Gazetecilik ve vatanseverlik dersleri

Gazetecilikte uzmanlığı “İkinci Cumhuriyetçi” Atatürkçülük ve Ordu düşmanı TARAF’tan köşe yazıları yazmakla sınırlı Ahmet Altan köşesinden gazetecilik dersleri veriyor! Gazetesinin sloganına göre, “düşünmek taraf olmak” demekmiş... Yani Altan, babası, kardeşleri ve şürekâsı “madem ki düşünüyorlar” öyleyse Türkiye Cumhuriyeti ve Atatürk düşmanı olmak için “vardırlar”! Şimdi bu “zat” gazetecilik dersleri vermeye kalkışmış; Babıâli’de suyun başını tutanları, “haber yapmamaya alışmakla” suçluyor!
Aslında, artık eski “Babıâli” yok; “matbuat” ve “medya” İstanbul’un, hatta Türkiye’nin her yanında!
Altan’ın sıkıntısı, savunması, son zamanlarda “Taraf” adlı fesat ve ihanet odağının, özellikle, Türk Ordusu ve komutanlarına karşı yürüttüğü sistematik kampanya üzerine, zihinlerde “Genelkurmay’dan bu belgeler vs. Taraf’ın eline nasıl geçti?” sorusuna karşı!
Der ki: “Bir gazeteci, devletin herhangi bir kurumuyla ilgili bir haber alınca, önce bu haber doğru mu diye sorar ve ortada haberin belgeleri varsa, ‘ben bu haberi nasıl bir adım daha öteye götürürüm’ diye sorar kendine.” Doğru; gerçek gazeteci dalgalanma yapacak, müthiş bir duyum alırsa, bunun doğruluğunu kanıtladıktan sonra yayımlamak durumundadır! Ama eğer, bu haberleri, o kurunlar içine para veya başka bedeller mukabili yerleştirdiği ve maksatlı “casuslar” dan almışsa bu, “casuslar, ajanlar kullanmak” meslek ahlakı bakımından ne kadar uygundur? Fakat asıl, söz konusu kurum Türkiye’nin en saygın ve saygınlığının korunması gereken, Türk Ordusu ise ki TSK “herhangi bir kurum” değil, hırpalanır, etkisiz hale getirilirse, bu “Taraftarın” işine yarar, ülkenin savunmasına değerlerine zarar verir! Tabii Altan gibilerde böyle bir duyarlılık ve endişenin zerresi varsa!
 Bizler her şeyden önce milli çıkarları ve istikrarı düşünenler için ilk sorumuz: “Evet bu belgeler Taraf’ın eline nasıl geçti, bunları onlara kimler verdi?” Her şeyden önce bunu sormaktan öte yanıtlamak gerek... Taraf için Türk Ordusu’nu, komutanları hırpalamak, kendi açılarından ne kadar önemliyse, bizim için de, orduya fesat ve ajan karıştıran Taraf’ın finansörlerini araştırmak ve açıklığa kavuşturmak, çok daha önemli!
Ahmet Altan, “Bu haberler neden başka gazetelerin eline geçmiyor da bizim elimize geçiyor” diye soruyor. Yanıt, siz ihanet odağı ve erbabısınız da onun için! Böylesine haber ve belgeler diğer gazetelerin de eline geçiyor, hatta servis ediliyordur, ama o gazetelerde hâlâ vatan ve milli çıkar endişesi ve sağduyu hâkimdir ve böylesine şaibeli haberleri, belgeleri Taraf gibi art maksatlarla, pervasızca yayımlamazlar!

Tartışma konusu
Gazetecilik okullarında, öteden beri sorulan ve tartışılan bir konu vardır: “Elinize, olay yaratacak, dalgalanma yapacak, fakat ülkenizi, toplumu rahatsız edecek, dışarıya karşı müşkül durumda bırakacak ” atlatma “ -yalnız sizde olan- bir haber, bir tüyo düşse, ne yaparsınız?” Gerçek bir ikilem; bir tarafta, sansasyonda kişisel kazanç çıkarmak var diğer tarafta ise, ülke çıkarlarını tehlikeye düşürmek “ihtimali” !
Benim bu soruya cevabım, hem okuldayken, hem de fiili gazetecilik, gazete yöneticiliği yaparken cevabım şu olmuştur: Bana ne kadar şöhret, kazanç, gazeteme ne kadar başarı ve baskı sayısı getirirse getirsin, ülkeye zarar vermesi “ihtimali” olan bir haberi “atlamak” pahasına, yayımlamam! Ahmet Altan vb.. gibilere göre, bu, belki kötü gazetecilik ama çoğumuz vatana ihanet edeceğimize “kötü” gazeteci olmayı tercih ederiz’!
O “Taraf” takilerle aramızdaki fark, kırılma noktası da bu!

Abdi İpekçi
Türk basınında, bir ekol olan rahmetli Abdi İpekçi de, onunla birlikte çalışmış Hasan Pulur, Mehmet Ali Kışlalı ve Tufan Türenç tanıktırlar, benim gibi düşünür ve haberleri, defalarca, ’çek’ ettirir ve de, sonunda, ülke çıkarlarına, istikrarına zarar verebileceğini düşünürse, “atlamak” pahasına, o haberi yayımlamazdı!
Pekâlâ; “hangi haber zarar verir?” Buna kim karar verecek? Bu sorunun cevabını da, Amerika’da üniversitede hocam olan Saul Padover vermişti: “Vicdanınız, sağduyunuz!” Ben ilave edeyim: Vatan sevgisi. Bizler, ülkemize, ordumuza zarar gelmemesini isteriz Taraf ise, ülkeye, kendi ordusuna, ordumuza zarar vermek için yırtınır!
Şu sırada Türk Ordusu’nu hırpalamak, etkisiz kılmak kimin, kimlerin işine yarar? Bunu da Altan vb. vicdanlarına bırakıyorum. Tabii eğer onlarda vicdani retten öte milli vicdanın zerresi varsa!

Yeniçağ farkı
Bizim gazete -YENİÇAĞ- gazetecilik ahlakı ve vatan çıkarları hususunda yukarıda yazdıklarıma inanmış ve bunları uygulayan, milliyetçi gazete... Arkasında holding patronları ve geniş reklâm ve dağıtım imkânları yok! Gücü, başta, kendisini ülke çıkarlarına adamış bir “patron” , genel yayın yönetmeni, yazı işleri müdürleri, paraya ve sansasyona itibar etmeyen idealist insanlar var! Yaşaması, yaşatılması gerek! Onun için de okuyucularımızı kampanyamıza “Bayilerde hiç YENİÇAĞ kalmasın... Her gün iki YENİÇAĞ al, yeni bir okur kazan” kampanyamıza katılmaya davet ediyorum!

Yazarın Diğer Yazıları