Kraliçe'nin maiyetinde

İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth eşi Prens Philip’le birlikte önümüzdeki günlerde Türkiye’ye geliyor... Ankara, İstanbul ve Bursa’da olacak... Kraliçe ve eşi Türkiye’ye 18 Ekim 1971’de resmi ziyaret yapmışlar, o zaman da İzmir’e Kuşadası’na ve Efes’e gitmişlerdi. Ben de o sırada Basın Yayın Genel Müdürü olduğum için eşimle birlikte bir hafta boyu, maiyetlerinde bulunmak şerefine nail olmuştum... Hatıralarım canlandı...

Bu sefer Çankaya’da onları Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi türbanlı Hayrünnisa Hanımefendi kabul edecekler ve tabii resmi kabulde de Başbakan ve bakanlarla tanışacaklar... Ve Kraliçenin huzuruna protokol ve teamül gereği büyük üniforma, frak ve uzun tuvaletle çıkılması  gerekiyor! Gül, frak yerine smokin giymeyi zoraki kabul etmiş! Tabii Başbakan ve bakanlar da oruç bozacak, smokin giyeceklermiş! Bu manzarayı görmek isterdim... Acaba ziyafette içki ikram edilecek ve şampanya kadehleri kaldırılacak mı?

Otuzaltı yılda...
Bu ziyaret 36 yılda Türkiye’de ne büyük değişiklikler olduğunu gösterecek... Herhalde majesteleri ve eşi de bunu fark edeceklerdir. O zaman Cumhurbaşkanı rahmetli Cevdet Sunay, Başbakan rahmetli Nihat Erim, Dışişleri Bakanı da Osman Olcay idi... Şimdi ise yerlerinde Gül, Erdoğan ve Babacan var!
Kraliçe çok zarif bir hanım, Prens ise tam bir  “halk çocuğu”... Topkapı Sarayı’nı gezerken fotoğrafçıların hücumunu birlikte tekme tokat bertaraf etmiştik... Prens tekme atarken bana göz kırpıyordu!

Topkapı Sarayı’ndaki öğle yemeğinde Kraliçenin önüne iltifat olsun diye konulan,Türkiye boyu veya “Kraliçe Boyu” talaş kebabıyla savaşmasını unutamam.. Gene sarayda tuvalete gittiği zaman işgüzar tuvalet hademesinin iltifat olsun diye yere serdiği  küçük havlularda kayıp düşme tehlikesi geçirdiğini de... Topkapı Sarayı tarihe az kalsın  “İngiltere Kraliçesinin yaralandığı yer” diye de geçecekti...
Kraliçe, saraya girişlerinde onları Mehter takımı ve yeniçeriler karşılamıştı. Kraliçeye doğru yürürlerken Elizabeth  “Müthiş değiller mi?”  diye ürkmüş, gerilemişti.... Seyahatte yanlarında kızları Prenses Anne da vardı... Biraz hırçın bir kız! Anasıyla sertçe tartışmasına kulak misafiri oldum!

Babacan ve Olcay
Babacan’ın selefi Osman Olcay çok zarif, espritüel, dünya çapında bir diplomat... Kraliçenin Ankara’da konuk edildiği köşk  hariciye ve Olcay’ın zarif eşi Necla Hanım  ve Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri tarafından  “dekore” edilmişti... Ziyaretten bir gün evvel köşkü yabancı basına gösterdik... Biz, eşim ve ben görür görmez dehşete kapıldık... Kısacası hiç de Türk görgüsüne uygun değildi...

İzmir’de Efes Oteli’nde yemek yenirken kraliçenin önüne herkesten farklı, büyük ve etrafı süslü bir dondurma tabağı kondu... Kraliçe bununla da başa çıkamıyordu... Osman yapıştırdı,  “Majesteleri herhalde Ankara’daki köşkümüzü dekore edenin eseri”  diye...
Efes Harabelerini gezerken Kraliçe oradaki genelev kalıntısı  önünde durdu ve ne olduğunu sordu...  Mihmandar kem küm ederken Prens, adıyla sanıyla  “Genelev, şekerim” diye yapıştırdı!
Bu ziyaretten böyle anılar ve Kraliçenin lütfettiği bir CVO (Commander of the Victorian Order Nişanı) kaldı. Bir de sonraki bir olay....

Yıllar sonra İngiltere’ye gitmiştim ve oradaki dostlarım beni Kraliçe’nin Windsor şatosunun bahçesinde oynanacak ve Kraliçe’nin oğlu Charles’ın da yer alacağı polo maçına davet ettiler. Kraliçe’nin de bulunduğu maçın arasında çardak altında çay ikram edilecek. Fakat dostlarım “Kusura bakma. Protokol gereği seni Kraliçe’ye takdim edemeyiz. Ama önüne gelip durursa, başka!” Ve Kraliçe benim karşıma gelip durmaz mı, bir de “Mr. Kılıç burada ne arıyorsunuz?” diye sormaz mı... Arkadaşlarım şaşkınlıktan yerle bir oldular!

Yazarın Diğer Yazıları