Birtakım medyanın hali!

“Ergenekon” davasında sanıklarla birlikte medya da yargılanmakta...
Önce, bir kısım, “malûm” medya, “suça iştirakten” ; tahkikat devam ederken, dava, daha mahkeme tarafından kabul edilmeden, Emniyet veya savcılık tarafından, herhalde maksatlı olarak, “sızdırılan” iddiaları, belgeleri, uydurma tanıkların ifşaatını, uyarılara
rağmen, sonuna kadar, pervasızca
yayımladılar...
Ve ne savcılık, bu suçtan takibat yaptı, ne de Adalet Bakanlığı harekete geçti! Sadece bunun -mahkemede duruşmalardan önce yargısız infaz yapılmış olması- bütün
davayı batıl kılar!
Bir kısım medya bundan başka da; ülkeyi sarsacak bu davada, gazeteciliğin önde gelen ilkesi olan objektiflikten ayrıldığı için, kamu vicdanında yargılanıyor! Bazı gazete ve TV kanalları, bazı yazarlar, peşin olarak “Ergenekon” ve sanıkları için hükümlerini vermişler, gerçekler artık onları ilgilendirmiyor!
Bazı “iyi niyetli” gazete ve yazarlar , “Hukuka güvenelim, davanın sonunu bekleyelim” diyesiler, ama hâlâ iddianameden cımbızla çıkardıkları iddiaları yayımlamaya devam ediyorlar.
Dünkü “Radikal” in manşeti,  aynen şöyle: “Savcı Öz, Ergenekon dava açılsın diye baskı yaptı”. Yani “Ergenekon”, dava açması için Yargıtay Başsavcısı Yalçınkaya’yı tehdit etmiş! Bu yalana Sayın Başsavcı, herhalde cevap verecektir! Ancak Sayın Başsavcı Öz’ün bu iddiayı, “Kapatma Davası” başlarken ortaya atmış olması, tesadüf mü? 

Kim, nasıl baskı yapıyor!  
Taraf gazetesi, bu davada -ve Cumhuriyet, Atatürk ve ordu düşmanlığında- objektif davranmak, hak getire- “ Taraf-girliğin” önde gelen bayraktarı. Bu gazeteyi gazete saymak bile yanlış! Ancak birkaç gazete ve kanal hariç diğerleri? Holding gazeteleri? AKP yalakaları? Ellerine düşen her iddiayı, en azından “belki” demeden, mülahazat hanesi açmadan, hiçbir mantık süzgecinden geçirmeye gerek görmeden manşetlere çıkarıyorlar- “ne şiş yansın ne kebap”  Buna da gazetecilik vazifesi diyorlar!.. Acaba saygın yabancı gazeteler ve TV kanalları kendi ülkelerindeki böyle hayati bir dava konusunda aynı şeyleri yaparlar mıydı?

Tuncay Güney olayı
Tuncay Güney adında bir adam var. Güya Ergenekon davasının “karakutusu” imiş. Kanada’da ve “hahamlık korunmazlığı” altında... Ayağına giden televizyon muhabirlerine konuşuyor...
Adamın hal ve edvarına, konuşmasına bakınca bır manyak, megaloman ve de karılık-karmaşık bir adam olduğu, hemen anlaşılıyor! Ne var ki, TVNET kanalı, özellikle Toronto’ya gönderilen muhabirin röportajını, iki gün üst üste, ikişer saat
yayımladı.
Sunucu ve röportajı yapan meslektaş buna “gazetecilik görevi yaptık”  dediler! Doğru ve belki de iyi yaptılar, ama böyle bir adama ve söylediklerine asla itibar edilemeyeceğini ortaya koydular. Ancak Güney’in “neden ve nasıl haham olduğuna”, başındaki Ortodoks Yarmulkasına, lüleli favorilerine, arkasındaki kocaman “Davit yıldızına” hiç takılmadılar!
...Tabii, TV kanalı “Albayrak” grubuna ait olduğu için, maksat malûm!
 Bu adam da “yarı açık” bir karakutu! Ancak söylendiğine göre bütün iddianamenin baş meledi bu adamım “ifşaatı”.

Holding gazeteleri 
Fakat holding gazetelerinin bu konudaki, “Ne şiş yansın, ne kebap” politikalarına rağmen doğruları yazanlar da var. Mesela Bekir Coşkun, mesela Özdemir İnce, mesela Cüneyt Ülsever ve hatta mesela Ahmet Hakan! Hürriyet Başyazarı Oktay Ekşi, her zamanki gibi, dürüst-sözünü sakınmıyor!
Ekşi, yazısında, ezcümle, iddianame hakkındaki bir TV programında “O gün saat 17.00’de açıklanan 2455 sayfalık iddianameyi iki saatte hatmetmeden (!) programa katılan yazarların, akşam ekran başındaki izleyicilere bu iddianamenin içeriği hakkındaki değerli görüşlerini sunmalara” değiniyor.
Yani hükümleri peşin! Ekşi İstanbul Üniversitesi’nin ceza hukuku profesörlerinden Âdem Sözüer’e atfen  “Kimse kendini mahkeme yerine koyarak konuşmamalı” diyor.
“Ergenekon iddianamesinin daha duruşması bile yapılmadan bu şekilde naklen yayımlanması, içeriğiyle ilgili ’doğrudur’, ’yanlıştır’diye yapılan tartışmalar adil yargılanma hakkını zedelemektedir.” Oktay Ekşi ilave ediyor: “Bizim muhteşem yazarlarımız Ergenekon iddianamesi tamamen içi boş suçlamalardan oluşsa, bu dava nedeniyle yargılananlar suçsuz bulunup evlerine gitseler bile o hükmü kabul etmeyeceklerini baştan ilan ettiler...
Demek ki ” Ergenekon “ sanıklarının devletin mahkemesinden beraat kararı almaları halinde bu yetmeyecek, bir de ” yandaş kalemlerin “ oluşturduğu ” Yargıtay “dan karar çıkması gerekecek.”
Ben, ekseriya doğruları yazınca Oktay Ekşi’ye “Nur-u aynım” derim... “Nur-u aynıma” teşekkür ederim!

Yazarın Diğer Yazıları