7 temel komplo...

Yahu bıkmadınız mı?... Daha seçimlerden çıkalı kaç gün oldu?.. Ne yapacaksınız şu partide şu mu olmuş bu partide bu mu oluyor?.. Dinlenin biraz... Ne olacaksa olur. Olacağın önüne geçilebilinir mi?.. Kafayı dağıtmaya bakın biraz. Kitap okuyun, müzik dinleyin, sinemaya gidin, çocuklarınıza vakit ayırın, denizin, güneşin bolca tadını çıkarmaya bakın... Hem sizin adınıza her şeyi düşünen ve karar veren biri yok mu?.. En kralı var. Oh öyleyse!... Yan gelin yatın be birader!.. Bir süreliğine keyif yapın. Sırtınızı yaslayın koltuğa. Güvenin!..

Serildiniz rahat koltuğunuza, ayaklarınızı da şöyle uzatın. Amaan ne güzel!.. Bilgisayarınızı açtınız, uzun süredir merak ettiğiniz bir filmi indirdiniz. Veya, içinizde müthiş merak uyandıran romanın ilk sayfalarını çevirmeye başladınız... Derinlere dalalım mı biraz?.. Şöyle az buçuk felsefik de olsun;

İngiliz gazeteci ve yazar Christopher Booker, "The Seven Basic Plots" adlı kitabında 7 temel komplodan bahseder ve "neden hikayeler anlatırız" diye sorgularken, hikayeler neden başarısızlığa uğrara da bir cevap verir.

Eski mitler ve halk hikayelerinden, büyük edebiyat romanlarıyla, günümüzün popüler filmleri ve TV dizileri arasında zengin bir çok örneği kullanarak, her türlü hikaye anlatımında 7 tipik tema (siz buna komplo da diyebilirsiniz-aht-) olduğunu gösterir bizlere. Hikayelerden filmlere kadar, geniş bir örnek üzerinde ilerlerken, bir taraftan da neden bu kadar çok öykünün kaybolduğunu ispatlamak ister aslında.

700 sayfanın üzerinde Jung psikolojisinden feyz alan bu kitaba göre, başarılı hikayelerin her biri mutlaka şu aşamalara göre modellendirilir;

* Beklenti aşaması: Maceranın çağrılması ve bir hikayeden yola çıkılarak geleceğe dair söz verilmesi, kahramanın tanıtılması.

* Rüya aşaması: Her şeyin iyi gittiği bir yenilmezlik duygusunun aşılanması.

* Hayal kırıklığı aşaması: Gerçek düşmanla ilk çatışma. İşler ters gitmeye başlar.

* Kâbus aşaması: Azami dramatik gerginlik noktasında, felaket patlamış ve tüm umutlar kaybolmuş gibi görünür.

* Çözüm aşaması: Kahraman sonunda muzafferdir.

Özetle, bu aşamaların gelişiminde bir sıkıntı varsa o romanı ya da filmi kimse hatırlamaz. Tozlu raflarda yerini alır. Bazı kitapları okurken ya da filmleri izlerken bir süre sonra "sarmadı" dememizin nedeni budur.

Ayağınızı uzatıp gevşediniz ya... Benimkisi filme veya romana başlamadan size kılavuzluk hizmeti vermek...

***

Başlığa uygun olsun. Felsefe yapmaya bir de bizden örnekle devam edelim;

İşlediği suçtan dolayı devrin padişahı Temel'i ölüm cezasına çarptırmış.

İmam efendi gelmiş, "Senin için çok üzüldüm Temel. Seni asacaklar. Bari son arzun nedir? Söyle de yerine getirelim" demiş.

Temel, imam efendinin yüzüne gülerek bakmış. "Çok şükür hocam. Bir isteğim yok. Buna da şükür" demiş.

Hoca durumu garipsemiş. Bir daha sormuş; "Temel ipe gidiyorsun son isteğini söyle de yerine getirelim..."

Temel tekrar etmiş; "Çok şükür hocam, beterin de beteri var. Buna şükür."

Temel ile imam efendi vedalaşmışlar. Muhafızlar idam sehpasına Temel'i götürürken sarayın soytarısı bağırmış; "Durun durun!.. Kazığa... Kazığa götürün..."

Temel yine gülerek imam efendiye dönmüş; "Ben sana demedim mi hoca efendi?.. Beterin de beteri vardır diye..."

***

İzlediğim filmler, okuduğum kitaplar, masallar, romanlar... Kahramanı ararken hep macera nasıl yazılmış diye bakar dururum. Ben bir garip kel oğlanım!..

Yazarın Diğer Yazıları