İddianamede ne var ne yok!

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ile Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, Ergenekon davası ile ilgili 2455 sayfalık iddianame hakkında, “açıklama”, daha doğrusu “açıklayamama” yaptılar...Yani başka bir deyişle, “İddianame ne var ne yok” ! Soruşturmayı yürüten 3 savcı tarafından düzenlenen iddianame yayımlandıktan sonra UYAP Sistemi’nden otomatik olarak 14.08.2008 tarihinden itibaren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek!
Açıklamanın amacı davanın açıldığının resmi olarak duyurulmasıdır. İddianame içeriğinin ayrıntılı öğrenilmesi ilgili mahkemenin kabulüyle mümkün olabilecektir.
1 Temmuz’da yapılan operasyonun dışında kalan 48’i tutuklu 38’i tutuksuz şüpheli hakkında silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, üye olmak, cebir ve şiddet kullanarak hükümete karşı halkı silahlı isyana tahrik, darbe girişimi, Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine saldırıya azmettirmek, devletin gizli verilerini elde etmek, halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik vb. suçlardan kamu davası açılmıştır! 
Geçen yıl bir dergide darbe günlükleri adı altında yayımlanan iddialarla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından herhangi bir soruşturma yapılmamıştır. Geçen yıl bir dergide darbe günlükleri olarak yayımlanan iddialar, iddianamenin tamamlanan bölümünde yok!
Sayın Başsavcı; “soruşturmanın başladığı tarihten itibaren yazılı ve görsel basında soruşturmaya ilişkin ve gizli olan belgelerin yayımlanması suretiyle, gizliliğin ihlal edilerek birçok yorum yapılıyor. Kamuoyuna bildirmek elbette basının görevi, ancak yayın ve yorumların büyük bir bölümünün gerçek dışı olduğunu ifade etmek istiyorum” dedi...O zaman sormak gerek, sayın savcılar, suç olan bu hususlardan dolayı, neden, görevleri gereği, dava açmadılar ve böylelikle , “haber-bilgi”  kirlenmesine, -tahkikatın selametine halel getirilmesine neden engel olmadılar!
Başsavcının, isim vermeden, açıkladığı, sanıklara atfedilen suçlamalar şöyle: 
-Terör örgütü kurmak,
-Terör örgütüne yardım etmek,
-Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaydırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs,
-Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik,
-Patlayıcı madde bulundurmak, atmak ve bu suçlara azmettirmek,
-Danıştay saldırısına ve Cumhuriyet gazetesine patlayıcı madde suçlarına azmettirmek,
-Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etmek, kişisel verileri kaydetmek,
-Askeri itaatsizliğe teşvik,
-Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik ve benzeri suçlar!
Kısacası, müthiş suçlamalar içinde -şimdilik- “ABD Konsolosluğu saldırısını yapmak” iddiası yok! Tutuklanan iki orgeneral hakkında da ayrı iddianame hazırlanacakmış! Oysa Ergenekon’da her şey birbirine bağlı değil mi? Ve de Amiral Özden’in güya Tolon ve Eruygur paşaları içeren Amiral Özen günlükleri neden iddianamede yok ve Sayın Özden, neden sorgulanmıyor?
 Velhasıl “açıklama-açıklayamama”, bir yıldır ülkenin üzerine çöken karabasan daha da kesişerek devam edecek, Türkiye’nin gecesinin üzerine büsbütün çökecektir!
Yargılama nasıl başlayacak? 2500 küsur sayfalık iddianame yargıçlar tarafından nasıl ele alınacak? 87 kişi nasıl ve nerede yargılanacak! Kutuya atılan taşı hangi 40 akıllı çıkaracak!  
Eğer gerçekten darbe yapılsaydı ülkeye zararı bu kadar fazla olmazdı! Kısacası açıklama çözdüğünden fazla sorunlar, şüpheler yaratmıştır! Belki birileri de hakikatlere erişilmesini değil bu karabasanın, devamını, kendi açılarından, istiyorlar...Ve muhtemelen, yargıçlar sonunda, “beraat kararları” verseler de, bu da, “ Ergenekon işidir” denecek...Pandora’nın kutusunu açtılar:  Türkiye’yi, içinden çıkılamaz bir labirentin içine soktular. Hazreti Süleyman bile, bizi bu labirentten kurtaramayacak gibi! Hatta kördüğümü “İskender’in Kılıcı” bile kesemeyecek!
Benim, bu durumda en büyük endişem, korkum şu: İktidarlar gelir geçer. Savcılar, yargıçlar gelir geçer... Medya da geçer. İddianameler boşa çıkar, ama Türk ordusuna saygı ve güven kaybolursa, bunlar kolay geri getirilemez! Galiba, zaten, içeriden ve dışarıdan istenen de bu! 

Yazarın Diğer Yazıları