​​​​​​​Bankanın ahlaksız ticareti

Ticaret karşılıklı çıkarların sağlanması ile sağlanır.

Bir kimse 10 liraya aldığı malı karşı mutlu olsun diye 5 lira satmaz. Ya da üretici elindeki 1 liralık bir ürününü götürüp de aracıya 50 kuruşa satmaz.

Bunu kimse kabul etmez. Bu bir ticaret olmaz.

Eğer böyle bir ticaret var ise ortada bir kandırma vardır.

Bankaların çalışma sistemi de karşılıklı çıkara dayalı bir ticarete dayanır.

Vatandaş parasını bankaya götürür belirli bir faiz karşılığında bankaya yatırır. Banka bu parayı alır ve üzerine 2 ile 5 puan arasında koyarak, ihtiyacı olana satar. Yani aracılık yapar.

Buna faiz geliri adı veriliyor. Yani para sahibi de aracı bankada para kazanıyor.

Bu bütün dünyada bankacılığın çalışma sistemi böyledir. Eğer bu ticaretin dışına çıkılırsa denetleme ve düzenleme kurumu hemen müdahale eder.

Türkiye'de bu işi BDDK yapıyor. Yani Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bankaların nasıl çalışacağını ticareti nasıl yapacaklarına dair kurallar koyar ve düzenler. Sonra da bunlara uyuyor mu, ahlaklı ticaret yapıyor mu diye denetler.

Peki bu sistem Türkiye'de tıkır tıkır işliyor mu?

Türkiye'de bu sistem yıllardır çok mükemmel işliyordu. Ta ki, bankacılık sektörüne yabancı sermaye girinceye kadar.

Yabancı girdi ticari ahlak gitti!

Ülkesinde yapamayacağı şeyleri Türkiye'de satın aldığı bankalarda yaptılar. Bunu da yaparken bizim insanımıza yaptılar.

Yönetici diye o koltuğa koyduğu CEO'lar maalesef yabancı patronunu sevindirmek için bu ticareti ahlaksızlığa dönüştürdü.

Önce şunu söyleyeyim: Bu işi ahlakı ile yapanlar var. Vatandaşın kapısından güvenle girebileceği bankalar ülkemizde yok değil. En başta kamu bankaları. Her türlü eleştirimize rağmen Vakıfbank, Halkbank ve Ziraat Bankası Türkiye'de ahlaklı bankacılığı yapan üç isim.

Özel bankalar arasında da yapanlar var. Ama bunların sayısı bir elin parmak sayısından daha az.

Ahlaksızlığın adı: Cuma vadesizi

Aylardır bu köşeden yazıyorum.  Türkiye'nin en büyük özel bankalarından birinin yaptığı ahlaksız ticareti.

Hafta sonu Vadesiz Mevduat Kampanyaları

Çeşitli hedeflerle önceden şubelere duyurulan bu çalışmalarda şubedeki bankacının, vade dönüşü olan müşterilerin vadeli mevduat hesaplarının tamamını ya da en azından belli bir kısmını vadesiz mevduata aktarması ve bu sayede hafta sonu dahil 3 gün boyunca banka için "bedava" kaynak yaratılması beklenmekte. Bankanın bu işten çıkarı çok.

Faizini ödemek zorunda olmadığı mevduat kaynağını faiz karşılığı satarak kar etmeye devam etmekte. Peki müşterinin bundan çıkarı var mı? Yok!

Peki bir müşteri kendi çıkarına olmayan ürünleri, teklifleri neden kabul eder?

En iyi ihtimalle; Müşteri cahildir. Bilmiyordur.

Bankacısına güvenmiştir, teslim olmuştur. Kendisi için en iyi olanı önereceğini düşünüyordur.

Bankacının bile bile, göz göre göre kendisini zarara uğratacak bir işlemi ona yaptıracağına ihtimal vermiyordur. Bu işlemden kaybedeceği getiriyi başka yerden telafi edeceğine inandırılmıştır.

Eminin bu bankanın üst yönetimi bu kampanyalardan haberdar değil. Hele bankanın sahibi o aile asla buna izin vermez.

Burada devreye BDDK'nın girmesi lazım. Yani denetleyici kurum olarak bu bankanın 75 yıllık ticaretini incelemesine gerek yok. Sadece son bir yılda bayramlar ve hafa sonu yaratılan vadesiz kaynağı incelesin. Her şubede en az 5 milyon lira.

Bu paralar neden sadece hafta sonları ve 3-5 günlük bayram tatillerinde yaratılıyor?

Bunları incelese, bu hesap sahiplerinden 3 kişiye sorsa ahlaksız ticaret ortaya çıkacak.

Bu bankada artık sendikanın da devreye girmesi lazım. Ahlaksız ticaret için personele adeta örtülü bir mobbing yapılıyor. İşten çıkartılmalara karşı 2 saat kalem bırakma eylemi ile ses getiren sendika artık bu ahlaksız ticareti masaya getirmek zorunda.

 

Yazarın Diğer Yazıları