Öfkesiz iman...

İki gün sonra (25 Mayıs 2008) Necip Fazıl’ın vefatının 25. yıl dönümü... Üstadın ölüm yıl dönümünde ne yazayım diye düşünürken aklıma onun çoğunluğu beyitlerden oluşan “Öfke ve Hiciv” adlı eseri geldi. Kitabı alıp tefeül usulü açtım. İster tesadüf deyin ister tevafuk, karşıma şu beyit çıktı:
                        ÖFKE
“Razı mısın, olmasın kaşı gözü simanın?
Hiçbir değeri yoktur, öfkesi yok imanın.”
Necip Fazıl’ın şiir olarak ifade ettiği bu düşünceyi düz yazı halinde söylemek istersek şöyle diyebiliriz: “Yüzde kaş, göz olmadığı zaman insan ne ise, öfkesi olmayan iman da odur.” Beytin birinci mısraının doldurma olduğu, şairin doğrudan “Öfkesi olmayan imanın hiçbir değeri yoktur” demek istediği de düşünülebilir.
Bir “his” şiiri vardır bir de “kültür” şiiri... Hamuru -yukarıdaki beyit gibi- “fikir” ve “hars” tan oluşan kültür şiirini anlayabilmek için öncelikle o şiirin fikrî kaynaklarına inmek gerekir. Peki, söz konusu beytin fikrî kaynağı nedir acaba?
Hz. Peygamberimizin şu sözünü sanırım hatırlayacaksınız: “Her kim bir münker (dince uygun görülmeyen, caiz olmayan) işlendiğini görür de eliyle değiştirmeye gücü yeterse onu eliyle değiştirsin. Buna kudreti yoksa diliyle değiştirsin. Diliyle de değiştirmeye muktedir değilse kalbiyle değiştirsin. Bu da imanın en zayıfıdır.”
Hadis’ten de anlaşılacağı üzere, herhangi bir kötülük görüldüğü zaman onun “el” ile yahut “dil” ile düzeltilmesi gerekir. Bunlara güç yetmediği takdirde kalben buğuz etmek, toplumda dinin yasakladığı fiiller nasıl işlenebiliyor diye öfkelenmek, onları tasvip etmediğimizi -hiç olmazsa- kalben ifade etmek dînî bir vecîbedir. Necip Fazıl’ın beytinin arka planında işte bu “nass” vardır.
İsterseniz konuyu müşahhas bir örnekle biraz açmaya çalışalım: Âmiriniz, patronunuz yahut müdürünüz -her kimse- arkadaşlarını toplamış içki içiyorlar, siz de servis yapıyorsunuz... İçki şişelerini alıp çöpe atamazsınız. İçki içmek dînen haramdır, içmeyin de diyemezsiniz. Geriye ne kaldı? Kalben buğuz... Bunu da yapmıyor ve “bana ne, içen içsin saçan saçsın” diyorsanız en zayıf imandan da (kalben buğuz) mahrumsunuz demektir ki Necip Fazıl  “Öfkesi yok imanın hiçbir değeri yoktur”  derken bu noktaya işaret etmek istemiştir.
Bu konuda Mevlana da bir beytinde meâlen şöyle der: “Gayret-i dîniyye (sevkiyle gelen öfke) ateşinden dünya yemyeşil olur.”
Öfke ateşinden dünya nasıl mı yeşerecek?.. Hiç kimse kötülüğe göz yummaz ve herkes gücü nispetinde münkeri defetmeye gayret ederse cemiyete iyilik, güzellik ve adalet hâkim olacağı için gayet tabii, dünya gülistana dönecektir.
Necip Fazıl’ın, yazımızın çekirdeğini teşkil eden beyti otuz küsur sene önce yazılmıştır. Üstat bugünkü reaksiyonsuzluğu, neme lazımcılığı hatta tepkisizliğin bir meziyet olarak algılandığı günümüz İslâm anlayışını görseydi kim bilir ne derdi...
Kısacası; dinler arası diyalogdu, mozaikti, AB kriterleriydi derken bütün dînî ve millî hassasiyetlerimizi kaybettik. Topluma hâkim olan felsefe  “yemek içmek, gülüp oynamak, gezip eğlenmek...” Hemen herkes lisân-ı hâl ile “bunların dışındakiler beni ilgilendirmiyor” der gibi. Bu şartlarda “müminim, müslümanım” sözü bir değer ifade eder mi bilmem...
Vefatının 25. yıl dönümünde Necip Fazıl’ı rahmetle anıyoruz...

Yazarın Diğer Yazıları