'Büyük Kürd'-istan- oyunu

“Güneydoğu Sorunu”  nasıl çözülecek? Şu sırada, Türkiye’yi  bölücülükle, PKK ile bu mücadeleden vazgeçirmek için “sözde barışçı”  çözümle, “ölümü gösterip sıtmaya”, mesela, APO’nun “Türk-Kürt Federasyonuna” eyalet sistemine razı etmek için çeşitli boyutlu bir satranç oyunu oynanıyor.
“Barzani ve Talabani PKK’yı dışladılar. Barzani artık dostumuz oldu; Türkiye’ye davet edilmeli, Irak ve Türkiye arasında her türlü işbirliği ‘yeni açılım’ yapılmalı” efsaneleri bir tarafta; diğer taraftan, DTP’liler ve öteki   sicilli Kürtçülerin, mesela Şerafettin Elçi’nin  “Le Monde”  ve  “International Herald Tribune” gazetelerinde yayınlanan, güya “barış”, aslında “savaş çağrısı”, sorunu ünlü “uluslarası arabulucularla” ve sonra da BM Barış Gücü’yle uluslarası platforma taşımak çabaları var! Ancak, bu kadınlar -adamlar, DTP’liler, Leyla Zana vb. APO’yu önder kabul etmekten ve PKK’dan asla vazgeçmiyorlar. Türkiye’yi  “sözde barışçı çözüme” aslında “teslimiyete” zorlamaya yönelik , “birçok ” iyi “ ve ” kötü polisli “ bir oyun bu!
Karşı taraf ne istediğini, ne yaptığını biliyor da acaba biz biliyor muyuz? Asıl, “AB-ABD bağımlısı” AKP iktidarı biliyor mu? Hiç sanmıyorum! Asıl talihsizliğimiz de burada! Babacan övünüyor: “Irak’taki yerel unsurlarla müzakereler iyi gidiyor” diye... Ve Başbakan Erdoğan da herhalde gözleri iyileştikten sonra Irak’a, Talabani’ye gidecek. Fakat orada ne verecek, ne alacak? Mesele bu!

Nasıl çözüm?

Evet; bu “sorun” nasıl çözülmeli? Ne yapmalı? Teslimiyetçilerden Mehmet Ali Bırand “Terörist gençleri dağlardan indirmek, Türkiye’ye geçişlerini engellemek yerine, dağa çıkışları durdurmalı” diyor... Ona göre, Kuzey Irak’a operasyonlar boşuna, hamasi kahramanlık masalları boşuna övünme!
Birand bir yerde haklı... Ben de geçenlerde yazdım;  “PKK’nın son çırpınışları, PKK panik içinde, ha dağıldı, ha dağılacak” derken, PKK içerde ve dışarıda ayakta, şenaatine devam ediyor, öldürüle öldürüle bitirilemiyor! Kısacası, bu artık, “şu kadar terörist bu kadar terörist öldü” rakamlar savaşı değil ve sadece operasyonlarla bitirilecek bir şey de değil!  Karşımızda, artık “hayal” olmaktan çıkmış ve bir daha geriye, şişesine sokulamayacak bir “Büyük Kürdistan” realitesi var! Bu realite durdukça, ki duracak ve Irak bölününce de Büyük Kürdistan Devleti Talabani tarafından mı - muhtemelen Barzani tarafından mı muhakkak kurulacak... Ve o zaman da Kürt Gençleri dağa çıkmayacaklar. ” Büyük Kürt Devleti “ tarafından cezbedilecekler! Buna karşılık,  milli ve siyasi iradeye ve de muhakkak askeri güce dayalı radikal ve çok kapsamlı bir mücadele gerekiyor!

Kürt sorunu Türk sorunu

Bu “sorun” konusunda nerede yanlış yapıldı? Özenle, “Kürt Sorunu” demiyorum; Türkiye Cumhuriyetine hatta “Türklüğe” bağlı büyük bir vatandaş çoğunluğunu terörden ve bölücülükten tenzih etmek için;  son tahlilde, “sorunun” çözülmesi için umut onlar! Onları kaybetmememiz, açıkçası “asimile” etmeye devam etmemiz lazım.

APO ve PKK!
 
Bugün 68’lilere, 70’li yılların Devrimcilerine övgüler yağdıran, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına ağıtlar yakanlar, bu hareketlerdeki “Türk ve Kürt Halkları” söylemlerinin,  bölücülüğün işaretleri olduğunu ve “Büyük Kürdistan” hayalinin boyutu olduğunu unutuyorlar, unutturuyorlar!
Kısacası bilinmeli ki, bugün bu sorun Türkiye’nin sorunu  Kürtler  değil, Kürtçülük -Türkiye’nin bölünmesi sorunudur: Türkiye topraklarını içerecek “Büyük Kürdistan” sorunudur. Kürtçüler bu emellerinden asla vazgeçmeyeceklerdir ve Türkiye, bu konuda teslimiyetçi oldukça, Amerikalıların, Avrupalıların telkin ettikleri, bizim sözde aydınların “Barışçı Çözüm” önerilerine itibar ettikçe, “Büyük Kürdistan Hayali” Kürtlerimizi, hele gençleri cezbecek! 
Hasan Cemal, “Türkiye demokrasi ve hukuk yolundan sapar, AB şemsiyesi altından uzaklaşırsa, çözüm olmaz” demek istiyor... Aslında Kürtçülük bu “yollarda” ve bu bahanelerle “AB ABD şemsiyesi altında” azmakta!

Yazarın Diğer Yazıları