Abesle, ihanetle iştigal

“Ergenekon Davası İddianamesi” , nihayet açıklandı...  “Mış mışlarla”  dolu...  “İddianame” , sanki bir korku masalı!  İçinde ne ararsanız bulursunuz, gerçeklerden başka!
Kayıtlara geçsin diye söylüyorum; ben, bu dedikodu ve tezviratla dolu  “iddianamedeki”  sözde iddialara, inanmıyorum.  Veli Küçük Paşa, emekli subayların, İlhan Selçuk’un, Doğu Perinçek’in, Vedat Yenerer’in, ülkede kargaşa yaratacak bir tertibin tasarlayıcıları, kanlı terör örgütünün kurucuları ve mensupları olduklarına inanmıyorum... Ek iddianamede Orgeneral Hurşit Tolon, Orgeneral Şener Eruygur, Sinan Aygün ve Mustafa Balbay hakkında da aynı suçlamalar da yapılırsa,  “aksi hiç bir kuşkuya mahal kalmacasına ispat edilmedikçe”  buna da inanmayacağım! Ve duruşmalara kadar, hâlâ yeni iddialar da çıktıkça, sevgili İlhan gibi, hayretle “aaa” demekle yetineceğim. 
Ve eğer bu iddianamenin, Kanada’da, “Hahamlık” korunması altındaki Tuncay Güney gibi megaloman bir kişinin delillerine dayandırılmış olduğuna bakarak, buna kıymet vermeyeceğim...

Hüküm peşin
Zaten, bu davada yargılama, medya manşetlerinde çoktan yapılmış ve hüküm peşinen verilmiş! Radikal gazetesi, davaya bakacak, İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Sayın Köksal Şengün’ün, emekli bir Yargıç iş arkadaşının söylediklerini yazıyor. Bu zat  “ Bence bu davadan mahkûmiyet çıkar”  demiş. Onun mizacı mahkûmiyete yöneliktir. Davalarında, ’Nasıl ederim de bunları mahkûm ederim’ şeklinde bir düşünce yapısı vardır.
Radikal ve bezerlerinin içleri rahat; adeta daha dava başlamadan hüküm peşinen belli oldu diye!
Ve sanıklar bir yıldan fazla yatacaklarından başka, ispat edilemeyen suçlarının, cezasın, peşinen çekmişler! Eğer gerçek yargılamada suçlu oldukları kanıtlanamazsa, bunun vebalini kefaretini kim ödeyecek!
Eğer  “Beraat kararları” çıkarsa, malûmlar  “Buna da Ergenekon sebep oldu”  diyecekler ve ülke bu beladan kolay kurtulamayacak! 
Medyadakilerin bazıları, bu  “iddianame”  13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi diye bayram ediyorlar. Ama unutuyorlar Türkiye’de yargıçlar var! Ben o yargıçlara güveniyorum; önlerinde güç bir dava, Arapsaçı gibi, en güçlü bilgisayarın dahi, içinden çıkamayacağı bir   “hayretengiz”  iddianame... Allah Yargıçlara kuvvet, Hazreti Süleyman basireti ve feraseti versin! Şunu da söyleyeyim: Yargıçlar davayı kabul etmekle doğru yapmışlardır. Eğer ret etseler, şüpheler, dedikodular, ülkenin havasını zehirlemeye devam edecekti! Başka seçenekleri yoktu! Bu yargıçların Türk yargısına olan güveni sarsmayacaklarından eminim!

Manifesto
İddianame, Ahmet Altan’a göre Yüzyılın ve bu arada Atatürk Cumhuriyetinin  “temizliği” . Ona ve Taraf’ına göre  “Ergenekon” 1923’de Cumhuriyetle beraber, hatta Mustafa Kemal tarafından kurulmuş. Dahası da, son yüz yılda, Türkiye’de ne olmuşsa; İttihat ve Terakki, Teşkilatı Mahsusa, Anadolu’ya silah kaçıran Karakol Cemiyeti ve de Mustafa Kemal, hep   Ergenekon! Bu, “temizlikten” sonra, ilan edilecek 2. Cumhuriyet manifestosu!
Bana acı veren husus, bir yıldan fazla, içerde yatan ve dava sonuna kadar da yatacak olanların durumu! Sonunda aklansalar sözde  “günahları”, gerçekteki sevaplarına denk gelecek mi? Çektikleri yanlarına kâr mı kalacak?
 Bu “iddianamenin”  zamanlaması, acaba bugünden itibaren başlayacak AKP’nin kapatılması davasına bakacak Anayasa Mahkemesi Yargıçlarına gözdağı vermek için mi?
Asıl büyük endişem de, bu tertiple -komployla- TSK’nın yara alması. AKP yanlıları bunu istediklerini, açıkça söylüyorlar! YAŞ toplantısına rast getirilmesi de, şayanı dikkat! Genelkurmay Başkanı Büyükanıt Paşa  “bir gün konuşacağım”  diyor ama şimdi konuşamıyor. Kendi açısından haklı... Bu sırada okuyucularımdan çok acı mesajlar alıyorum. İsmi bende mahfuz bir okuyucumun beni can evimden vuran mesajı aynen şöyle:  “Değerli büyüğüm babam sayılırsınız. Kendimi bildim bileli yazdığınız gazeteleri okurum. Ama siz de tecrübeli biri olarak neden gözü kör gibi bizi orduya karşı saygıya davet edip, bizi de suskun koyun yaptınız. Hangi milli ordu, hangi Atatürk’ün ordusu, sizin bir daha yazılarınıza ve fikirlerinize hürmet etmeyeceğim. Çünkü ülkenin geldiği noktada güvendiğimiz kurumun içinin boş ve cumhuriyetimizin teminatı olmadığına inandım.”  Ben cevap verdim; “Sen gene sonuna kadar Ordumuza güven”  diye!
Mahkeme son kararını verene kadar bu davanın teferruatı ile uğraşmayacağım. Abesle iştigal olacak! Eğer söz konusu, Atatürk Cumhuriyetinin bekası ise, gerisi  “teferruat!”

Yazarın Diğer Yazıları