Suça teşvik ettiler

Önceki gün gazetelerin sütunlarından kin, nefret, öfke ve tahrik akıyordu. Kalemlerini kılıç niyetine sallayan bazı yazarlar hukuk tanımaz bir tavırla ’kanunları çiğneyin’ mesajı verdi 

Hukuku tanımıyormuş
Bu bir  “yargı darbesi” dir!..
Bu karardan sonra, benim için de Anayasa Mahkemesi  “yok”  hükmündedir!.. Çünkü Anayasa Mahkemesi, Meclis’in görev alanına  “tecavüz” etmiş ve Meclis’in yetkisini  “gasp” etmiştir!..
“Türk Milleti adına”  karar veren yargı,  “Türk Milletini iplemez” bir tavrın içindedir!..
Anayasa Mahkemesi, madem ki milletin, yani benim talebimi  “yok hükmünde” sayıyor, bu saatten sonra benim gözümde de CHP ve Anayasa Mahkemesi  “yok hükmünde” dir!..
Ne kararlarını tanıyorum, ne de kendilerini! 
* Hasan Karakaya / Vakit

Cehennemlik ilan etti
Bir takım adamlar öyle istiyor diye biz dinimizden vazgeçecek değiliz..
Hesaplaşma keskinleşiyor.
Cennet ve cehennem boşuna değil.. Herkes gideceği yere koşar adım gidiyor..
Ben Allah’tan başka, bana İlahlık taslayan, Rablik taslayanlara  “La!”  diyorum!
Yok Anayasanın maddeleri arasında hiyerarşi varmış, yok değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen maddeler varmış!
Hadi,  “bey, efendi”  demeyi de yasaklayın,  “hacı hoca”  demeyi de, Kur’an kursu hocalarının da başını açtırın...
* Abdurrahman Dilipak / Vakit

Türk Ceza Kanunu
MADDE 214:
* Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
MADDE 216:
* Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
MADDE 218:
* Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.


++++++


Herkes yasayı çiğneyebilir

5 Haziran 2008 Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli günlerinden birisidir. Çünkü bir kırılma noktasıdır. Kırılan toplumla devlet arasındaki, toplumla hukuk arasındaki bağlantıdır.


.............

Devleti ve rejimi temsil eden irade, kendi gizli kitabından ürettiği fetvayla millete yasak koydu. Bunu da en gözü kara, en cüretkar bir yolla; hukuku öfkesine ve düşmanlığına barut yaparak gerçekleştirdi.
Bizim rejim sözleşmemizde böyle bir yetki gaspı, böyle bir ihlal serbestliği, anayasanın mahkeme tarafından çiğnenebileceği garantisi yoktu.
Dolayısıyla, anayasa ile mücessem hale gelen temel sözleşme artık bozulmuştur.
Anayasa Mahkemesi’nin anayasayı çiğnediği bir ülkede artık kimsenin hukuka riayet etmesini bekleyemezsiniz.
Hukukçular bunu yapabildiğine göre, sıradan insanlar da hukuk tanımayabilir; kim ne diyebilir ki!
Bu ülkede bir oyun oynanmıyor; aksine her şey çok açıktır. Açık olan bir savaşın başladığıdır.
Anayasal sistem artık ortak bir yükümlülüğün ve düzenlemenin adı değildir. Hukuk, AK Parti’ye karşı siyaset savaşının, topluma karşı düşmanlık ve kinin koçbaşıdır.
Bu savaşı kutsallaştıranlar için hukuk bir araçtır; savaşı kazanmak için bazen koltuk değneği bazen tank mermisidir.  
* Mustafa Karaalioğlu / Star


++++++



‘Filmin sonu’ tehdidi
Ezcümle, Anayasa Mahkemesi’nin üniversitelerde türbana geçit vermeyen kararı hukuka aykırıdır...
Unutmayınız, bu sürecin bir de finali var!
Bu sütunda daha önce  “Eğer Türkiye’nin yeni gidişatını tersine çevirmekte ısrar ederlerse Bir Millet Uyanıyor adlı yerli film gösterime girer”  demiştim. Bugün bu cümlemi daha da kuvvetli bir vurguyla hatırlatıyorum.
Son türban kararına imza atanların gücü Türkiye’yi geriye döndürmeye yetmez...
Filmin sonunu bekleyin, ne dediğimi göreceksiniz!
* Tamer Korkmaz / Yenişafak


++++++



Gelsin mağdur oyları
Başörtüsü yasağının, sadece bir bez parçasını yasaklamadığını, bu ülkenin İslâmî kimliğini, iddialarını, rüyalarını yasakladığını bilelim. Bu yasak, gayr-ı Türk ve gayr-ı Müslim hâin bir şebekenin bu ülkenin ekonomisine de, bürokrasisine de, yönetimine de hâlâ hâkim olduğunun en somut kanıtıdır.
Bu tür yasaklarla bu milletin tarihî yürüyüşü durdurulamayacak; bu milleti daha bir bilinçlendirecektir. Türkiye’nin dostunu, düşmanını ayırt etmesini kolaylaştıracak ve yarın sandıkta yasakçıların suratlarına bir şamar gibi geri dönecektir. Tarih yapmış bir milletin kaderiyle oynanmaz. Bunun faturası çok ağır olur...
* Yusuf Kaplan / Yenişafak


++++++



Yargılayan yargılanır
Bizim sadece gündeme giren kritik davalar vesilesiyle hatırladığımız “yargılayan, yargılanır” prensibi, yargıçlar için bir yaşam düstûru
olmalıdır.
Bugünden sonra Türkiye’de hiçbir gelişme sürpriz sayılmayacak. Artık AK Parti kapatılabilir, Cumhurbaşkanı Çankaya’dan indirilebilir. Bir darbe döneminde başımıza gelebilecek her şey vuku bulabilir. Siyasetin renkli dünyasının sağa sola savrulmasına karşı, devlet ve toplum düzenini istikrar içinde tutmakla görevli yargı, artık belirsizliğin ve kuralsızlığın kaynağı. Bu durumda rollerin değişmesi gerekiyor. Siyasete, dengeli, istikrarlı davranarak yargının yarattığı boşluğu doldurmak kalıyor. Türkiye hukuk devletinden uzaklaşıyor. Medenî bir ülke olma hayali zayıflıyor. Söylenecek tek söz kalıyor: Yargılayan, yargılanır. 
* Mümtaz’er Türköne


++++++


Ülke cehenneme döner
Anayasayı açıkça çiğniyorlar. Meclis’in yetkilerini gasp ediyorlar. Milli iradeyi tümden yok sayıyorlar.
Ülkenin nefes borularını
sıkıyorlar.
Hanginizin canı, hanginizin malı güvende artık?  Hukukun olmadığı yerde güven nasıl olsun? Güvenin olmadığı yerde insanlar nasıl yaşasın, nasıl yatırım yapsın, nasıl iş bulsun?
Yasalar infilak eder.
Yargıçların yasalara uymadığı yerde kimse yasalara uymaz.
Bir cehenneme döner ülke.
Hukukçular gemiyi terk etti.
Bundan sonra yolu kendimiz bulacağız...
* Ahmet Altan / Taraf


++++++



Ergun çok üzüldü
Ergun Babahan, Türkiye’nin hukuk aracılığıyla biçimlendirilmesinden rahatsız olmuş. Çünkü bu sistem oturursa Ergun’un özgürlükler çerçevesinde ele aldığı etnik tavizlere de yol verilmeyecek. O’nun savunduğu gruplar özgürlüklerini şiddet yoluyla elde etmeye alışıklar...
Hadi itiraf et, başörtülü kızların üniveristeye girememesi mi yoksa, AKP kapatılırsa koltuğunu, dolgun maaşını ve son model makam arabanı kaybetmenin paniği mi senin ki?


++++++



AK günler bitti
Meclis kapandı
Yasemin Çongar 5 Haziran’ı demokrasinin kara günü ilan etti. Çünkü demokrasinin AK günlerinin de sonuna gelindiğinin farkında. Bu nedenle “ülkenin bir darbe sürecinden geçtiğinin, darbenin hedefinin AKP olduğunun ve yargının Meclis’i fiilen kapattığının” altını çizmiş. Hadi başörtüsü üzerinde uzlaşı sağlanabilmiş ender konulardandı deyip hak verelim de...  Meclis, asıl Çankaya AKP dayatması biçiminde geçen yasaların noteri olduğu gün fiilen kapatılmamış mıydı?


++++++


Taşgetiren endişeli

Türkiye mi istikrarsızlığa sürüklenecek yoksa sizin AKP’ye endeksli bireysel kalkınma planınız mı?
Ahmet Taşgetiren de başörtülü kızların mağduriyetini düşünemeyecek kadar çok kapılmış kapatma paniğine... “Anayasa Mahkemesi’nin kararı, Ak Parti’nin kapatılma davasına da yansırsa - ki bu karar o kararla ilgili tavrı da endişe verici hale getirmiştir- Türkiye, derin bir istikrarsızlığa doğru savrulacaktı” diyen Taşgetiren’in vazgeçemediği istikrar nerede? Göreniniz var mı?


++++++


MİNİ YORUM
Ağlarsa anam ağlar
GERİSİ yalan ağlıyor gerçekten. Bu ülkede dininin gerektirdiğine inanarak, samimiyetle başını örten kızlar da yaşıyor. Onların kafalarına örttükleri “yaldızlı türban bayrağı” olmadı hiç. Ve şimdi onlar, yine bir parçalarını üniversitenin kapısında bırakmaya mahkumlar. Kimse bunu tartışmıyor. Anayasa Mahkemesi, “siyasi bir karar” almakla suçlanıyor.  Bu ultra çullanma, asıl suçlanılması gerekenin başörtüsünü “siyasi bir simge”ye dönüştüren ve bu kararın gerçek mimarı olan AKP olduğu gerçeğini gölgeliyor.
* Selcan TAŞÇI

Yazarın Diğer Yazıları