Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Adnan Hoca'nın arşivinde kimler var?

1999 yılıydı...

Uğur Dündar yönetimindeki Kanal D Haber Merkezi'nin kapısında bir aile belirdi. Bir kadın, 18 yaşındaki kızı ile birlikte benimle görüşmek istiyordu.

Dinlediğimde kulaklarıma inanamamıştım...

Kameraman arkadaşımı çağıracağımı ve tüm konuşmaları kamera karşısında yapıp yapamayacağını sordum...

"Konuşurum" dedi...

Adnan Hoca olarak bilinen derin yapılanma ile ilgili ilk büyük röportajı gerçekleştirmiştim. Hem Kanal D Haber'de hem de Arena'da yayınlandığında gündem yaratmıştı.

Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan "gözünü budaktan sakınmayan" bir siyasetçiydi... Ben hala onun gibisini görmedim...

Hem hukuk içinde kalıp hem de "derin" bağlarla hükümete, bürokrasiye, yargıya sızan her türlü kirli yolsuzluk düzeni ve mafyatik yapılanmanın üzerine gidiyordu...

Röportajda genç kadın Adnan Hoca'nın kendisi gibi bir çok kadını kullandığını, iradelerini ele geçirdiğini ve ne isterse yaptırdığını anlatıyordu. Bugün ortaya saçılan iddiaların neredeyse tamamı o günlerde de ortaya çıkmıştı.

Operasyonun başında, dönemin çok başarılı Organize Suçlar Şube Müdürü Adil Serdar Saçan vardı.

Adnan Oktar o günlerde tutuklandı ancak 6 ay sonra serbest bırakıldı. Serbest kalmasında elinde tuttuğu medya-siyaset- bürokrasi- iş ve sanat dünyasının "kasetlerinin" etkili olduğu konuşuldu.

*

Sadettin Tantan "Böyle bir ağ iç ve dış destek olmadan kurulamaz" diyor Adnan Hocacılar için... İngiliz istihbaratının bir çok ülkede sözde dini cemaatleri ve liderlerini kullandığını anlatıyor. Türkiye'nin bu yapılardan bir an önce kurtulması gerektiğinin altını çiziyor.

Ergenekon davasında "liste başı" olan Emin Şirin de AKP iktidara geldiğinde, 2002 yılında Adnan Oktar'ın ayağına ilk basan siyasetçilerden biriydi. Hatta AKP içindeki tek siyasetçiydi...

Şirin, daha sonra Ergenekon operasyonuna dahil edildi! Tıpkı eski polis müdürü Adil Serdar Saçan gibi!

Saçan geçen gün emniyete giderek Adnan Hoca ve örgütü ile ilgili suç duyurusunda bulundu.

Emin Şirin ile konuşuyorum; "Savcıların, Ergenekon tertibini yapan FETÖ ile Adnan Hoca arasındaki ilişkiyi irdelemesi gerekir" diyor.

Adnan Oktar, Ergenekon operasyonundan 10 yıl önce Ergenekon örgütünü bir kitapta anlattığını belirtiyor. Yani sözde örgütün adını koyan, ilk kez kamuoyuna duyuran kişi Adnan Hoca...

Olay sadece magazinsel "kedicikler" boyutunda değerlendirilmemeli...

Aklıma şu sorular geliyor;

* Adnan Hoca'nın binlerce saatten oluşan arşivi ele geçirildiyse bu konuda ne yapılacak? Kasetler imha edilecek mi?

* Şantaja maruz kalan özellikle siyasetçi ve bürokratlar açıklanacak mı?

* Mağdurlar çağrılacak mı?

* Adnan Hoca şantaj yolu ile neleri elde etti? Hangi sonuçlara ulaştı? Aldığı bilgileri kimlere, hangi örgütlere servis etti?

***

"28 gün, savaş sanatı için yeterlidir..."

Gündemde bedelli askerlik konusu var...

Kimi sadece teorik eğitim verilsin diyor, kimi; "Bu süre içinde yaylalar türküsünü bile öğrenemezler" diye açıklama yapıyor...

Oysa mesele son derece ciddi...

Türkiye, bir Kuzey Avrupa ülkesi değil...

Türkiye, sınırları cetvelle çizilmiş bir memleket değil...

Emperyalizmin bölge planlarında hedef ülke konumundayız...

Bu nedenle birden fazla tehdidi karşılayacak, belli sayıda askeri varlığımızın olması şart...

Konunun uzmanı değilim ancak aylar boyunca verilen askerlik eğitiminin de yeterli, öğretici olup olmadığı tartışma konusu... Askerlikte savaş eğitimi almak yerine, çok çeşitli farklı işlerde aylarca görev yapanların sayısı azımsanamayacak kadar çok...

Acaba savaş sanatı, subaylar hariç birlikleri oluşturacak askeri personele ne kadarlık bir sürede öğretilebilir?

Stratejist, Emekli General Nejat Eslen'e sordum, "28 günlük süre yeterli mi?" diye...

Yanıtı çarpıcı; "Bedelli askerlik yapacaklara, onları kışlaya sokmadan, arazi şartlarında, çadırlarda yatırarak eğitim verilebilir. 28 günlük süre bir askerin yetişmesi için yeterlidir."

Eslen Paşa, bedelli askerlere Türkiye'nin jeopolitik şartlarının, ordunun öneminin anlatıldığı kısa süreli teorik eğitimin ardından; tek er, yanaşık düzen, manga ve mürettebat içinde ne yapacağının eğitiminin de bu sürede verilebileceğini söylüyor;

 "Erlerin kullanacağı silah sistemleri de öğretilmeli ve yeterli atış yaptırılmalıdır. 28 günlük eğitim sonunda terhis sırasında başarılı olan erler ödüllendirilmelidir. En önemlisi muharebe şartlarında yapacağı görevleri esas alan eğitimdir."

Eslen Paşa iyi bir organizasyonla 28 günde sıkı bir askerin yetişeceğini söylüyor. Bedelli dışındaki askerlik eğitiminin de 2-3 ay gibi bir zamanda fazlası ile yeterli olduğunu belirtiyor.

Ancak elbette Türkiye'nin tehditlere karşı hazır tuttuğu birliklerin düzenli asker ihtiyaçları var. Yani kısa süreli askerlik, bazı birliklerin boşalmasına neden olabilir. Bunun da iyi bir planlaması gerekiyor.

Türkiye, Nejat Eslen'in asker yetiştirme süresi ile ilgili tespitini tartışmalıdır...

Yazarın Diğer Yazıları