Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU

Sadi SOMUNCUOĞLU

Aşiret reisi kadar olamaz mısınız?

TRT’den Türkçe dışında farklı dil ve lehçelerde yayın yapılmasına dair düzenleme, AKP-DTP ittifakıyla kabul edildi. Böylece, devlet televizyonunun bir kanalından 24 saat Kürtçe yayın yapılmasının önü açıldı.
Meclis’te görüşmeler sırasında AKP Diyarbakır Milletvekili Abdurrahman Kurt,  “Şark veya Kürt sorunu”  olarak adlandırılan sorunun, sosyal, siyasal ve kültürel politikalarla çözüleceğini iddia etti. DTP’li Hasip Kaplan, “20 milyon Kürt vatandaşın ana dilini konuşmasını yasaklamak kültürel vandalizmdir. Allah’tan korkun”  dedi. AKP Grup Başkanvekili Elitaş da, “Türklüğü ile övünen, Orta Anadolu’dan gelmiş bir milletvekili olarak  önergeyi  iç rahatlığıyla imzaladığını”  söyledi.
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural,   “Farklı dil ve lehçelerde yayın Anayasa’ya aykırıdır. Bu, eğitim ve öğretimin de farklı dillerde yapılmasının önünü açacaktır” diye feryat etse de AKP-DTP bildiğini okudu.
Yerli-yabancı tüm araştırmalarda,  “ana dilim Kürtçe”  diyenlerin oranı  %7-8, kendini  “Kürt”  sayanların ise %1- 4 civarında. Ana dilde konuşmak serbest, ama  “siyasi çözüm” le ülkenin parçalanmak istediği de ortada. O halde, “Türklüğüyle övünenlerin iç rahatlığıyla” çok dilliliğe “evet” demeleri mümkün mü? Son düzenleme, hem AB hukukuna aykırı, hem de hiçbir AB ülkesinde yok. Bir daha anlatalım:
Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Adalet Divanı’nın Belçika ile ilgili iki (15.7.1965 tarih, 233/64 numaralı-17.5.1985 tarih, 10650/83 DR42 numaralı), Hollanda ile ilgili olarak da (12.1.1985 tarih-111000/84 DR45 numaralı) bir karar var. Bu kararlarda, dil hürriyetinin AİHS’nin kapsamı dışında kaldığı, ayrıca sözleşmenin 10. maddesindeki düşünceyi açıklama hürriyetinin, dil hürriyetini içerir şekilde yorumlanamayacağı açıkça belirtilmiştir. Mesela Hollanda’da Frisian Ulusal Partisi, Frisian dilinin idari ve siyasi amaçlarla kullanımını yasakladığı ve bunun AİHS’nin düşünce, vicdan ve din özgürlüğünü düzenleyen 9 ve ifade özgürlüğünü düzenleyen 10. maddelerinin ihlali olduğu gerekçesiyle Hollanda Hükümeti aleyhine dava açmıştır. Komisyon; “Sözleşmenin 10. Maddesi kamu otoritesinin müdahalesi olmaksızın herkesin bir düşünceye sahip olmasını, enformasyon ve fikirlere ulaşmasını garanti eder. Ancak bu maddeler özel olarak ’dil özgürlüğünü’garanti etmez. Özellikle de idari konularda isteyenin istediği dili kullanma özgürlüğünü garanti altına almaz” kararını vermiştir.
İşte “uyum sağlıyoruz” denilen AB gerçeği bu. Kaldı ki, ülkemizde bin yıldır, gayri-Müslimlerin dışında herkes çoğunluğa mensuptur ve devletimiz bu esasa göre kurulmuştur. AKP iktidarındaki dönüşümü görmek için biraz geriye gidelim. Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül,  “Burada TRT’nin yapması konusunda görüş var. Baştan devlet eliyle yayın yaptığınızda farkına varmadan ikinci bir resmi dil koyuyorsunuz. Oysa Türkiye’nin resmi dili Türkçedir. TRT yabancı bir dille yayın yapacak -ki buna Kürtçe diyelim- o zaman başkaları da çıkabilir ve mahkeme kararları alarak kendileri için de yayın isteyebilir.   Karadeniz’den biri çıkıp Lazca yayın ister. Güneydoğu’dan bazıları Arapça yayın ister. Açar davayı, kazanır; TRT de bu dillerde yayın yapmak zorunda kalır. İkinci resmi dil tehlikesi doğar...”  diyordu. Ama bir yıl sonra,  farklı dil ve lehçelerde yayının TRT’den yapılmasında ısrar eden de yine Gül oldu.
Kestirmeden söyleyelim, bu yayınların TRT’den yapılması çok yanlıştır. Bu yanlışa  “alıştırıldıktan” sonra sıra heybedeki  “ana dillerde eğitime” gelecektir. AB bunu, müktesebatına aykırı olduğu halde, 2000 ve 2003 Katılım Ortaklığı Belgesiyle istemiştir.
Tekrarlıyoruz, bunların “AB’ye uyumla”  ilgisi yok. Amaç, önce çok dilliliğe geçilerek, Anayasa’daki  “Devletin dili Türkçe”  hükmünü geçersiz hale getirmek. Sonra,  “Sivil”  Anayasa ile yapılamayan, devletin ve milletin kimliğinideğiştirmek.
Barzani, “tek millet için tek dil şart”  deyip, “soranice” lehçesini resmi dil yaptı. 
Dileğimiz, Cumhurbaşkanı Gül’ün, şu aşiret reisine bakıp, fikrini bir kez daha değiştirerek, bu yasayı onaylamamasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları