Darbeye zemin hazırlamak için iyi bir model!

Bir dizi filmle birlikte, 1971’de idam edilen üç gençten biri olan Deniz Gezmiş, örnek alınacak bir kahraman olarak efsaneleştiriliyor.
Bu konudaki görüşlerimi neden yazmadığımı soran okurlarım oluyor. Halbuki, “Gladio” başlığı altında konuyu ilk olarak araştırıp yazan kişi benim. Araştırmamı, 3-10 Mart 1997 tarihlerinde, yani 11 yıl önce, kısa bir süre bulunduğum Günaydın gazetesinde “Gladio Perdesi Açılıyor” başlıklı bir dizi yazıyla yayınlamıştım. Daha sonra 9 Mart cuntasının içinde bulunan Erol Bilbilik, Deniz Gezmiş ile ilgili gerçekleri de açıkladı. Takip edenler açısından olayların bilinmeyen bir tarafı kalmamış gibidir.
Aynı araştırmamı, talep üzerine Yeniçağ’da da 8-17 Ocak 2006 tarihleri arasında bu sütunda yayınladım. O tarihte, bazı İnternet sitelerinde ve bir dergide hakkımda bu araştırmam sebebiyle bir iftira ve hakaret kampanyası başlatıldı. Kampanya tam altı ay sürdü!
Şimdi televizyon dizisi sebebiyle Deniz Gezmiş ve arkadaşları yeniden gündemde. Bu arada Günaydın ve Yeniçağ’da yayınlanmış araştırmamı, bir televizyon programında faydalanmak üzere Nazmi Çelenk istemiş, ben de kendisine sadece Deniz Gezmiş ile ilgili bölümü kaynak göstererek kullanma izniyle göndermiştim. Televizyonda ne yaptı bilmiyorum ama araştırmamı ifadeleri biraz değiştirerek, daha doğrusu bozarak Tercüman okuruna  “kendi çalışması”  olarak sunmuş! Haftaya da devamını yazacakmış! Çelenk, bizim bu yazılar sebebiyle yediğimiz küfürleri üstüne alacaksa mesele yok!
Behiç (Kılıç) ağabey, şu işe bir el koy lütfen! Yedi yıl emek verdiğim Tercüman’ın seviyesini bu kadar ayağa düşürmesinler!
Ne günlere kaldık yahu?

* * *

Biz Deniz Gezmiş’in idamı gerektirecek ağırlıkta bir suç işlemediğini, adam öldürmediğini, emperyalizme karşı olduğunu biliyoruz. Fakat, darbeye zemin hazırlamak üzere düzenlenmiş olaylar içinde kullanıldığını, o dönemi yaşamış herkes biliyor.
“Deniz Gezmiş’lere mısır patlatır gibi bomba patlattıranlar” başlığı altında Hasan Cemal, Erol Bilbilik’ten alıntılarla konuyu özetledikten sonra “Alık gibi hep aynı filmi seyretmek zorunda mıyız? Geçmiş peşimizi hiç bırakmayacak mı? Bu bir kader mi?
Geçmişle yüzleşerek, hesaplaşarak, böylece geçmişten gerekli dersleri çıkararak bu filmden ne zaman kurtulacağız? Üzerinde darbe yazan o rezil filmi tarihin raflarına artık ne zaman bırakacağız?” diye soruyor haklı olarak.
Hasan Cemal, “Kırk yıl önce de sağda solda gençlere bomba patlatıp darbenin yolu açılmak isteniyordu. Bu kepaze oyunun içinde ben de vardım. Bugün de oynanıyor bu oyun.
Bir kişi, eline verilen bombaları önce Cumhuriyet gazetesine atıyor; sonra aynı kişinin eline tabanca tutuşturulup kanlı Danıştay baskını yapılıyor.
Ve Türkiye’de tıpkı kırk yıl önceki gibi bir darbe ortamı oluşturulmak isteniyor. Ve bizden daha hâlâ bu oyuna seyirci kalmamız, kayıtsız kalmamız talep ediliyor”  diyor.
Mesele bu kadar açıktır. Sarp Kuray’a, Deniz Gezmiş’e bombaları İrfan Solmazer’in verdiği bugün biliniyor. “Onlara İstanbul’da, Ankara’da mısır patlatır gibi bomba patlattırıyorum” diyen, Darbeci İrfan Solmazer, 12 Mart’tan sonra Almanya’ya gönderildi. 
Mısır patlatır gibi bomba patlatan üç genç ise idam edildi.
Demek ki gençlerden önce o bombaları patlattıranlar yargılanmalıydı ama nerede o hukuk devleti anlayışı? 

* * *


1971’de devrimci gençlerin darbeye zemin hazırlamak için kullanıldığını, o gençlerden biri olan Hasan Cemal söylüyor ve buna rağmen aynı film yeniden gösterine sunuluyor!
19 Mayıs’ı Anıtkabir’de kutlamak için bugün İstanbul’dan yola çıkacak Türkiye Gençlik Birliği mensubu öğrenciler gazetede beni ziyaret etti. Onlara da bu gerçekleri anlattım.

Yazarın Diğer Yazıları