"Geçiş döneminde" asıl tehlikeler

Mustafa Kemal 30 Ağustos arifesinde, Ankara’ya çıksa ne der, bugünkü “ahval ve şeraiti” nasıl anlatırdı? Sevgili okuyucularıma bir “kompozisyon” konusu!
“Gaflet, dalalet ve ihanet” sahiplerinin, işbirlikçilerin ne yazacaklarını biliyorum: Ali Kemal’den, Refik Halit’ten, Refii Cevat’tan -“Mütareke basınından” kopya çekerler “Millicilerin-Kemalcilerin” yerine, Ergenekoncuları “(!) suçlarlardı, suçluyorlar! 
Klasik söz oldu; “tehlikenin”; ordunun etkisiz hale getirilmesinden, kadrolaşmadan, şeriatın ayak seslerine kadar, çeşitli boyutları olan “tehlikenin” farkında mıyız? Anayasa Mahkemesi’nin “kararı” bir paradoks: ” Tehlikenin “ AKP’nin, laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğuna hükmedildi, ama tam cezası verilmedi... AKP, aksine güçlendi ve pervasızlaşıyor... Daha da pervasızlaşacak! Öyle ya, bir kişi veya kurum aynı suçtan bir daha yargılanamaz!

Geçiş dönemi
“Ergenekonun organı” olduğu iddia edilen Atatürkçü- milliyetçi Cumhuriyet gazetesinin başyazısında şu neticeye varılmış: “Türkiye bir geçiş dönemini yaşıyor... Geçiş döneminde Türkiye’nin kimlikleri açık liderlerin kılavuzluğunda nereye sürükleneceği bellidir... Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet yaşadığı bunalımı aşabilirse Türkiye kurtulabilir; yoksa gidişatın sonu iyi görünmüyor.”
Aynen öyle... Devletin ve hükümetin başında Atatürk’e, Cumhuriyet’e, laikliğe, ülkenin bölünmez bütünlüğüne inanmamış, devlet adamı olmayan, dış siyaset anlayışları ve tecrübeleri mahdut ve ilkeleri, kendi itiraflarıyla, “ticaret” -ülkeyi “pazarlamak”- olan bir iktidar var... Birkaç yıl evvel, bir İngiliz gazetesine “Birinci Cumhuriyet sona ermiştir” diye demeç veren Abdullah Gül, bu devletin Cumhurbaşkan’ı! Ve bir “kara mizah”; kendisinin yargılandığı ve elan aklanmadığı suçtan mahkûm olan Erbakan’ı “affediyor”! Yanlış anlaşılmasın, Erbakan’ın “affını” kınamıyorum. Bu, insani bir zorunluluktu. Ben, sadece bir garabete, çelişkiye işaret etmek istedim!
Kaldı ki, Erbakan’ın “öğrencilerinden” bir farkı vardı: “Milli Görüş” sahibi idi ve Kıbrıs Barış
Harekâtı’na imza atmıştı!
Kısacası; TC, tarihinin belki de en tehlikeli geçiş döneminde, hiçbir bakımdan ehil olmayanlar tarafından yönetiliyor. Bunun bedeli de çok ağır olacak. “Tehlikenin” bir boyutu Kürt meselesi! “Kürt meselesi” demek, beni çok üzüyor, ama maalesef bölücüler, sorunu, böyle yaptılar.
Güneydoğu’da PKK eylemleri, Irak’ta ” Büyük Kürdistan “ gelişmeleri devam ederken, pek de fark edilmeyen veya umursanmayan, bir ” açık ve yakın “ tehlike var: Bölücüler bu müsait mümbit zeminden yararlanarak ülkeyi bölmeden içinden fethedecekler ve Türkiye küçülecek, bütün Anadolu “Büyük Kürdistan” olacak... Asıl “büyük plan”, “büyük tehlike’” bu! Tehlikeyi azımsamayın!  Fatih Çekirge dünkü yazısında, “Son PKK eylemleri neden Mersin’de, İzmir’de oldu? PKK “şehir eylemleri için neden bu iki merkezi seçti  diye soruyor ve “planın” bazı işaretlerini veriyor!  Çekirgeye göre “muhtemel alçaklık planı” şu:
Yerel seçimlere doğru ” Kürtlük bilinci “nin yeniden toparlanması... Bunun için “fitili kolay yakılacak dinamit şehirler” aranıyor. Nüfusları artan Kürtlerin, yoğunlukta olduğu Mersin ve İzmir böylesine provokasyonlara açık! ...Kürtler ile Türkler “mahalleleşmiş” ve dinamit fitillenerek, bunların birbirleri üstüne yürümeleri ve bütün Türkiye sathında “Türk-Kürt” savaşı!.. Bu “savaş” çıkarsa, ne olacak? AB’nin, açık müdahalesi, Birleşmiş Milletler’in, Türkiye’ye “Barış Gücü” göndermesi... Yani, Kürt sorununun uluslararası düzeye çekilmesi! Asıl arzu edilen de bu!

Master plan?
Kafkasya’da ” birlik hayali “ için uğraşan Başbakan Erdoğan ülkenin birliğini sağlamak ve korumak, konusunda ne yapıyor? Hükümetin, AKP’nin, Güneydoğu oylarını düşünmekten başka bir “master planı” var mı?
Eskiden Kürtlerin doğudan batıya göçmelerinden korkmaz, aksine memnun olurduk; Türklükle kaynaşacaklar diye. Şimdi korkarım Kürtler  bütünleşmek şurada kalsın bizi “yok” edecekler!

Yazarın Diğer Yazıları