Bankaların Cuma hastalığı

Ülke olarak içinden geçtiğimiz kritik süreçte en önemli şansımızdır; Bankalarımız büyüktür, güçlüdür, sağlamdır.

Yaşanan onca olumsuzluğa rağmen hepsinin hisseleri tavandır.

Yurtdışından hala "iyi koşullarda" borçlanırlar.

Yurtiçinde düşük faizle borç verirler. Takip oranları her geçen gün artıyor olsa da faiz ve komisyon gelirleri yerindedir.

Maliyetleri düşük, dijitalleşme oranları yüksektir.

Yurtdışından almakta oldukları ödülleri, birincilikleri saymakla bitmez. TV'lerde ve internette reklamlarından geçilmez.

İşte bu azametli, yüce bankalarımızın, özel olan bazılarının bazı küçük, küçücük zafiyetleri vardır. Küçük hesaplarla büyük karlar etmek gibi bir hastalığa yakalanmışlardır.

Hiçbir banka patronunun belki de bilmediği, haberdar olmadığı, bilse tenezzül dahi etmeyeceği yöntemlerle kaynak maliyeti düşürme, vadesiz mevduat ortalama yükseltme, ürün sayısı arttırma, rekabette öne geçme sevdasına kapılan üst ve orta kademe yönetimler yeni yeni icatlarla şubeleri perişan etmekte, cuma günlerini insanlara zehretmektedir.

Deneyimli bir bankacının söylediğine göre, "Patronların ve CEO'ların şubelerde yaşanan bu Cuma teröründen hiç haberi yoktur. Olsa izin vermezler."

Hangi banka patronu şube çalışanının Ayşe teyzeye Cuma günü telefon açıp "Ayşe teyze sizin için de uygunsa vadeli mevduatınızı hafta sonu vadesiz mevduat hesaplarınızda alıkoymak istiyoruz." demesini ister?

Hangi CEO personelinin, Ayşe teyzenin vadeli mevduatından bozularak hafta sonunda vadesiz hesaplarda tutulacak kaynaktan kar etmesi sayesinde "başarılı" olacağına inanır, başarıyı bununla ölçer?

Bankaları bankacılık yapmaktan uzaklaştıran, küçük düşüren, zaaf olarak görünen bu ve buna benzer uygulamalara bir an önce son verilmesi gerekir.

Sahada çalışanların dahi ikna olmadığı, olamadığı, çok küçük hesaplarla yapılmaya tenezzül edilen bazı gereksiz uygulamaların itibar tarafında bankalara maliyeti çok daha yüksektir.

Emir komuta zincirinde, sorgulanmadan yerine getirilen bazı talimatlarla elde edilmiş olan gelirler bankalarımıza geçtiğimiz yıllarda çok güzel karlar bırakmış olabilir. Halkımızın tepkisizliği, denetim kademelerinin takipsizliği sonucu elde edilen bu tatlı karlar banka yönetimlerini memnun etmiş, patronlara ve üst kademelere "başarı hikayesi" olarak sunulmuş olabilir. Ama gerçek şudur ki, bu tür uygulamalar ancak bankacı bile diyemeyeceğimiz zihniyetlerin tenezzül ettiği küçük oyunların sonucu elde edilmiş geçici kazanımlardır.

Sürdürülemez.

Halk uyanır, denetim mekanizmaları devreye girer, müşteri isyan eder...

Onun için bu işin en doğrusu bankacılığı dolambaçsız yollardan doğru şekilde yaparak kar etmektir.

Kamu bankaları kredi tarafında faiz indirdiği halde özel bankalar henüz aynı performansı gösterememiştir. Mevduat faizlerini önden yüklemeli faiz indirimi yaklaşımını benimseyen, daha Merkez Bankası açıklama bile yapmadan mevduat faizlerini düşüren özel bankalarımız kaynak maliyetini daha da aşağılara çekmek için mudilerinin vadeli mevduatlarına göz dikmeye tenezzül etmeye devam ederlerse bundan yarar değil zarar göreceklerdir.

Görmeye de başlamışlardır.

Bu uygulamayı yapan bankalardan birinin vadeli mevduat hacimleri geçtiğimiz yıllarda belirgin seviyede gerileme göstermiştir. Hayatta her şey zaman içinde kendini dengeler ve bir şeyin kusurlu olmasından daha kötüsü o şeyin sahte olmasıdır...

Kusurları olan bankacılık kabul edilebilir. Yeter ki sahte olmasın.

 

Yazarın Diğer Yazıları