İktidar medyası kayıp etti

Dikkat ettiniz mi bilmem. AKP kapatma davasıyla birlikte başlatılan Ergenekon operasyonunun temel kodları aynı. Türkiye’de kurulu siyasal sisteme dıştan müdahale.
Ortak nokta sisteme müdahale ancak amaçta aynı görülen şeylerin yönleri farklı.
İktidar partisi, temelleri 1923’de atılan Cumhuriyeti belirli bir değişime çekme iddiasıyla yargılanırken, Ergenekoncu olduğu söylenenler, kurulu cumhuriyet hükümetini halkı isyana teşvik ederek devirmekten yargılanacaklar.
Kurulu iktidarı devirmek, elbette kurulu, meşru ve işleyen sisteme müdahale anlamına geliyor. Dolayısı ile Ergenekon sanıkları ucu açık bir kavramla karşı karşıya.
Başka?
Başka fark ve benzerlik var mı?
Evet var!
Anayasa mahkemesinde yargılanacak olan parti için hukuki izlek, açık ve kuralları çok tartışılmayacak kadar itinalı bir düzlem içinde ilerlerken, Ergenekon davası, oldukça tartışmalı ve karmaşık olarak işliyor.
Başta tutuklamaların şekli olmak üzere, dava ile ilgili bugüne kadar ileri sürülen ve delil olduğu söylenen pek çok hususun iddianamede yer almadığı İstanbul Cumhuriyet başsavcısı tarafından açıklanmıştır. 
Bu duruma “örgütün kasası” olarak tanıtılan Kuddisi Okkır’ın hazin bir şekilde ölmesi de eklenince Ergenekon meselesinin ciddiyetine dair şüpheler geniş kitlelerde ister istemez endişe uyandırmıştır. Hatta ulus ötesi beşeri vicdan gelişmelerden kaygı duyduğunu açık ve net olarak ifade etmiştir.
Her iki gelişmenin odağında yer alan, beşeri vicdanı lehte ve aleyhte yönlendirmede oldukça önemli roller oynayan bir diğer bileşen ise, basındır.
Gerek AKP’nin kapatılması davasında ve gerekse Ergenekon olaylarında hükümet yanlısı basın, yanlılığını saklamadan avazı çıktığı kadar haykırdı. Tabir yerinde ise ortalığı velveleye verdi. AKP yanlısı medyanın toplumsal rollerine bakıldığında, gerçeği aramak kaygısının öne çıkmadığı açıktır. Kapatma davasında Yargıtay başsavcısına  “halkın yüzde 47 oyunu almış iktidar partisi kapatılır mı”  diye yüklenip imtiyaz beklerken, Ergenekon davasında  “hukuk karşısında paşa da çöpçü de birdir” diyerek sanıklara söylemediğini bırakmamıştır.
Bugüne kadar mağdur ve mazlum rolü oynayarak dini değerler üzerinden halka inen ve orada önemli bir yer edinen başta cemaat gazeteleri olmak üzere AKP yanlısı medya bırakın kendisiyle çelişmeyi, bugüne kadar şikâyetçi olduğu ve siyasal sisteme özellikle de Kemalizm’e yüklediği tüm suçlamaları kendisi sahiplenerek aynen işlemiştir.
Mağdur yaratmıştır.
Yargısız infaz yapmıştır.
Suçlamış, karalamış, hatta iftira atmıştır.
Cumhuriyeti birinci ikinci diye ayırarak, özgürlükleri öncelediğini, hukuku önemsediğini söyleyerek bugüne kadar gelen bu grup, liberal söylem paketi içinde, despotizme karşıtlığı her fırsatta dile getirdiğini iddia eden bu medya, önce kendi doğrularını çiğnemekle kalmamış aynı zamanda fikri namusunu hiçe sayarak iddialarında samimi olmadığını açıkça tescillemiştir.
Herkes için demokrasi, herkes için eşitlik ve herkesi için adalet ilkeleri havada kalmıştır.
Başka?
Dini anlamlarla ilişkilendirerek söylersek, dini olan dünyevi olana kurban edilmiştir. Daha açık bir ifade ile İslam’ın ahlak ve doğruları, siyasetin başarısı adına terk edilmiştir.
Demek ki bu madya gurubunun söylem ve iddialarına güvenerek beklenti haline getirdiği ideal toplumu asla bulmak mümkün olmayacaktır.
Ah şu pragmatist felsefe, açık farkla haklı çıktı.
Siyasal sistemi Cumhuriyete dönüştürdüğü için Mustafa Kemal Paşa’ya kızanlar, karşıt söylem geliştirerek ideal toplum, kusursuz tarih ve geçmiş inşa etmemekle Onu suçlayanlar, tarih önünde yazı, söz ve davranışlarıyla kendi söylemlerini çürüttüler. Lakin henüz bunun farkında değiller. Olaylar taze, gelişmeler sıcak. Üstelik yaptıkları çarpıtmalar kısmen de olsa işe yaramıyor değil. İçinde bulunduğumuz krizi yaratarak, bunu derinleştirdikten sonra dini referans ve gerekçelerle toplumu yeniden gerenler, Tanzimatçılar gibi, yabancı desteği ile Türkiye’ye siyasal sistem inşa etmek isteyenler, itiraf edelim ki önemli mesafe kazanmışlardır. Ancak kayıp ettikleri çok daha büyüktür.
sonra İnsan hakları dediklerinde karşılarına  “Kuddusi Okkır” , hak adalet dediklerinde çok daha başkaları çıkacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları