ABD bağlantısını "ortalama Türk" ler mi kurdu Tayyip Bey?

Tayyip Erdoğan. “AKP’yi ben kurmadım. Hasan, Hüseyin de kurmadı. Millet kurdu”  diyor.
Peki millet kurduysa, partinin programı neden ABD’den gönderildi?
“Ortalama Türk” ün ABD bağlantısı mı vardı?
Yoksa TÜSİAD bağlantısından sonra ABD temaslarını sağlayan Cüneyt Zapsu mudur ortalama Türk?

***

14656Mehmet Ali Güler’in hatırlattığı gibi, Tayyip Erdoğan’ı 1994’te keşfeden ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz değil miydi?
Abramowitz, 1994 yılında açıkça  “Erdoğan’ı Erbakan’a tercih ederiz” ve 15 Ekim 1996’da da Erdoğan’a hitaben,  “Siz İstanbul’u yönetip yıldızınızı parlatabildiğinize göre, Türkiye için de çok şeyler yapabilirsiniz” dememiş miydi?
Erdoğan niçin, Stratejik Araştırma Merkezi CSIS’te konuşma yapıyor, CIA’nın düşünce kuruluşu Rand Corporation ve Lehman Brothers Aracılık Kurumu yetkilileriyle görüşüyor, Amerikan Musevi Kongresi yetkilileriyle tanıştırılıyor ve Washington bürokrasisinin karşısına çıkarılıyordu?
Erdoğan, niçin 31 Ocak - 4 Şubat 2002 tarihleri arasında New York’a götürülüp Davos toplantılarına takdim edilmişti?
Grenville Bayford, Erdoğan ve Zapsu’yu 27 Ocak 2002 Pazar sabahı, karanlıklar prensi Richard Perle ile niçin gizlice
buluşturdu!
Erdoğan, ortalama Türk olduğu için mi?

***

Yoksa Graham Fuller ve Paul Henze de ortalama Türk müydü?
Fuller ve Henze, 1980’li yıllardan itibaren,  “Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslam’dır. Etnik kimlikler kendilerini ifade edebilmelidir”  demeye başlamıştı. Sonuçta, Ilımlı İslam ve köktenciliği dönüştürme projeleri birbiri ardına uygulandı ve projeyi kabul edenler Türkiye’de tek başına iktidar yapıldı.
Önce Turgut Özal’ı iktidar yaptılar, Özal, konuyu  “Federasyonu tartışalım”  noktasına kadar götürdü ve kendisine bağlı özel bir istihbarat örgütü kurmaya çalışarak, Ilımlı İslam projesini hayata geçirdi. İşte bugün Nihat Çetinkaya da açıklıyor ki, Özal tam bir Osmanlıcı idi ve Osmanlı’yı ihya peşinde idi!
Zaman içinde bu proje kapsamında eğitimden geçen nesiller ağırlıklı olarak ANAP ve Refah Partisi’ne egemen oldu. ANAP iktidardaki teslimiyetçi ve vurguncu politikalar yüzünden yıpranınca, kadrolar Refah ve sonra Fazilet Partisi içinde kendisini gösterdi. Fazilet Partisi içinde  “Yenilikçi kanat”  adını alan dönüşüme uğramış kadrolar, Graham Fuller’in açık teşviki ile AKP’yi kurarak, liberalleşmeyi, IMF politikalarını savunmaya başladı. Parti programlarına bile kendilerine ABD’den gönderilmiş metinleri aynen geçirdiler.  “Küreselleşme, hiçbir ülkenin ada olmasına, yani ulusal nitelikte kalmasına izin vermez”  dediler. Küreselleşmenin şehir devletleri planını aynen kabul ettiler. Projenin ABD’deki mimarları ile birebir ilişkiye giren ve bu noktadan sonra TÜSİAD’ın da desteğini arkasında bulan AKP, tek başına iktidar yapıldı. Ve  “Irak ve İran’daki totaliter rejimleri yıkıp, Batı’nın kapitalizm, demokrasi ve bilim düşüncelerini oraya taşımak”  diye özetlenen  “ABD’nin dış politikası”  uygulanmaya başlandı.
ABD ordusu, Irak ve İran’daki totaliter rejimleri yıkmak hedefiyle, Türkiye’nin güneyine Irak’a yerleşti!

***

Ortalama Türk bunları görmüyor da hâlâ AKP diyorsa vay o ortalamanın haline?
Çünkü bugün de aynı proje sürüyor. Fuller,  “Yeni Türkiye Cumhuriyeti”  diye kitap yazarak, Türkiye’yi Türk devleti olmaktan çıkarma projesini Osmanlıcılık diye gösteriyor.
Ve Fuller, AKP’nin savunmasını yapıyor! Neden acaba?

Yazarın Diğer Yazıları