ ama hâlâ...
Şöyle şeyler yazıyorsunuz:
 “Karşı taraf fuhuş, zina, bina yapıyor, hiçbir şey olmuyor... Bizim adamlarımızdan biri yapınca kıyamet kopuyor.”
Ey aslanlar!
“Çocuk istismarı” diye bir şey yazmıyor sizin kitapta, anladık...  “Çocuk” falan dinlemiyorsunuz, farkına vardık...  “Çocuğa cinsel taciz” eyleminin sadece ahlaki değil aynı zamanda kriminal bir tarafı olduğu gerçeğine kafanız yatmıyor, gördük...
Peki “riyakarlık” nedir bunu da mı bilmiyorsunuz?
 “Müslümanların keskin kılıcı” ya da “inananların yüz akı” sloganlarıyla yayınladığınız gazetenizde yazı yazdırdığınız adam, “çok pis” bir suçlamayla karşı karşıya kaldı...
 “Müslümanların keskin kılıcı” olmak ile “çok pis bir suçlamaya maruz kalmak” arasındaki derin mi derin uçurumu göremiyor musunuz?
Ne diye ikide bir, bu rezil ve kepaze durumu meşrulaştırmak için,
“başkalarının hayatları” ndan örnekler
sunuyorsunuz?
 “Başkaları”, sizin gibi “Biz İslam’ın keskin kılıcıyız... Cihada çıktık” falan diye hava mı atıyor da İslami kavramlarla “hayat tarzı” sorgulaması yapıyorsunuz...
Hem farkında değil misiniz, sizin adamınız “olgun bir kadına gönül düşürmüş yaşlı çapkın” falan değil...
Sizin adamınız, “bir çocuğa cinsel taciz uygulamak” gibi çok aşağılık bir suçu işlediği iddiasıyla yargılanıyor...
Böyle bir suçlama söz konusu
olduğunda...
 “Zina”, “dört şahit”, “ayet”, “hadis”, “günah”, “sünnet”, “Kuran”, “sevap”, “nikah”, “sizinkiler”, “bizimkiler”, “dava”, “mümin”, “mücahit”, “Fatıma” gibi sözcükler ağza alınmaz...
Bunu akıl etmek ve bu sonuca varmak için de...
Müslüman olmaya bile gerek yoktur, insan olmak yeterlidir...
Ama Mehmet Akif’in dediği gibi:
 “Müslümanlık nerde... Sizden geçmiş insanlık bile.”
* Ahmet Hakan/Hürriyet


++++++


Özrü kabahatinden büyük
Türkiye’nin önemli olduğunu varsaydığımız gazetecileri bu iktidar döneminde mesafe kuralını tamamen hiçe saydılar, nerede gazeteci gibi duracaklarını, nerede “iktidarın adamı” olacaklarını bilemediler. Asıl mesleki ayıp tam da burada gizli.
Mustafa Karaalioğlu’nu, Ekrem Dumanlı’yı falan saymıyorum. Hele ikincisi, eskiden dershanede hocalık yaparken şimdi gazete yönetiyor, yarın öbür gün yukarıdan talimat gelse Kapalıçarşı’da halı dükkanının başına geçer.
Ama bu iktidar döneminde, hiçbir iktidar döneminde hükümetin adamı olarak yer alamamış isimler bile “bir şeyci” olarak anılır oldu. Kendilerinin bu imajları hakkında ne düşündükleri, memnun olup olmadıklarını gerçekten merak ediyorum. Bu durumdan mutlu ve barışıklar mı?
Mesela Taha Akyol, hangi iktidarları desteklediğini, onların yanında yer aldığını yazmış büyük bir gururla; sadece Tayyip’çi olmadığını söylemek için. Ama bu savunması onu amacından saptırmış, özrü kabahatinden büyük bir yere taşımış: Gazeteci kendini böylesi taraf belirler mi, “Çiller’ciydim sonra Ecevit’i destekledim” gibilerinden cümleler kurabilme lüksüne/hakkına sahip mi? Hele hele bir de kanal yönetiyorsa.
O sofraya oturanlar kendilerini nasıl tanımlıyor? Gazeteciler taraftar mı, bağımsız birer gözlemci ve eleştirmen mi?
Birand ve Özkök gazetecilik yapmıştır, onları eleştiren meslektaşları suçlanacak hedef arıyorlarsa aynaya bakmalıdır.
* Oray Eğin/Akşam


++++++

Çağrılsaymış koşa koşa gidecekmiş...
Başköşeye oturtulması
gereken yemeğe çağrılmayan Fehmi Koru hâlâ yutkunuyor:
Davet edilmediğim için kırılmadım. Davet etseydi koşa koşa giderdim!!!


++++++


Nostradamus
Nazlı Ilıcakus

Menderes’in unutulmaması meğer Nazlı’nın kehanetiymiş:
“Tam 30 yıl sonra, Tayyip Erdoğan’ın sözleri, hem benim öngörümün teyididir, hem de Türkiye’de hâlâ hukukun üstünlüğünün tam olarak sağlanmadığının işaretidir. “
Yalı Kahini


++++++

Amerikan nöbetçisi asteğmen Hasan 68’li Hasan Cemal 40 yıl sonra
itiraf etti:

“Trabzon’da yedek subaydım 1968’de. İngilizce bildiğim için Boztepe’deki Amerikan üssünün dış güvenliğinden sorumlu takım komutanlığına getirilmiştim.”

Yazarın Diğer Yazıları