Spor hayatım ve böğrüme saplanan cirit

Spor hayatım” kısadır... Ağabeyim ünlü futbol adamı “baba” Gündüz’dü! Ben de futbola Bostancı’da evimizin karşısındaki “çayırda” onunla aynı zamanlarda başladım... Babam Bostancı gençlerinin ricaları üzerine, “çayıra” futbol direkleri diktirmiş, üzerlerine fıle koydurmuş ve gençlere birkaç top armağan etmişti... Biz de yazları orada top oynardık! Çıplak ayakla oynayan mahalle çocuklarından ayrılığımız vardı; benim Bahçekapı’da zamanın ünlü “Zeki Rıza” spor malzemeleri mağazasından alınma takımlarım vardı; renkli Galatasaray forması, altı çivili-kramponlu- futbol ayakkabısı, dizlikler, tekmelikler! Ama ne var ki ne Bostancı çayırında ne de Robert Kolej sahasında, ne futbolda, ne de başka bir spor dalında hiç başarılı olamadım!
Bostancı’da menacerliğe kalktım. Mahalle spor kulübü kurdum; oyuncular için anama kırmızı ve beyaz fanilaları ortadan kestirip bitiştirdim, kırmızı beyaz formalar diktirdim... Komşunun bahçesinde spor günleri tertip ettim... O zamanki futbol toplarından çok çekerdik. Balon yapar patlar ve “solüsyon” denen yapıştıcı ile patlağı kapatır ve meşin yırtılmışsa onu da ayakkabı tamircisine yalvar yakar diktirir ve sonra da topu bisiklet pompasyla şişirirdik.
Robert Kolej’e yazılınca, A Yatakhanesi arkadaşlarım, o zaman parlamaya başlayan Gündüz’ün kardeşi olmama ve gıcır gıcır futbol takımlarıma bakarak beni futbol takımının kaptanı ve santrforu yaptılar... İlk maçta kendi kaleme gol attım ve böylece santrforluğa, kaptanlığa ve futbola veda ettim! Ama spora kesin vedam acı bir kaza sonucu oldu. Bir tatil günü, sahada cirit talimi yapıyorduk. Şimdi rahmetli olan arkadaşım İskender (Gürol) bir uçtan ciridi benim tarafıma atıyor, ben de geriye... O attı, ben cirit gelirken sağa veya sola kaçacağım yerde geriye koştum cirit peşimden gelip böğrüme saplandı... Evet, saplandı... Hani Tarzan filmlerinde mızrak adamın böğrüne saplanır, titrer ya, öylesine! İyi ki kemiğe rastlamamış; ölmedim ama birkaç hafta yattım! Spor hayatıma böylelikle son verdim! Bu olaydan birkaç gün önce zamanın İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağ’ın oğlu sınıf arkadaşım Üstün de cimnastikhanede kaza geçirmiş bilekleri kırılmıştı. Okul idaresi çok endişelenmişti! Tam bunun arkasından bir de “Kılıç Ali” nin oğlu böye bir kaza geçirince ne yapacaklarını bilemediler!

Ve Gündüz ağabeyim
Ağabeyim Gündüz’ün spor hayatı, başarıları 1980’de 59 yaşında ölümüne kadar devam etti. Tevazuyu bir tarafa bırakıp yazayım. Gündüz ağabeyim çok mükemmel, centilmen bir sporcu ve iyi bir insandı!... Çok sigara içti ve nispeten genç yaşta bronş kanserinden öldü!
 Gündüz futbola başlayınca, babamız derslerini ihmal eder diye üzülmüş ve Atatürk’e dert yanmış... Atatürk de “Kılıç, bırak, iyi bir sporcu, futbolcu olacaksa olsun!” demiş! Oldu da!
Gündüz Galatasaray Lisesi’nde okurken futbol kariyerine Galatasaray’da forvet olarak başladı... Üniversite tahsili için gittiği Almanya’da Hannover takımında oynadı. Ankara Demirspor’da oynadığı 1945-1946 arası hariç, yeniden Galatasaray formasını giydi ve iki lig şampiyonluğu yaşadı. 1953’e kadar Galatasaray’da oynayan Gündüz Kılıç, 11 kez Türk milli futbol takımında görev aldı....1952’de Galatasaray’ın teknik direktörü olarak, 1934 ile 1952 yılları arasında 18 yıl şampiyon olamayan Galatasaray’ı şampiyon yaptı. Takıma aralarında Metin Oktay’ın da bulunduğu birçok yetenekli futbolcu transfer etti. Teknik direktörlüğü döneminde Galatasaray, Avrupa Kupası’nda çeyrek finale kadar yükseldi.

Mehmet Kunt’un kitabı
Mehmet Emin Kunt adlı vefakar bir Gündüz hayranı -fanatiği- var...Gündüz’ün kitabını yazdı ve birkaç yıldır yayınlanmasına çalıştı. Fakat kimse, hatta ağabeyimin çok emek verdiği GS ve Beşiktaş kulüpleri ona yardım etmediler... Nihayet Mehmet Kunt başardı. Kitabı “Galatasaray ve Türk futbolundan geçen bir dev: Baba Gündüz” adıyla Maviagaç Kitabevi yayınladı... (İsteme adres Maviağaç Kültür ve Yayımcılık- Çatalçeşme Sk -Meriçli Apt - İstanbul Tlf. (0212) 51444511- Belgegeçer: 5144512)
Bu eserde ağabeyim hakkında benim de bilmediğim çok şey var... Bu kitap bir sevgi ve vefakârlık ürünü ama aslında sadece “Baba Gündüz” hakkında değil futbol tarihinin referans kitabı. Buradan ailem ve ağabeyim adına Mehmet Kunt’a teşekkür ediyorum. Kitabı torunlarımız için kıymetli bir hatıra olacak .

Aile sırları
Bir defasında babaannemizi bir maça götürmüşler... Seyirciler Gündüz’e yuh çekince Çerkez babaannem kızmış şemsiyesiyle yuh diyeni dövmeye kalkmış. Babam da Gündüz’ün bir maçına gitmiş. Seyirciler boyuna “ofsayt” diye bağırıyor... Babam kızmış. Kim bu Said denen adam kovun onu gitsin demiş...
Spor anıları çok Taksim’deki Kışla avlusundaki toprak saha... Oradaki tribünlerin yıkılması Galatasaray’dan kopanların Ateş-Güneş takımını kurmaları ve ilk maçta Galatasaraylı fanatiklerin sahaya ayva atmaları!
Maçın ertesi günkü gazetelerdeki anlatımları: “Zeki bey Nihat beyi kıvırdı, Avni beyin kalesine gol attı. Seyirciler yuuuh ofsayt diye bağırdılar.”
Ve rahmetli Eşref Şefik ve Sait Çelebi’nin göğüslerine takılı kocaman mikrofonlardan radyoda maç anlatmaları... Nihayet rahmetli Altan Erbulak...Spikerin heyecanlanıp “Gol oldu be!” demesi! Oralardan Avrupa Şampiyonasına kadar nerden nereye geldik!

Bir merak bir soru!
Söz spordan, futboldan açılmışken, bir merakım, bir eleştirim var... Milli takımımızın beyaz üstüne bütün göğsü kaplayan kırmızı-beyaz bantlı ay yıldızlı geleneksel güzel forması neden değiştirildi? Bir gelenek neden bozuldu. Bir moda uğruna mı? Hem Galatasaray’ın sarı kırmızı çizgili forması da neden modaya uydu!

Ve Yassıada rıhtımında
Futbol hayatımın bir cilvesi; 27 Mayıs darbesinden sonra Yassıada’ya tıkıldım. Ada Komutanı Tarık Güryay, adımı duyunca; “Gündüz Kılıç’la akrabalığın var mı” diye sordu.... Meğer GS’li ve Gündüz hayranıymış! Ben “Kardeşiyim” deyince, üzüntüyle “Yahu” dedi “Sen de neden futbolcu olmadın!”

 

ÖZDEYİŞ

“Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklı olanını severim.”
Kemal Atatürk

“Eğer Hitler ve Mussolini haftada bir Cenevre’de tenis oynasalardı, Avrupa bu hale gelmezdi.
R.G. Briscow

“Hakemin ne kadar az kuralı varsa oyuncular bu kuralları ancak o kadar bozabilirler.”
John Madden


FIKRA
İkİ yabancI Şanghay’da, güneşin sıcağında kan ter içinde tenis oynuyorlar bir Çinli de onları hayretle seyrediyor... Set bitince Çinli oyunculara yaklaşmış: “Çok yoruldunuz” demiş “İki adam tutup bu işi onlara yaptırsanıza!”

 

KARAGÖZ KOLEKSİYONUMDAN
Avrupa Birliği komisyonunda
İşsizlik, buğday buhranı ve bolşevizm bundan tam 77 yıl önce Avrupa’yı hasta etmiş ve yatağa düşürmüş. Çeşitli ülkelirin temsilcileri hastanın başucunda toplanmışlar çare arıyorlar. Bizim Karagöz gülerek onlara diyor ki:
- Hey diplomat efendiler, siyaset dedikodularını bırakın da, şu hastanın derdine bir çare arayın.. Zira hali günden güne fenalaşıyor..
Sonra karışmam ha!

Yazarın Diğer Yazıları