İşbirlikçi zihniyetin İngiliz hayranlığı!

Atatürk’ü değil Humeyni’yi sevdiğini söyleyen ve  “Keşke İngiliz işgali olsaydı. Bizim haklarımızı tanırlardı” diyen kadınların tuzağa düştüğünü, yoksa bu tür görüşlerin yaygın olmadığını yazanlar var. Oysa biliyoruz ki, böyle yazanların da Atatürk ve Türk devleti ile sorunları vardır.
Siyasi iktidarın Türk topraklarını, eski azınlıklar rahatça satın alabilsin diye bütün engelleri kaldırdığı bir dönemde, İngiliz mandacıları da bilinçaltlarını saklamayı beceremiyor.
Aslında mesele Milli Mücadele sırasındaki işbirlikçiliğe kadar dayanıyor. O dönemde de tıpkı bugünkü gibi tarikat ve cemaatler içinde en etkili ülke İngiltere idi. Din adına Milli Mücadelecileri, direnişçileri kâfir ilan ediyorlardı. İngiliz Dostları Derneği İngiliz mandası isteyebiliyordu. Bugün de aynısını yapıyorlar aslında.

* * *

Türk İstiklal Savaşı sırasında, İngiltere destekli kurulan derneklerden bir kısmı, bugünkü PKK gibi elde kalan Türk topraklarında etnik kökene dayalı devletler kurmaya, İngiliz Muhipleri Derneği gibileri de İngiliz veya Amerikan mandasını sağlamaya çabalıyordu.
Bugün de etnik amaçlı dernekler yaygınlaşmış durumdadır. İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin yerini AB muhipleri veya Amerikan muhipleri vakıf veya dernekleri almıştır.
Bu durum karşısında, Müdafaai Hukuk anlayışına sahip vakıf ve dernekler de kurulmuştur, fakat bunların bazıları kontrol altındadır.

* * *


Kimse unutmasın ki Osmanlı’dan ayrılan devletler, önce etnik dernekler olarak örgütlenmişti. Bugünkü Yunanistan’ın temelini Etniki Eterya Cemiyeti atmıştır. İsrail’in durumu da farksızdır. Yeni Türk devletini kuran Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920 genel kurulu, aslında Müdafaai Hukuk Dernekleri’nin toplantısıydı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, aslında bir dernek genel kurul toplantısıydı.
Bu sebeple, dernekler, vakıflar yoluyla sürdürülen mücadeleyi küçümsemeyelim. Bu tür mücadele, savaştan etkilidir.

* * *


İşgal kuvvetleri ile işbirliği dünyanın her ülkesinde ağır şekilde cezalandırılmıştır. Türk İstiklal Savaşı sırasında da isyan çıkarmak suretiyle, milli kuvvetleri zaafa uğratmaya çalışanlar idam edilmişlerdir. Fakat İstiklal Savaşı’nda milli kuvvetlere karşı gelen isyancılar, niyet itibarıyla vatan haini değildi. Onlara, Kuvayi Milliye ordusunun, Rusya güdümünde olduğu propaganda edilmişti. Hatta, Kuvayı Milliye kuvvetlerine saldıran kuvvetlerinin adına Kuvayi Muhammediye bile denilmişti ki, halk bu ordu etrafında toplansın ve Mustafa Kemal’in henüz toparlanmamış kuvvetlerini bastırsın.
Şimdi de yöntemleri aynıdır. Dini, türbanı, Türk bağımsızlığına karşı silâh olarak kullanıyorlar.
Foyaları meydana çıkıyor işte.
Tamamı İngiliz istihbaratının kontrolündedir.

Yazarın Diğer Yazıları