Sakın normalleş-me!

Koyunlaştırma operasyonu başarıldı. AKP ve seçmeninin, yandaş medya ve dönek takımının sergilediği anormal tutumun, bu kadar kolay olağanlaştırılması, “güdülme” eğilimine işaret ediyor
Bekir Coşkun, ruh halimizin fotoğrafını çekmiş. “Artık hiçbir şeye şaşırmam” diyor. “Bunlardan herşeyi beklerim” demektir bu. Kaderine razı olmaktır. Artık ülkede olan bitene şaşırmak ve tepki göstermek gerekmiyor mu? 
ANAYASA Mahkemesi’nin kararına kızan AKP’ye şaşırmam.
O “Ne pahasına olursa olsun” amacına ulaşmak istiyor. Onun amacı, bir örtülü din devleti kurmak. Elbette bunu yapmak isterken kendisine engel olan her şeye kızıyor.
(.........)
AKP’ye oy vermiş insanların tepki duymalarına da şaşırmam.
Doğaldır...
AKP’yi ülkesi için “yararlı” görmüş insanların saflığına veriyorum.
Onlar bir zamanlar Demirel’i, Tansu Çiller’i, Mesut Yılmaz’ı “memleket için çok yararlı” görmüşlerdi, şimdi de tümünü suçlayan AKP’yi görüyorlar, şaşırılacak bir şey yok.
(.........)
Televizyon televizyon dolanıp, AKP’ye şirin gözükmek isteyen akademisyenlere, bilim adamlarına da şaşırmam.
“Dinci” zihniyetin; müspet bilim, ilim, düşünce ve bilimsel özgürlük tanımadığını bile bile “dincilere” çanak tutmaları, akademik cinliklerindendir.
Keşfedilmeyi bekliyorlardır.
Bir projede görev, bir heyette yer, bir kurulda sandalye, bir fondan avanta...
(.........)
AKP yandaşı medyaya da şaşırmam.
Çünkü herkesin medyası kendine göredir.
O medyadaki insanların savundukları bir zihniyet, ilk kez devleti ele geçiriyor ve ilk kez arzu ettikleri sisteme bu kadar yakınlar.
Bu yüzden kalemlerini kılıç gibi kullanıp “savaş” çığlıkları atmalarına şaşırmam.
(.........)
Bizim dönek takımına da şaşırmam.
Onlar her dönemin adamı olmayı ne yapıp yapıp başardılar. Her dönem Başbakan’ın uçağına, Cumhurbaşkanı’nın sofrasına oturmayı becerdiler.
Şimdi darbe karşıtı üfürüklerine bakmayın, ben onları 12 Eylül’de Kenan Evren’in yanında yalakalık yaparken gözlerimle görmüştüm. Özal’ın da yanında yerlerini almışlardı, Demirel’in de, Tansu Çiller’in de, Mesut Yılmaz’ın da...
Şimdi AKP’nin yanındalar.
Ve televizyonlara çıkıp yargıyı, hukuku, laikliği, cumhuriyeti, hatta Atatürk’ü yerden yere vurabiliyorlar.
Asla utanmazlar.
Şaşırmam...
Şaşırmam...
* Bekir Coşkun / Hürriyet


+++++

Biri “Koru”yu durdursun!
Fehmi Koru futbol yorumculuğuna soyundu. Zaten “milli görüş” gömleğini “giy-çıkar” alıştılar. Bundan sonraki adım “yılın en seksi erkeği” adaylığı olmasın?

İktidar sadece kendi sermayesini değil, kendi medyasını da yarattı...
Bu yüzden de fanatik AKP’ci gazetecilerin başına “devlet kuşu” kondu...
Bu arkadaşlar artık ikişer üçer gazetede yazıp, ikişer üçer televizyonda ikişer üçer program yapıyor...
Her biri için de kucak dolusu para alıyor...
AKP Yayın Holding’in hangi gazetesini elinize alsanız, hangi televizyonunu açsanız, karşınıza bunlar çıkıyor...
Kendi medyaları yetmiyor; “NTV, CNN Türk, Sky Türk” gibi “tarafsız” kanallara da “konuk” olarak yetişiyorlar!
Duyduk ki bunlardan Fehmi Koru, şimdi de TVNET isimli bir kanalda futbol yorumculuğuna başlıyormuş...
Sakın “Ne anlar futboldan” demeyin... O anlamayacak da Mustafa Denizli mi anlayacak?
Yakında “yılın en seksi erkeği” seçilirse sakın şaşırmayın...
Çünkü bu arkadaşlar “hayır” demeyi bilmezler!
Eeee; devir onların devri... Tadını çıkaracaklar!
* Mustafa Mutlu / Vatan


+++++

“Bir işe yaramaz adam”
Yıl 2003. Aylardan mart. Tayyip Erdoğan elinde hükümet listesi Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in karşısında. Sezer listeyi inceliyor.
 “Sayın Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı’na Beşir Atalay’ı yazmışsınız. Ancak bu kişinin laiklikle ilgili aleyhte faaliyetleri olduğu biliniyor. Böyle bir kişiye Milli Eğitim’in emanet edilmesini onaylayamam” diyor.
Erdoğan sessiz kalıyor. Sezer yardımcı olmak amacıyla sözlerini sürdürüyor; “Köksal Toptan’ı neden düşünmediniz. Eski Milli Eğitim Bakanı, bu görevi de layıkıyla yerine getirir.”
Tayyip Erdoğan’ın bu sözlere o andaki tepkisi şöyle oluyor: “Köksal Toptan bir işe yaramaz adamdır.”
* Can Ataklı / Vatan


+++++

GÜNÜN  SÖZÜ
Yabancı otoriteler Fatih Terim için “Göz doldurmadı” demiş.
Normaldir!
Kendileri epey bir süredir göz değil,  cüzdan doldurmakla meşguller...
*  Melih Aşık / Milliyet


+++++

Serdar Turgut’un pilavını yediler
Bursa Karacabey Ziraat Odası Başkanı Nuri Karaca, Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Serdar Turgut’un, 15 Şubat 2006 tarihinde yayınlanan ’Köylülük meselesi üzerine’ başlıklı yazısında “Türk köylüsüne hakaret ettiği” gerekçesiyle açtığı tazminat davasını kazanmıştı. Karaca, Turgut’tan aldığı 5 bin YTL ile “hakarete uğrayan” çiftçilere etli pilav-ayran dağıttı. 


+++++

Bölükbaşı’ndan Vakit’e sert tepki
Tıbbi gözetime alınsınlar

MHP Ankara Milletvekili Deniz Böklükbaşı Akşam Gazetesi’ne yaptığı açıklamada, “Anayasa Mahkemesi’nin 9 Üyesi yargılansın“ diyen Vakit yazarlarına tepki gösterdi: ”Saçmalığın da bir sınırı vardır. O kişilerin acilen tıbbi gözetim altına alınması lazım” 


+++++

Bu ne yaman çelişki?
Milli Eğitim Bakanı, “Halk dershanekolik oldu. Çocuklarınızı dershaneye göndermeyin kardeşim” dedi. Ancak sorulardan öğreniyoruz ki Bakan Çelik, kızını dershaneye göndermemekle birlikte ek derslerle takviye de etmiş!
Her fırsatta çocuklarımızı dershanelere yollamamamız gerektiğini söylüyor ama kendi çocuğu için de özel dersler aldırma ihtiyacı duyuyor! Eğitim sistemimizin başındaki kişi bile okullardaki eğitimin çocuklar için yeterli olmadığını düşünüyorsa, yapması gereken nedir?
İstifa etmek mi, yoksa okul bahçesinde nutuk atmak mı?  
* Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

++++++

“İyi” bİlİrdİk
Maya bozuk çıkmış
Düşünür “İnsanlar ne değilse onu soyisim olarak alırlar” demişti. Ahmet Bey’in siyasetçi ve hukukçu olarak “iyi maya” olmadığını söyleyebiliriz.
 AKP’de adı konmamış bir “Kim daha kahraman” yarışı sürüyor. İyimaya da, sonradan olmaların aşırılığı içinde eski DYP’li bir AKP’li olarak Milli Görüşçüleri yaya bırakan bir ralli pilotu gazlaması yaptı herhalde! Şahsını bilemeyiz ama ülke bir şey kazanmayacaktır.
* Güngör Mengi / Vatan


+++++

Ağzından çıkanı kulağı duyan mı var? Eli kalem tutan yazıyor.
Makul olun
Başörtüsü her zamankinden çok vahim siyasi bir kavganın sembolü haline geldi. Böyle bir ortamda, öncelikle, eleştiri, itiraz hakkı saklı kalmak şartıyla ağzımızdan çıkanı kulağımız duymalı, lafın nereye gittiğini iyice tartmalı. Ne demek, ’temel sözleşme bozuldu’? Temel sözleşme ’Anayasa’ olduğuna göre, ’Anayasa tümüyle geçerliliğini yitirdi’ demek. Hiçbir rejim, bu türden bir itirazı hazmetme kabiliyetine sahip değildir. Sadece rejim de değil, hiçbir toplum, böyle bir itirazın yaratacağı savruluşla kolay kolay baş edemez. O nedenle makul olmakta fayda var. Toplum adına fikir beyan etme durumundakilerin, öfkelerine uyup, topluma bedeli çok ağır olacak çıkışlar yapmaya hakları olmadığını düşünüyorum.   
* Nuray Mert / Radikal

+++++

MİNİ YORUM
Bize ne Irak’ın demokrasisinden

Irak işgali sırasında Pentagon’un 3 numaralı ismi olan Douglas Feith, amaçlarının hiçbir zaman “demokrasi getirmek olmadığını”  itiraf etti. ABD şu tehdit unsurlarına savaş açmış: “Irak’ın komşuları için tehlike olması, terör ve diktatörlük”. İyi de bunlardan hangisi dünyanın öbür ucundaki ABD’yi ilgilendirir? Bu listede olmayan ve geleceğin efendisi olmayı sağlayacak petrol ile Ortadoğu “böl-parçala-yönet” inin güçlü elleri olan etnik kimlikler ve mezhepler olabilir mi?
* Selcan TAŞÇI

Yazarın Diğer Yazıları